Ahmet Arslan
YAZIK DEĞİL Mİ KÜRTLERE?
ABD’nin, Suriye’den çekilmesini açıklamasını müteakip Kürtler, “yine hançerlendik, yine arkadan vurulduk” şeklinde tepkiler veriyor. Rahmetli Ömer Lütfi Mete ağabey “gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz, bütün düğmeler yanlış iliklenir” derdi.
Kürt kardeşlerimiz, baştan beri gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediler. Bu sebeple de her işleri yanlış gitti. Irak’ın kuzeyinden sınır çizerek bunu Suriye’nin kuzeyiyle de birleştirip, Akdeniz’e inerek Türkiye’yi kuşatma gibi bir hayal ancak bilgisayar oyunlarında olurdu.
PKK, Suriye Kürtlerine altı yıldır bilgisayar oyunu oynattı. Şimdi bilgisayarın fişi çekildi ve oyun bitti. Son yüzyıldır Kürtlere ihanet etmeyen süper güç kalmadı. Kullanıp, kullanıp attılar. Şimdi yine atıyorlar. Sosyal medyada yer alan bir bilgiye göre Suriye Kürtleri son altı yılda 100 bin kayıp vermiş. Yazık günah değil mi? Bunun hesabını kim verecek?
Mesut Barzani’nin bağımsızlık referandumu hezimetinin üzerinden çok fazla zaman geçmeden, Kürtlerin Suriye’deki yanlış hesaplarının yaratacağı travma “öğrenilmiş çaresizliğin” tarihi bir örneği olacaktır.
Kıssadan hisse: Kürtlerin, Türklerden başka dostu yoktur. Türklerin de Kürtleri emperyalist güçlerin ellerinde imha edilmesini engellemesi tarihi misyonunun gereğidir. Yeter ki teröre karışmasınlar, yeter ki Türkiye’ye yapılan operasyonların uzantısı olmasınlar.
Netice-i kelam; İran’da, Irak’ta ve Suriye’de elinde silah olan tüm PKK’lıların daha fazla trajediye sebep olmadan Türk devletine teslim olmaları bütün Kürtlerin yararına olacaktır.
-ERGEN MİLLET YUNANLILAR
Türk savunma sanayiindeki gelişmeler Yunanistan’da ciddi bir paniğe sebep oluyor. MİLGEM Projesi çerçevesinde üretilen yeni gemiler ve üretimi halen devam eden savaş gemileri ile seri üretime geçildiği artarda açıklanan füze ve hava savunma sistemleri Yunanistan’da “kendilerine yönelikmiş” gibi bir algının oluşmasına sebep olmuş.
Kökenlerini her ne kadar “Eski Yunan’a” dayandırsalar da yaşadıkları panik Yunanlıların hala “ergen bir millet olduklarını” gösteriyor.
Bu sebeple de televizyonlarda, gazetelerde ve sosyal medyada sürekli “savaş senaryoları” üretiyorlar. Türkiye’nin Kıbrıs’ın tamamını işgalden tutun da, Batı Trakya, Selanik ve adaların tamamının ele geçirilmesine yönelik topyekûn savaş senaryoları ile yatıp-kalkıyorlar.
İçinde bulundukları ekonomik kriz sebebiyle Türk savunma sanayiinin geldiği seviyeye asla ulaşamayacaklarının da farkındalar. Bu sebeple bir taraftan “çaresizlik girdabından” kurtulmaya çalışırken, diğer taraftan da Türk kimliğini hedef alarak, etmedik küfür bırakmıyorlar.
Türk topraklarını Polatlı’ya kadar işgal ettiklerini, yüzbinlerce Türk sivile yaptıkları zulüm ve vahşeti unutmuş gibiler.
Kısaca, 1974’deki Kıbrıs Barış Harekâtının yarattığı travma “Yunanlı kimliğini” uzun bir süre daha belirlemeye devam edecek gibi.