Ahmet Arslan
SOL İÇİN NİHAİ ÇÖZÜM: İNSANLIĞI ORTADAN KALDIRMAK
14 Ağustos 2023, Pazartesi
Dünya ölçeğinde çocukların cinsiyet değiştirmesine ilişkin sapkınlıklar gündemdeki yerini korurken, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde de 11 öğretim üyesinin benzer uygulamalara yataklık yaptıkları ortaya çıktı.
Bu öğretim üyelerinin ortak özelliği hepsinin aşırı solcu olması.
Ergenlik çağına gelmemiş çocuklara “ailesinin din tavsiyesinde-telkininde bulunamayacağını” savunan bu marazi ideoloji, şimdi 6-7 yaşındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyor. Alenen fıtrata, sünnetullaha meydan okuyor. İnsan soyunun geleceğine sabotaj yapıyor.
Esasında sorun lanet olası sosyalist ideolojinin yenilmesi ve bu yenilgi karşısında sözkonusu ideolojinin mensuplarının-militanlarının “intikam arayışından” çıktı.
İnsanlığın sömürüden kurtuluşuna vesile olma umuduyla ortaya çıkan ama geldiği nokta itibariyle tüm insanlık için tehdide dönüşen sosyalizmin tarihi bir yenilgi almasıyla birlikte, sosyalistler kendilerini hangi dinamiklerin yenilgiye uğrattığının muhasebesini yaptılar.
Bu dinamikler, din, devlet ve aile gibi kadim kurumların yanı sıra özel mülkiyetti.
Türkiye de dahil olmak üzere sol kesim bu dört unsurdan özel mülkiyet hariç hepsine saldırdı. Hem de öyle böyle bir saldırı değil, doğrudan cepheden bir saldırı. Cepheden mümkün değilse gerilla tarzı saldırı.
Din, devlet ve aile gibi kadim kurumlar var oldukça, bu kurumların olmadığı bir dünya tasavvuru olan sosyalizmin başarılı olabilmesi mümkün değildi. Tabi bir de özel mülkiyet var ama en azından bu dönemde sosyalistler “bütün kötülüklerin anası olarak gördükleri” özel mülkiyeti hedef almadılar.
Çünkü Türkiye başta olmak üzere beslendikleri ve büyütüldükleri ana kaynak özel mülkiyetti. Ontolojik olarak devlette görev alamadıkları için özel sektöre yöneldiler. Su başlarını tuttular. Ahlaksız kapitalistler de bunları besleyip, büyüttü.
Bugün Türkiye’de sosyalistlerin entelektüel beslenme kaynakları olan üniversitelerin ülkenin en önde gelen ailelerine ait olması bu gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyar.
Bu sebeple özel sektör ile “tarihi uzlaşı” içine giren sol kesim “bütün kötülüklerin anası” olarak gördüğü bu kurumu saldırı kapsamından çıkardı.
Neyse konumuza dönecek olursak, tarihi bir yenilgi alan sosyalizm “yan benimsin ya da kara toprağın” mantığı ile gerektiğinde tüm insanlığı yok edebilecek bir cürete girdi.
Din ve devleti zaten hedef alan bu marazi ideoloji, LGBT’ciliğin ortaya çıkmasıyla birlikte bu kez aile kurumuna cepheden saldırdı.
Ama görüldü ki bu da yetmiyor. Din, devlet ve aile gibi binlerce yıldır varlığını sürdüren insanlığın kadim kurumları öyle kolay kolay ortadan kaldırılamayınca doğrudan insanlığın kendisini hedef alındı.
Bunun için de insan ırkının üremesinin önlenmesine, en azından belirli bir dönem üremenin azaltılmasına yönelik yöntemlere başvurmaya başladılar. Bunun için de en kolay yol, insanların cinsiyetinin değiştirilerek, üremelerinin engellenmesiydi.
Ve bunu da yapmaya başladılar.
Şimdi dünyada artık eşcinsellik tartışılmıyor. Bu sapkınlık artık neredeyse “normal” gibi algılanıyor. Tartışılan cinsiyet değişikliği. Cinsiyeti değiştirilen bir kişi de üreme özelliklerini kaybettiği için insan ırkının köküne kibrit suyu dökülüyor.
Bu sapkın ideolojinin, doğaya, insanlığa, kültüre ve insani değerlere yönelik bütün tezleri yenilgiye uğradığı için mensupları marazi bir sapkınlık ve öfkeyle, kinle, nefretle intikama yöneldi.
Bu sebeple de baktılar ki, din, devlet ve aile kurumlarını yok etmeye yönelik girişimleri hem vakit alıyor hem de yorucu oluyor, kestirmeden bütün insanlığı hedef alıp nihai sonuca gitmeye karar verdiler. Bunun 2. Dünya Savaşında Nazilerin bütün Yahudileri imhaya yönelik “Nihai Çözüm”den herhangi bir farkı yoktur.
Nazilerin “nihai çözüm” bütün Yahudileri ortadan kaldırmakken, solcuların “nihai çözümü” bütün insanlığı ortadan kaldırmak olarak tezahür ediyor.
Ergenlik çağının altındaki çocuklara din telkinini bile “özgürlük ihlali” olarak gören marazi zihniyet, şimdi cinsel kimliği bile tam oluşmamış çocukların cinsiyetini değiştiriyor.
Meselenin özeti budur. Son 30 senede ortaya çıkan bütün sapkınlıklara bu zaviyeden yaklaşılmadığı takdirde insanlık varoluşsal tehdide maruz kalmaya devam edecek.
Yenilgi, yenilgi küçülen, ufalanan ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıla kalan sol çareyi insanlığı yok etmekte buldu!