Dün yaklaşık bin yıl önce patlak veren Birinci büyük Medeniyet Krizi'nde karşı karşıya kaldığımız sorunlarla bugün iki asırdır ikinci büyük medeniyet krizinde yaşadığımız sorunlar şaşırtıcı bir şekilde benzerlikler arzediyor.
HEDEF: EHL-İ SÜNNET OMURGA'YI ÇÖKERTMEK!
1. Bin yıl önce, Birinci Büyük Medeniyet Krizi'nde de dışardan bir saldırı vardı: Haçlı ve Moğol saldırıları.
Şimdi de İkinci Büyük Medeniyet Krizi'ni iliklerimize kadar yaşamamıza yol açan
Batı'dan gelen iki asırlık bir saldırıyla boğuşuyoruz.
2. Birinci krizde Haşhaşiler, içerden İslâm dünyasını tam iki asır perişan ettiler.
Şimdi de Kadiyanilik, Vehhabilik ve FETÖ, İslâm dünyasını içerden per-perişan ediyor.
3. Birinci krizde, biz Haçlılarla ölüm kalım savaşı verirken, Şia bizimle savaşmıştı.
Şimdi de biz / bütün Müslümanlar, Batılı emperyalistlerin saldırılarıyla boğuşurken, Batılılar, özellikle de İngilizler, terör örgütlerini kullanarak, Şia'nın önünü açıyor... Şia yine bizimle savaşıyor...
Hedef Ehl-i Sünnet Omurga'yı çökertmek!
Ehl-i Sünnet Omurga çökerse, İslâm dünyası, bir daha belini doğrultamaz -Allah muhafaza!
O yüzden İran'ın ayartılmasının ve mezhep-çatışmasının önüne geçmek gerekiyor!
Ezcümle: Bin yıl İslâm dünyasını dimdik ayakta tutan, iç ve dış saldırıları püskürtmemize, dünya tarihini yapmamıza imkân tanıyan, İslâm dünyasını ayağa kaldıracak Ehl-i Sünnet Omurga'yı yeniden kuracakyeni bir Melikşah, Nizamülmülk ve Gazâlî'ye ihtiyacımız var.
Yoksa bizi hayal bile edemeyeceğimiz çok büyük bir felâketbekliyor...
GAZÂLÎ'NİN YAPTIĞI DEVRİM
Gazâlî'nin öncülüğünde çeyrek asırda bin yılın tohumları ekildi.
Gazâlî, ilim, irfan ve hikmet menzillerinde tek başına muazzam bir yolculuk gerçekleştirdi; akîde, fikir ve siyasette İslâm dünyasını birleştirecek Ehl-i Sünnet Omurga'yı dikti.
Ehl-i Sünnet Omurga, Selçuk, Selahaddin ve Osman çocukları tarafından hayata geçirildi. İslâm dünyasındaki bütün iç çatışmaları sona erdirdi ve dışarıdan yapılan saldırıları püskürttü.
Ehl-i Sünnet Omurga, tam bin yıl İslâm dünyasını dimdik ayakta tuttu. Dünya tarihini işte böyle yaptık.
İki asırdır yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizini, nedenlerini, kökenlerini çok iyi tahlil etmemiz, yanısıra da çağ'ını temel varoluşsal sorunlarını bütün boyutlarıyla, enlemesine ve boylamasına tanımamız ve hem krizden çıkış yolları üzerinde derinlemesine kafa patlatmamız hem de insanlığın önünü açacak, insanlığın yaşadığı ontolojik sorunları aşmasını sağlayacak uzun soluklu bir medeniyet fikri inşa etmemiz ve bu fikri hayatın her alanına nakşetmemiz gerekiyor.
İşte bunun için bizim önümüzü açacak, insanlığın hakikat susuzluğunu giderecek hem ilim hem irfan hem de Hikmet yolculuklarının yapıtaşlarını taze bir ruhla yeniden döşeyecek yeni Gazâlî'ler yetiştirmek zorundayız.
İKİNCİ MEDENİYET KRİZİ: MÜSLÜMAN ZİHNİ'N VE MÜSLÜMANCA YAŞAMA ZEMİNi'NİN ÇÖKMESİ
İkinci medeniyet krizi, iki şekilde, iki düzlemde yaşadığımız büyük bir kriz:
Birinci düzlem Müslüman Zihni'n çökmesidir. Yani Müslümanca algılama, duyma ve düşünme melekelerimizi yitirmemizdir. Dünyaya, yaşanan sorunlara Müslümanca bakış açılarıyla bakabilme kabiliyetlerimizi kaybetmemiz ve zihnimizin seküler çağdaş hurafeler çöplüğü tarafından işgal ve iğdiş edilmesidir.
Müslüman Zihni'ne kavuşamadığımız sürece, hem dünyada yaşanan temel varoluşsal sorunları Müslümanca bakış açılarıyla anlamlandırabilmemiz hem de Müslümanca çıkış yolları önerebilmemiz imkânsızdır.
Belki daha da önemlisi, çağın ağları, bağları ve kavramlarından arınabilmemiz son derece zordur.
İkinci düzlem, Müslümanca yaşama Zemin'inin yerle bir olması, medine'nin çökmesidir.
Müslüman şehir öldü. Bu yetmiyormuş gibi, Batılılar, örgütleri kullanarak İslâm medeniyetinin kurulduğu, korunduğu ve taşındığı bütün şehirlerimizi yok ediyorlar birer birer.
ÖNÜMÜZÜ AÇACAK ÖNCÜ KUŞAKLAR OLMADAN ASLÂ!
Ezcümle: Bizim tıpkı Gazâlî'nin yaptığı gibi hem çağın sorunlarını derinlemesine kavrayacak hem de bir yandan bizim öte yandan da insanlığın karşı karşıya kaldığı temel varoluşsal sorunları aşmasını sağlayabilecek uzun soluklu bir ilim, irfan ve hikmet yolculuğuna çıkmamız, önümüzü açacak parlak öncü kuşakları yetiştirmemiz gerekiyor.
Yoksa Batılıların bizim üzerinde bizi birbirimize kırdıracak oyunlar kurmalarını aslâ önleyemeyiz!
O yüzden bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, yalnızca hakikatin izini süren, oluş ve fikir çilesi çeken Müslüman öncü kuşakları yetiştirecek maarif kurumlarını hayata geçirmemiz gerekiyor daha fazla gecikmeden.
Aksi takdirde bu cehennemin ortasında felâketten felâkete sürüklenmekten kurtulamayız. Vesselâm.