Ahmet Arslan
HDP güzellemesi yapanlar
TBMM Genel Kurulunun, ABD Senatosunun sözde Ermeni soykırımına ilişkin karanını kınamasına ilişkin bildirisine HDP “RED” kararı vermiş. Sürpriz bir tavır değil.
Sürpriz olan, bazı Kemalist ve sol çevrelerin yıllardır HDP güzellemesi yapmasıdır.
HDP’nin, Türkiye’nin dış politikadaki siyaset üstü olan bütün meselelerde “ajan örgüt-düşman örgüt gibi” davranmasının Kemalist ve sol çevrelerde kanıksanmasının normalleşmesi rezilliktir. Hainliktir.
Sadece Kemalist sol çevrelerde değil, sosyal medyadaki bazı “milliyetçi” geçinen hesapların da sırf hükümete muhaliflik uğruna HDP ve Selahattin Demirtaş sempatisi yaratmaya yönelik iletileri ise rezalet ötesi rezillik, hainlik ötesi hainliktir.
Birkaç yıl önce bir gönderi paylaşmıştım: “Ulus devlete düşman Ulusalcılar, Türk Milletine de düşman ‘Türkçüler’ tanıdım.”
Bu “tanıdıklarımın” ekseriyeti şimdi HDP ve Selahattin Demirtaş güzellemesi yapıyor. Hatta Ermenicilik bile yapanlar artıyor.
Bu güruhun Türk toplumunun genel eğilimini yansıtması ve toplumsal yönelimleri belirlemesi mümkün değil. Ama sesleri çok çıktığı için bizim de öfkemiz kabarıyor.
***
FİLM TAVSİYESİ: THE IRISHMAN
Martin Scorsese’nin yönettiği ve Robert De Niro, Al Pacino ile Joe Pesci gibi usta oyuncuların başrollerini paylaştığı muhteşem bir film.
Üç buçuk saat sürmesi ve zaman zaman yavaş ilerlemesine rağmen vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Mafya filmlerinin efsanevi yönetmeni Martin Scorsese ile başroldeki usta oyuncuları belki de birlikte son kez görüyoruz.
Film, bir dönem ABD’nin önemli mafya liderlerinden Russell Bufalino (Joe Pesci) için tetikçilik yapan Frank Sheeran’ın (Robert De Niro) anlatımıyla 50’lerden, 70’lerin sonuna kadar yeraltı dünyasından bir kesit sunuyor. Özel olarak da bir dönem sendika başkanlığı yapmış ve 1975 yılında aniden ortadan kaybolarak, daha sonra hiçbir haber alınamayan Jimmy Hoffa’nın (Al Pacino) senaryodaki teoriye göre nasıl “kaybolduğuna” yoğunlaşıyor.
Klasik bir vurdulu-kırdılı mafya filmi değil. ABD’nin bir dönemki siyasi gündemine de değinmeler var.
Mesela John Kennedy’nin başkan seçilmesi için babasının mafyadan nasıl destek sağladığından, aynı Kennedy’nin öldürülmesinde de yine mafyanın parmağı olduğuna ilişkin iddialara yönelik göndermeler var. Ayrıca hapis cezası alan Jimmy Hoffa’nın daha sonra başkan olacak Richard Nixon’a yaptığı yüksek meblağlı bir bağış sonucu cezasının nasıl affedildiğine de değiniliyor.
The Godfather (Baba) serisi, Bir Zamanlar Amerika, Sıkı Dostlar vs. gibi “sıkı filmleri” izlemiş kuşak için nostaljik çağrışımlar yapan The Irishman’i herkese tavsiye ederim.