Ahmet Arslan
ESAM, Yüzyıllık “Büyük Oyun” ve İttihad-ı İslâm
Recai Kutan (Ağabey), Türk siyasetinin hem duayeni hem de bilge adamı.
ESAM VE BİLGE ADAM RECAİ KUTAN
Türkiye'ye, Türkiye'nin kalkınmasına büyük hizmetleri oldu Recai Ağabey'in. Sözgelişi GAP Projesi hem fikir olarak hem de adım adım hayata geçirilmesi bakımından onun eseri. Bu gerçeği vurgulamak, bir kez daha kayda geçirmek bakımından çok önemli.
Bir başka önemli hâdise de şu: Türk siyaseti, onun bilge kişiliğinden, engin tecrübesinden, edebiyatla siyaseti birleştiren ender rastlanan özelliklerinden yeterince faydalanamıyor, ne yazık ki.
İlerlemiş yaşına rağmen sanki bugün siyasete atılmış taze, heyecanlı bir delikanlı gibi, bilgi, birikim ve engin tecrübesini son yıllarda ESAM Başkanı olarak milletimizin hizmetine sunmaya devam ediyor Recai Ağabey.
ESAM, Recai Ağabey'in öncülüğünde geçtiğimiz hafta çok önemli bir uluslararası etkinliğe imza attı: Artık geleneksel hâle gelen bir toplantıyla İslâm dünyasının önde gelen ilim adamlarını, fikir adamlarını, liderlerini, âkil insanlarını İstanbul'da Vow Hotel'de bir kez daha bir araya getirdi. Emperyalizmin kıskacındaki İslâm dünyasının medya sorunu başta olmak üzere temel sorunlarını mercek altına aldı. Önceki yıllardaki toplantılarda, medeniyet meselesi, eğitim meselesi gibi temel meseleleri -benim de konuşmacı olarak katıldığım- çok katılımlı toplantılarla çeşitli açılardan tartıştırdı.
Bendenizin de bir konuşmayla katkıda bulunduğum bu yılki toplantıda İslâm dünyasının belki de en temel sorunu medya sorunu ele alındı çeşitli açılardan.
BİRİNCİ KRİZ'LE İKİNCİ KRİZİN FARKLILIKLARI
Dünkü yazıda da dikkat çekmiştim: İslâm dünyası, son iki yüzyıldır büyük bir kriz yaşıyor: Tarihte yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizi bu.
Birinci büyük medeniyet krizi, 10. yüzyılda başlamış, 1258'de İslâm medeniyetinin kalbi Bağdat'ın düşmesi, 1326'da Kurtuba'nın işgal edilmesiyle 14. yüzyılda nihâî noktaya ulaşmıştı: Doğu'dan Moğol, Batı'dan Haçlı saldırıları, İslam dünyasını kasıp kavurmuştu.
Birinci krizle, iki asırdır yaşadığımız ikinci kriz arasında çok önemli bir farklılık var: Birinci kriz, İslâm dünyasını kasıp kavurmasına rağmen Müslümanların İslâm'dan şüphe etmelerine, İslâm'ı terketmeIerine, kısacası kendilerine olan güvenlerini yitirmelerine yol açmamıştı.
O yüzden büyük haritacı el-İdrîsî, çizdiği dünya haritasını Sicilya kralı II. Roger'a sunmakta bir sakınca görmemişti.
İki asırdır yaşadığımız, ikinci büyük kriz, birincisinin aksine, Müslümanların psişe'lerinde derin yaralar açtı, İslâm'dan şüphe duymalarına, kendilerine olan güvenlerini yitirmelerine yol açtı: Müslüman zihni ve Müslüman mekânı çöktü. Müslümanlar, Müslümanca duyma, algılama, düşünme ve yaşama biçimlerini ve zeminlerini yitirdiler; kaygan zeminlerde patinaj yapma zilletine sürüklendiler ama yaşadıkları şeyin ne olduğunu idrak edemeyecek kadar Müslüman duyarlıklarını, duyargalarını, çağı anlama ve aşma yetilerini kaybettiler.
BİRİNCİ KRİZ NASIL AŞILDIYSA, İKİNCİSİ DE ÖYLE AŞILACAK
Birinci krizin aşılmasını ve Müslümanların büyük yıkım yaşamalarına rağmen kendilerine olan güvenlerini yitirmemelerini, toparlanarak daha güçlü ve muhkem bir şekilde gelmelerini mümkün kılan şey, iki asırdır yaşadığımız ikinci krizin de nasıl aşılabileceğinin ipuçlarını ve yöntemlerini veriyor bize:
Melikşah, Nizamülmülk ve Gazâlî üçlüsünün Gazâli'nin öncülüğünde gerçekleştirdikleri ilim, irfan ve hikmet yolculuğu sürecinde âlim, ârif ve hakim şahsiyetlerinden oluşan, çağ açan, çağ aşan ve çağrısı çağını kuran kapsamlı bir ümmileşme yolculuğu gerçekleştirmelerini sağlayan, akide, fikir ve siyaset sütunlarını muhkem bir şekilde dikmeyi başardıkları için aşıldı birinci kriz.
Selçuklu bu medeniyet yolculuğunun mayasını kardı, Osmanlı ruhunu kurdu.
ESAM'IN, GELECEĞİ GETİRECEK ADIMLARI
İkinci krizin açılması için de kurucu bu üç temeli inşa edecek, çağ aşacak, çağ açacak, çağrısı çağını kuracak âlim, ârif ve hakim şahsiyetlerinden oluşacak, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan öncü kuşakların yetiştirilmesi ve yeryüzünde yeniden adaleti, hakkaniyeti ve sulhü hâkim kılacak hakikat medeniyetinin tohumlarının atılması şart.
İşte ESAM'ın düzenlediği ve geleneksel hâle getirdiği toplantılar, böylesi bir yolculuğun kilometre taşlarını oluşturuyor. Bu toplantılara, İslâm dünyasının her bölgesinden önde gelen ilim, fikir, siyaset adamları ve kanaat önderleri katılıyor; İslâm dünyasının ve dünyanın temel meselelerini enine boyuna tartışıyor, çözüm yollarını araştırıyorlar.
Bu toplantıların bir de gençlik ayağı var. Bu da çok önemli.
Gelenekselleşen bu buluşmaların, İslâm dünyasının yaşadığı bu ikinci krizin anlaşılması ve aşılması sürecinde önümüzdeki süreçte daha etkin ve belirleyici roller oynayacağını düşünüyor, toplantıyı düzenleyen bütün yürek ülkesinin çocuklarını Recai Ağabey'in şahsında yürekten kutluyorum.
Ayrıca son olarak hükümetin, bu muazzam çabaya gereken ilgiyi göstermesi ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Melikşah, Nizamülmülk ve Gazâli, çeyrek asırda bin yılın tohumlarını ektiler; biz de 10 yılda 100 yılın, yarım asırda gelecek bin yılın tohumlarını ekmek zorundayız. Yoksa yok olmaktan kurtulamayız. Vesselâm.