Ahmet Arslan
ALLAH’I REDDET, YALANA İMAN ET!
23 Kasım 2024, Cumartesi
80’li yılların başında o dönemin “efsanevi” gazetelerinden Tercüman’da Hans von Ayberg isimli bir “yazar” vardı. Kendisini ihtida etmiş Danimarka asıllı Alman bir fizikçi olarak tanıtıyordu.
Kuantum fiziğinden astrolojiye, ilahiyattan karadeliklere kadar her konuda uzmandı. Tercüman’da yazı dizileri hazırlardı. “Sonradan Müslüman olmuş kimliğiyle” modern fizikteki kanıtlarla Allah’ın hikmetlerini “ispatladığı” için çok büyük ilgi görüyordu. Hatta rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ü bile inandırdığı söylenir.
Neyse Tercüman’ın Hans von Ayberg tarafından hazırlanan çok iddialı bir dizi anonsundan (o dönemde ilginç yazı dizileri gazetelere ciddi bir tiraj kazandırırdı) sonra, gazete şüphelenmiş olmalı ki (belki birisi ihbar etti) kendisinden milliyetine ve eğitim durumuna ilişkin evrakları istemiş. Bizim Hans von Ayberg gazeteyi epeyce oyalamasına rağmen istenilen evrakları ibra edememiş.
Tercüman da durumu bu şekilde açıklayarak diziyi iptal ettiğini açıkladı. Ama Hans von Ayberg’in gerçek kimliği hakkında herhangi bir bilgi vermedi. Hans bir süre kendisini kenara çekti, Tercüman okuyucularına yaptığı sahtekarlığı unutturdu.
Fakat 90’lı yıllarda aynı kimlik ve isimle tekrar ortaya çıktı. Televizyon programlarına falan katıldı. CERN ve NASA’da falan çalıştığını söyledi. Kara deliklerden, solucan deliklerinden, zamanda yolculuktan, evrenin sırlarından vs. falan bahsetti. Bunların hepsini de “Allah’ın hikmetiyle” izah etti.
Çok büyük ilgi gördü. “Arz’dan Arşa” vs. gibi alengirli isimli kitaplar yayınladı. Köşeyi döndü.
Köşeyi bu şekilde dönmeyi yeterli görmemiş olacak ki işin içine Hızır’ı vs. karıştırarak milleti dolandırmaya başladı. Çok sayıda insandan yüksek meblağlarda para topladı.
Çok kolayca dolandırılan aziz ve muhterem vatandaşlarımızın şikâyeti üzerine bizim Hans von Ayberg’in Elazığlı Bülent Ayberk isimli birisi ve lise mezunu olduğu ortaya çıktı. Ben en son 2000’li yılların başında bu şikâyet vesilesiyle adını duydum. Sonrasını hatırlamıyorum, daha kimleri dolandırdı, akademik kıdemini artırarak Ordinaryüs Profesör mü oldu, bilmiyorum. İzini takip edemedim.
Muazzez İlmiye Çığ’ın arkasından yapılan güzellemeler ve tapınmaları görünce aklıma Hans geldi.
Hans, “Allah adına” milleti kandırdı, Muazzez İlmiye Çağ da “Allah’ı yok sayarak, tahkir ederek” milleti kandırdı. Ve ikisi de bunu çok kolay yaptılar. İkisinin de akademik bilgilendirmeleri külliyen yalandı. Hans, saçını sarıya boyayarak kendisini “Alman kökenli bir Müslüman kuantum fizikçisi” olarak tanıttı, Çığ da Sümer tabletlerinin sergilendiği bir müzenin memuru olduğu için kendisini Ordinaryüs Profesörlüğe kadar terfi ettirdi. Halbuki yüksek lisansı bile yoktu.
Ama her daim kendilerine bir efsane arayan, “pozitivist tapınaklar” arayan Kemalistler Çığ’ın ölümünü “iman tazelemeye” tahvil etmeye çalıştılar.
Allah’ın varlığı ile, Allah’a inanan dindarlar ile dalga geçenler bir yalana iman etmek bir yana, yalancıya da tapındılar. Hem de ölen bir yalancıya tapındılar.
Göz göre göre söylenen basit bir yalana bile ihtiyaçları varmış!