Ahmet Arslan
Ahmet Arslan olmanın kısa bir keyfi ve mahcubiyeti
Sık sık Ahmet Arslan isminin yaygınlığından dolayı yaşadığım sıkıntıları aktarıyorum. Bu sıkıntıyı lise yıllarımdan askerliğime kadar yaşadım. Son yıllardaki günün 24 saatinde “Sayın Bakanım” şeklindeki maruz kaldığım telefon hitaplarını sizlerle paylaşmıştım.
Dün akşam kadim bir dostumun oğlunun nikah törenine katıldım. Nikaha devlet ricali de davetliydi. Törenin yapılacağı salonun girişindeki görevliler isme göre hangi masada oturacağınıza ilişkin malum bilgilendirmeler yapıyorlar. Bana da “35 numaralı masadasınız” dediler. Salona girdim, tam 15 dakika 35 numaralı masayı aradım. Görevlilere falan soruyorum, “35 numaralı masa nerede” diye”, herkes salonun dört bir tarafına yönlendiriyordu beni.
Neyse sonunda masamı buldum. Gelin ve damadın konumlarının tam karşısındaydı. Salona giren çıkanı da tam kontrol ediyor, herkesle selamlaşma, hal-hatır sorma imkanı buluyordum. Bu arada davet sahibi dostuma da bana çok önemli bir masadan yer ayırttığı için içimden teşekkür ettim. Kendime ziyadesiyle önem atfettim.
Bu arada etraftaki diğer masalar dolmaya başladı. Ama benim masama gelen giden yoktu. Adeta tuzluk gibi tek başıma oturuyordum koca masada. Ayrıca aç olduğum için önümdeki Ordövr Tabağı’nda bulunan yiyecekleri de kısa sürede bitirdim.
Bir süre sonra bir görevli gelerek “Ahmet abi, sizi yanlış yere oturtmuşuz. Sizin masanız burası değil” dedi. Tabiatıyla önce bozuldum, “siz söylediniz, yönlendirdiniz vs.” şeklinde tepki gösterdim. Özür dilediler, yerimin 14 numaralı masada olduğunu söylediler. Bozuldum ama çaktırmadan kalktım, başkaları sanki kendimce protokole oturdum diye değerlendirir diye düşündüm.
Neticede 14 numaralı masaya geçtim. O masa da az önce kalktığım masanın hemen yanındaydı. Karizmamdan fazla bir şey kaybetmemiştim yani. Yeni masam, ilk oturduğum masa gibi tenha değildi, bayağı kalabalıktı. Bir süre sonra devlet ricali salona teşrif etti. Önce Bakanlar, sonra Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanımız. Tabiatıyla Ulaştırma Bakanımız Sayın Ahmet Arslan da.
Bütün devlet ricali benim ilk oturduğum 35 numaralı masaya oturdu.
Salon girişindeki görevliler ismimin Ahmet Arslan olduğunu öğrenince beni “Bakan” zannedip” 35 numaralı masaya yönlendirmişler.
Mahcubiyet, mizah ve hayret arasında geçen kısa bir süre. Adımı değiştirmeye kalksam bu saatten sonra çok geç. En iyisi karmaşıklığın keyfini yaşamak.