Metin Özer
8 POLİSTEN HÜKÜMETE PUSU!
Geçtiğimiz günlerde, esrarengiz bir olay yaşandı.
Türkiye’ye ve hükümete, resmen pusu kuruldu.
Bu garip olay; ne yazık ki, medyada bir iki küçük haberle geçiştirildi.
Muhammed Abdulhafız Hüseyin ismini sanırım pek çoğunuz duymamışsınızdır.
Abdulhafız Hüseyin, Mısır’ın darbeci yalaka lideri Sisi’ye karşı direnen bir isim.
Müslüman Kardeşler veya bilinen adıyla İhvan üyesi olan Muhammed Abdulhafız Hüseyin, Başsavcı Hisham Barakat'ın suikastine karıştığı için ölüm cezasına çarptırıldı.
Darbe sonrası Somali’ye kaçan Hüseyin, Türkiye'e gelmeye karar verdi.
16 Ocak tarihinde, Somali’nin Başkenti Mogadişu'dan elektronik vize alarak Türkiye'ye geldi.
Niyeti; uçak Türkiye’ye geldiğinde, ülkemize sığınmaktı.
Hüseyin, pasaport noktasına giderek, Türkiye'ye giriş yapmak istedi.
İşte, o noktada olanlar oldu.
Atatürk Havalananı Emniyet Şube Müdürlüğü Pasaport Kontrol Büro Amirliği’nde görevli polisler, hakkında Mısır tarafından yakalama kararı bulunan Hüseyin’i yaka paça alıp götürdüler.
Bir müddet Pasaport şubede tutulan Hüseyin, derdini anlatmaya çalıştı ama kimse dinlemedi.
Türkiye ile Mısır arasında, suçluların iadesi anlaşması olmamasına rağmen,
8 polisin inisiyatifi ile paket-posta edilip Mısır uçağına bindirildi.
Elleri arkadan ters kelepçe yapılarak, Mısır uçağına adeta atılan Hüseyin’in yaşadığı şaşkınlık, o anlarda çekilen bir fotoğraf karesine de yansıdı.
Uçağı temizlemekle görevli bir işçi, Hüseyin’in o halini, cep telefonuyla görüntüledi.
O temizlik işçisi, çektiği tek karelik fotoğrafı, sosyal medyadaki sayfasında yayınlayınca, olanlar oldu.
Havalimanında temizlik görevlisi olarak çalışan Muhammed Emin Çelik, anında gözaltına alındı. Ardından da çıkarıldığı mahkemece "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hoppala!…
Tek kare resimden, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" sonucu çıkartan savcı ve savcının talebini doğru bulan mahkeme, Muhammed Emin Çelik’i, jet hızıyla mahkum etti.
Bu garip olaydaki tuhaflıklar bununla da bitmedi.
Işık hızıyla içeriye atılan temizlik görevlisi, bu kez aynı hızda tahliye edildi.
Rezaletin duyulmasıyla birlikte, İçişleri Bakanlığı, anında soruşturma açtı.
Bakanlığın talimatıyla harekete geçen İstanbul Valiliği, üstlerine sormadan Muhammed Abdulhafız Hüseyin’i paket-posta eden 8 polisi açığa aldı.
Açığa alınan bu polislerin tamamı, Pasaport Kontrol Büro Amirliği’nde görevli.
Soruşturma halen sürüyor...
Soruşturma sürüyor da, olan, idama ve işkenceye yollanan Muhammed Abdulhafız Hüseyin’e oldu.
Tabi, bir de Türkiye’nin itibarına…
Arap ve Mısır medyası, günlerdir bu esrarengiz olayı yazıyor.
Türkiye ile İhvan arasındaki ilişkilerin kopup kopmadığına ilişkin yorumlar yapılıyor.
Suudi basını ise, Türkiye’ye güvenenlerin sonunun böyle olacağını iddia ediyor.
Peki bu olay nasıl oldu?
Birileri Türkiye’ye pusu mu kurdu?
Polislerin yaptığı yasal mı?
Türk Ceza Kanunu yazan hukukçular arasında yer alan Prof. Dr. Adem Sözüer, iadenin, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olduğunu söyledi.
Sözüer, “Darbe rejimi karşıtlarına ölüm cezasının verildiği, işkence ve kötü muamelenin yapıldığı bir ülkeye, kişi iade edilemez! Bu, iade hukukumuza ve tarafı olduğumuz uluslararası antlaşmalara aykırıdır” dedi.
Buyurun bakalım!..
Mısır’daki Sisi darbesinin ardından, çok sayıda muhalif, elektronik vize ya da sadece pasaportla Türkiye’ye geldi ve hiçbirisi iade edilmedi.
Peki, gariban Hüseyin neden iade edildi?
İşte, karanlık nokta da burası zaten.
Bu konuda sorulması gereken çok soru var.
Türkiye ile darbeci Sisi yönetimi arasında, soğuk savaş yaşandığını, sokaktaki çocuklar bile, bilirken, bizim polisler bundan habersiz olabilir mi?
Pasaport şubedeki 8 polis, üstlerine haber vermeden, idamla yargılanan bu adamı, niçin zorla Mısır uçağına bindirdiler?
Mısırla aramızda, suçluların iadesi anlaşması bulunmuyor. O halde, bu 8 polis, nasıl oluyor da yasaya aykırı bir iş yapabiliyor?
En mühimi de, bu olayı neden üstlerine bildirmiyorlar?
Bir de temizlik işçisi meselesi var.
Hüseyin’in uçaktaki görüntüsünü çeken temizlik işçisi, neden apar-topar tutuklandı.
Bu işçiye yüklenen; "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik"suçlamasının altında ne var?
Velhasıl, garip bir durumla karşı karşıyayız.
Ya bir ahmaklık veya bir büyük ihanet ile karşı karşıyayız.
Göç idaresine göre ise, bürokratik bir karmaşa söz konusu.
Kusura bakmasınlar ama, ben o kadar masum düşünemiyorum.
Hüseyin’in apar-topar kelepçelenip, paket gibi uçağa atılması,
8 polisin bu eylemini üstlerine bildirmemesi,
Hüseyin’in elleri arkadan kelepçeli halinin anında görüntülenip sosyal medya yayınlanması, planlı bir tezgaha işaret ediyor.
Bu ülkede, ekmeğini yediği vatanının kötülüğünü isteyebilecek iki hain grup var.
Bence, birinci sırada FETÖ var.
Ardından da PKK geliyor.
PKK’lıların, böyle planlı işlere kafası basmaz.
Bu durumda geriye FETÖ kalıyor...
Bu hainlerden her şey beklenir.
FETÖ’cüler, başlarına geçirtilen FETÖ takkesiyle, mankurtlaştırıldılar.
Bu mankurtlar, memlekete zarar vermek için, öz babalarını bile kesmekten çekinmezler.
Bu yüzden, onlardan her türlü kötülük ve ihanet beklenir.
İçişleri Bakanlığı’ndan rica ediyorum.
Bu olay işgüzarlık mı yoksa planlı bir tezgah mı ? kapsamlı bir araştırma yapsınlar.
Bu 8 polisin varsa bütün bağlantıları ortaya çıkartılsın.
Bunların, FETÖ ile bir bağı var mı? araştırılsın.
Tezgahı atan ve pusuyu kuran kişi ya da kişiler kim ise cezalandırılsın.
Bu, vatan haini mankurt alçaklara sözüm şudur:
Ne yaparsanız yapın, hangi tezgahı çevirirseniz çevirin, hangi tuzağı kurarsanız kurun, başaramazsınız.
Bizim, tuzakları bozan RABBİMİZ var.
Rabbimiz sayesinde, koca kurt böyle tezgahlara düşmez.
Çakal sürüsü, kurdu pusuya düşürünce; kurt nasıl kurtulacağını değil, öcünü nasıl alacağını düşünür.
Şimdi bu işten nasıl yırtacaksınız, onu düşünün…
Metin Özer/HABERVİTRİNİ