PRİZREN / KOSOVA
Balkanlar seferimiz sürüyor...
Geçen ay Bosna'daydım. Bu ay Kosova'da. Gelecek ay da muhtemelen Makedonya'da olacağım bir kez daha.
İHH'dan Osman Atalay kardeşim ve Ordu İHH'dan Ali İyi kardeşimle Kosova'dayız.
Kosova ziyareti çok ânî gelişti...
Sevgili Osman kardeşim, “Hocam gel seninle Kosova'ya gidelim. Senin nefes almaya ihtiyacın var" dedi. Soluğu Kosova'da aldık. Ramazan'ı Kosova'daki kardeşlerimizle karşılamak güzel olacak...
Kosova'nın çeşitli illerinde, kasabalarında, köylerinde Ramazan yardımı yapacağız, Ramazan'ın paylaşma iklimini Kosovalı kardeşlerimizle birlikte soluyacağız.
İHH bu yıl 104 ülkede 300 bin aileye Ramazan yardımı yapacak. 2 milyon kişiye iftar verecek. Onbinlerce yoksula, kimsesize elbise yardımında bulunacak...
Ahmet Arslan
Osmanlı, Balkanlar’da yaşıyor: Kosova izlenimleri...
28 Mayıs 2017, Pazar
HAÇ: BALKANLAR'IN KALBİNE SAPLANAN HANÇER!
Priştine Havaalanı'ndan çıkar çıkmaz dağlara taşlara kazınmış, içi boş, bağlısı olmayan bir kilise karşılıyor Priştine'yi sarıp sarmalayan dağların zirve noktasında sizi.
Halbuki Kosova'nın resmî açıklamalarına göre ülkenin % 96'sı Müslüman. Priştine'nin kalbine kim sapladı bu haç hançerini?
Neredeyse bütün Balkan ülkelerinde, bu tür haçlar Osmanlı şehirlerinin kalbine saplanıyor...
Tiran'da da, Üsküp'te de, Priştine'de de Müslümanlara meydan okunuyor açıkçası.
PRİZREN: CENNETTEN BİR KÖŞE
Priştine'den Prizren'e geçiyoruz. Prizren, Amasya'yı andırıyor: Ortasında gürül gürül akan bir ırmak, etrafında ıhlamur ağaçları, yasemin çiçekleri şehre kozmetik olmayan sahici, tabiî bir hava veriyor, şehri -deyim yerindeyse- cennetten bir köşeye çeviriyor.
Prizren'de başınızı ne yöne çevirirseniz, bir cami ilişiveriyor gözünüze.
Irmak, ağaçlar, dar, şirin Osmanlı sokakları, sade, gösterişsiz ama zarif evler, tabiî nefis Arnavut kaldırımları, neredeyse her sokakta zamanın bütün yıkımlarına dervişane bir sükûnetle direnircesine, sessizce ama kendinden emin bir şekilde, sanki geleceği görüyormuşçasına dingin bir ruhla akan çeşmeler, misk gibi kokan ıhlamur ağaçları, yaseminler insanın bir ân rüyada mıyım, hayal mi görüyorum diye sormadan edemediği nefis bir şehir Prizren.
İlk teravih'i Prizren'de Sinan Paşa Camii'nde kıldık. Cemaat gençlerden oluşuyor... Baştan sona gençler neredeyse... Yaşlılar, çok az. Bu, Kosova'ya özgü bir durum.
Gözlerim yaşardı... Sevinç gözyaşları...
OSMANLI BALKANLAR'DA YAŞIYOR...
Osmanlı Balkanlar'da yaşıyor... Balkanlar, Osmanlı hayaliyle nefes alıp veriyor... Balkanlar gibi tarih boyunca karmaşık bir coğrafyada, bu yarı-kıta'da Osmanlı yönetimi dışında Balkanlar'a huzur hiç uğramadı.
Oysa Osmanlı 6 asır barış, kardeşlik, insanlık yurduna çevirdi Balkanlar'ı.
İnsanlar,
Kosovalı bir film yönetmeni Balkanlar'da verdiğim konferanslardan birinde, konferansın hemen sonrasında aynen şunu söylemişti: Biz Balkanlar'da iki şey için dua ederiz: Birincisi, Allah rızası için, ikincisi, Türkiye için. Türkiye'nin düşmemesi, toparlanması ve bizi yeniden toparlayabilmesi için.
Bu inanılmaz bir şey, gerçekten. Kendisi için dua edilen kaç ülke var şu çivisi çıkmış dünyada.
Bunun kıymetini ne kadar müdrikiz acaba?
*
Kosova izlenimlerimi yarın da paylaşacağım sizlerle...
Hayırlı Ramazanlar.