Ahmet Arslan
Dünyayı çölleştiren, insanı tehdit eden tekno-paganizm çağına hoşgeldiniz!
Din yokolmadı; metamorfoz geçirdi…
Film, televizyon, bilgisayar, internet, futbol endüstrisi, din-dışı kutsallıklar üretiyor. Yeni ikonlar ve ikonalar cirit atıyor her yerde: Hız ve hazza dayalı, ayartıcı, büyüleyici, baştan çıkarıcı din-dışı kutsallıklar yeni bir din veya yeni bir kutsallık biçimi ile karşı karşıya bırakıyor bizi: Yeni-paganizm bu.
Bu yeni paganizm, çağımızda tekno-paganizm biçimine dönüşüyor…
Artık çağımızda bildiğimiz anlamda dinler tarihe karıştı.
Çağın dini: Tekno-paganizm.
İnsanı, aileyi, toplumu yerle bir edecek bu felâketin önünde İslâm durabilir sadece!
İslâm’ın hedef tahtasına yatırılmasının nedeni bu bence.
KÜRESELLEŞME, EKONOMİK VE KÜLTÜREL SENKRONİZASYON
Küreselleşme süreci, ekonomik senkronizasyonu dayattı. Ekonomik senkronizasyon, Brezilya, Arjantin, Mısır, Türkiye, Rusya, Hindistan, Japonya gibi orta veya orta-büyük ölçekli ülkelerin yeni-liberal düzende küresel düzlemde dışardan kontrol edilebilmelerini, içerdense siyasî, sosyal ve kültürel fay hatları üzerinden karıştırılabilmelerini kolaylaştıracak yapı taşlarını döşedi.
Küresel, postmodern, yeni-liberal düzen, ekonomik senkronizayon’la orta ölçekli ülkelerin siyasî yapılarını kontrol altına aldı.
Ardından postmodern, popüler kültür formlarını ve dolayısıyla tüketim biçimlerini küre ölçeğinde yayarak bu kez kültürel senkronizasyonbiçimi üretti. Kültürel senkronizasyon, dünyanın farklı kültürlerini, kültürel ifade ve varoluş biçimlerini buharlaştırdı.
Ekonomik senkrinizasyonla orta ölçekli güçlerin ekonomik olarak teslim alınması, kapitalist sisteme eklemlenmesi sağlandı.
Kültürel senkronizasyonlaysa, orta ölçekli ülkeler, ekonomik senkronizasyonun ve liberalleşmenin kaçınılmaz sonucu olarak tüketim toplumlarına dönüştürüldü; bütün bu süreçler sefih sekülerleşme biçimlerini patlattı ve sonuçta bu ülkelerin kendi kültürel derinlikleri, zenginlikleri ve toplumların aidiyet biçimleri yerle bir edildi.
“VAHŞÎ CANAVAR” OLARAK TEKNOLOJİ VE RAKAM OLARAK İNSAN!
Çağımızın en parlak düşünürü Heidegger, teknoloji’yi “vahşî canavar” olarak tarif etmişti.
Bizim bilim-perestlerden bunu anlayabilecek bir zekâ beklemiyoruz.
Heidegger’in “vahşî canavar” olarak teknoloji tanımı, tam da çağımızda gerçeğe dönüşüyor…
İnsan, teknolojik oyuncakların kölesi hâline geldi…
Burada felsefî olarak daha da ürpertici nokta, teknolojik kuşatmanın ötesinde, insanın düşünme melekelerini yitirmesi, hız, haz ve ayartı üzerinden duygularının kölesine dönüşmesi…
Bilgi çağı, çoktan tarih oldu.
Veri, bilgi değil.
Veri, duygularımızı harekete geçirecek, düşünme yetilerimizi dinamitleyen bir bomba artık!
Dahası verinin de ötesine geçmiş durumdayız: Hepimiz birer digit’iz, rakam’ız.
Dijital dünyanın kralı robotlar artık: İnsan tahtını yitireli çok oldu. Duygusuz, ruhsuz robotlar hayatımızı robotlaştıracaklar…
TEKNO-PAGANİZM FELÂKETİ…
Hayatımız, teknolojinin etrafında dönüyor. Teknoloji, ayartıcı, sahte bir tanrısal güce ulaştı. Ayartıcı ve baştan çıkarıcı.
Tanrı fikrini, hakikat fikrini yok eden; insanlığı izafileşmenin, nihilizmin eşiğine sürükleyen, başdöndürücü bir hızla gelişen teknolojik aygıtlarla insanı teknolojinin kölesine dönüştüren ve nihayetinde insanı da yok eden, bütün kültürel aidiyet biçimlerini buharlaştıran, aileyi yerinden eden, ruhsuz bir dünyanın ayartıcı, baştan çıkarıcı, hız ve hazla uyuşturucu yeni dini, tekno-paganizm artık.
Tam 15 yıl önce bu sütunda, insanlığı bekleyen tehlike olarak tekno-paganizm tehlikesini yazmıştım seri olarak… Şimdi 15 yıl önce teorik olarak yaptığım gözlemlerin kısa bir süre içinde gerçeğe dönüştüğünü görmek beni ürkütüyor…
Tekno-paganizm felâketinin önünde sadece İslâm durabilir.
Bunu çok iyi biliyor bu düzenin kurucuları ve o yüzden terörizm filan gibi bahanelerle İslâm’a ölümcül bir darbe vurmaya çalışıyorlar…
Bütün diğer dinler fosilleştirildi ve dize getirildi ama yalnızca İslâm fosilleştirilemedi, dönüştürülemedi ve dize getirilemedi.
Erol Göka Hoca’nın bir kaç haftadır, zihin açıcı bir şekilde tartıştığı, cyborg” (yarı-insan, yarı-makina tür), transhumanizm (insan-ötesi), post-humanizm (insan-sonrası) gibi kavramlar, tekno-paganizmin çağımızda ulaştığı boyutların kilometre taşları.
İslâm’ın hakikat, eşya, insan ve dünya tasavvuru, bu tasavvurun 1400 yıl boyunca ortaya koyduğu muazzam medeniyet tecrübesi, çağın sorunlarıyla birlikte derinlemesine kavrandığı zaman insanlığın eşiğine sürüklendiği tekno-paganizm felâketinden çıkış yollarını biz geliştirebiliriz ancak.
İslâm dünyasının ateş çemberine çevrilmesinin nedenlerinden biri, belki de birincisi, bu gerçeğin Batılılar tarafından farkedilmiş olmasıdır. Fakat biz bu yakıcı gerçeği kavrayabilmiş durumda bile değiliz henüz, ne yazık ki.
Bu meselenin enine-boyuna tartışılması gerekiyor. Bu meseleleri tartışmaya devam edeceğim…