Avrupa'da din bitti, Hıristiyanlık büyük darbe yedi ve hayattan çekildi.
Avrupa'da tek din var artık; hem varlığını her geçen gün daha da hissettiren hem de Avrupa toplumlarında her şeye rağmen hızla yayılan ve büyüyen tek din: İslâm.
Son bir kaç yıldır Avrupa ile Türkiye arasında yaşanan gerilimlerin gerisinde -Avrupalılar açısından- bu iki “ürpertici” olgu var.
İSLÂM DÜŞMANLIĞININ TIRMANDIRILMASI, HAÇLI RUHUNUN HORTLATILMASI!
Avrupalılar hem Avrupa'da yok olan Hıristiyanlığı diriltmek için hem de yükselen İslâm'ın önüne set çekmek için iki tehlikeli yola başvuruyorlar:
Birincisi, İslâm düşmanlığının hızla tırmandırılması...
İkincisi de, İslâm düşmanlığını tırmandıracak yegâne itici güç olarak ulusal duyguların, sağcı-muhafazakârlığın, aşırı milliyetçi duyarlıkların kışkırtılması, böylelikle faşizmin önünün alabildiğine açılması...
Bütün bunları bilinçli, sistemli ve programlı bir şekilde hayata geçiriyor belli başlı Avrupa devletleri. Bundan hiç kuşkunuz olmasın.
İslâm'ın canavarlaştırılarak önünün kesilmeye çalışılmasına ve ırkçı, faşist yönelimlerin kışkırtılmasına Avrupalıların ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiklerini hatırlatmak istiyorum altını kalın harflerle çizerek.
AVRUPA ÇATIRDARKEN...
Avrupa dağılıyor çünkü...
Sadece Avrupa Birliği projesinin dağılmasından sözetmiyorum burada.
Aynı zamanda Avrupa, Avrupa'yı ayakta tutacak felsefî, dînî, sosyolojik ve ahlâkî temellerinin yerle bir olduğunu çok iyi görüyor. O yüzden Avrupa uygarlığını ayakta tutacak, bir arada tutacak köklü bir temel arayışı içine giriyor.
Felsefî temellerin çatırdadığı, kültürel dinamiklerin buharlaştığı, birleştirici bir kaynak olarak Hıristiyanlığın çöktüğü, ahlâkın bittiği, sosyal hayatın yerle bir olduğu.. bir Avrupa, varlığını bile sürdürmekte zorlanacak ve zamanla Avrupalı ulus devletler birbirlerinin altını oymaya, hatta boğazına çökmeye başlayacaklar...
Bunun en çarpıcı örneğini İngiltere'nin Brexit'le AB'den ayrılma kararı ve 2008 ekonomik krizinin Avrupa'ya, özellikle de Almanya'ya nasıl büyük darbe vurduğu gerçeği gözler önüne sermeye yetiyor olsa gerek.
Şu kesin: Avrupa'nın krizi çok derin. Bu krizi örtmeye, bastırmaya, gözardı etmeye çalıştılar şimdiye kadar ama başaramadılar.
Hem felsefî hem de ekonomik, ahlâkî ve sosyal çöküşle başa çıkamayacaklarını anladıkları, birbirlerinin kuyularını kazmaya başladıklarını gördükleri ândan itibaren Avrupa'da alarm sinyalleri çalıyor...
TÜRKİYE, AVRUPA'NIN TARİHÎ VE KÜLTÜREL BİLİNÇALTINI PATLATTI!
Öte yandan belli başlı kurucu Avrupa ülkelerinin 15 Temmuz saldırısının başarıya ulaşamamasından duydukları şoku hâlâ atlatamamaları, Avrupa güçlerinin Türkiye'yi açıkça hedef tahtasına koymalarına yetti.
Türkiye'nin hedef tahtasına yerleştirilmesi, Türkiye'deki referandumdan belli başlı Avrupa ülkelerinin hem de İslâmî semboller üzerinden “hayır” kampanyalarına destek vermeleri, terör örgütlerinin önünü sonuna kadar açmaları, İsviçre Parlamentosu'nun yanıbaşında terör örgütlerinin düzenledikleri gösteride açık açık “Kill Erdoğan / Erdoğan'ı Öldürün!” pankartının asılması, Avrupalıların Türkiye'nin yükselişinden ve gelişinden duyduğu şokun yansımaları.
Gelinen noktada şunu söyleyebiliriz rahatlıkla: Türkiye, Avrupa'nın tarihî ve kültürel bilinçaltını patlattı!
İşte tam bu noktada Vatikan devreye girdi. Vatikan da Avrupalıların genlerine işleyen Haçlı ruhunu hortlattı!
AVRUPA'NIN ÜZERİNDE KARA BULUTLAR DOLAŞIYOR, TÜRKİYE'NİN ÖNÜ AÇILIYOR...
Freud'ün deyişiyle bastırılan geri dönmüştü. Ama bir farkla: Modernlikle, seküler, pagan hayat-dünya tasavvuruyla bastırılan Hıristiyan Haçlı ruhu, bu kez “fırlama” bir şekilde geri dönmüş oldu!
Düşünsenize: Avrupa, geleceğini teminat altına almak için iki iğrenç yönteme sarılıyor mal bulmuş mağribi gibi: İslâm düşmanlığının ve nefretinin kontrolden çıkacak ölçüde azdırılması ve faşizmin önünün sonuna kadar açılması...
Sözün özü: Avrupa, fosilleşmiş, ruhsuz tarihî ve kültürel bilinçaltını patlatmakla ve Haçlı ruhunu hortlatmakla hem dünyaya söyleyecek bir şeyi olmadığını hem de çıkarları için her tür barbarlığı harekete geçirmekten çekinmeyeceği mesajını veriyor.
Bu, yaşlı kıtanın bitişinin ilanı, sonunun başlangıcı demek.
Ortada bir cenaze var, kaldırılmayı bekleyen: Avrupa'nın üzerinde bir kez daha karabulutlar dolaşıyor Marx ve Engels'in iki asır önce dikkat çektikleri gibi.
Ama bu kez, bu karabulutlar, Avrupa'nın çok büyük felâketlerin eşiğine sürüklenmesini ve tarihten çekilmesini haber veren fırtınaların habercisi gibi...
Çünkü Avrupa'nın çarpık bir şekilde patlayan tarihî bilinçaltı ve fırlama bir şekilde hortlayan Haçlı ruhu, Avrupa'ya çok pahalıya patlayacak...
Türkiye'nin, toparlanacağı ve bölgenin geleceğini yeniden şekillendireceği çok önemli tarihî bir imkân açıldı önünde: Bu imkânı değerlendirmenin yollarını bulmak zorundayız ve bulacağız da Allah'ın izniyle...
Vesselâm.
Ahmet Arslan
Avrupa’nın bilinçaltı patladı: Haçlı ruhu hortladı!
02 Nisan 2017, Pazar