Ahmet Arslan
İNTERNETTEN TAŞ DEVRİNE Mİ?
20 Temmuz 2022, Çarşamba
Almanya’da muhtemel bir doğalgaz krizine karşı, halkın odun ve elektrikli ısıtıcı almaya başladığı bildiriliyor. Buna bağlı olarak soba ve şömine satın alabilmek için de aylarca beklemek gerektiği; halihazırda ülkede bu ürünlerin üretimini sağlayacak altyapının da olmaması dolayısıyla imalatın bu yıl içinde mümkün olmayacağı kaydediliyor.
Türkofoblar ve Avrupa sevdalılarını doğrudan ilgilendiren bir durum yok burada. Dolayısıyla hemen ürkmesinler.
Mesele mevcut medeniyetin üstyapısının ne kadar kırılgan olduğuyla ilgili.
Bugün bir ülkede ya da dünyanın önemli bir bölümünde internet bağlantısı bir-iki gün kesilse alışveriş durur, bankalar, hastaneler, metrolar çalışmaz. Uçaklar havalanamaz.
Toplumlar, ülkeler “internetin olmadığı bir dünyayı hayal bile etmedikleri için, ikame ya da muadil bir sistemi de yedeklemiş değiller.
Sadece internetin bile bu kadar belirleyici olduğu bir çağda ya elektrik olmasa ne olur?
Orta çağdan beter bir dünyaya dönülür.
“Beter”den kastım, en azından o çağda dönemin imkanlarına bağlı olarak yaşama ve tedbir alma altyapısı vardı.
Şimdi o da yok. Odun bulsak sobayı nasıl edineceğiz. Hadi diyelim ki soba da bulduk. Yeni binaların neredeyse tamamı soba kurulmasına elverişli değil. Tek çare var, ısınmak için herkes salonun ortasına konulmuş bir mangalın etrafına toplanacak. Eğer halen kapalı alanlar için mangal hazırlamayı bilen kaldıysa. Bu durumda bile bir sürü zehirlenme ve yangın vakaları yaşanır.
Elbette mesele sadece ısınma değil. Bu doğrudan hayati fonksiyonlarla ilgili olduğu için öne çıkıyor.
Üretim, temizlik, ulaşım, iletişim, güvenlik, kamu idaresinin işleyişi gibi hususlar da dahil olmak üzere aklımıza gelmeyen bir sürü zorunluluklar da var.
Her sene on milyarlarca euroluk dış ticaret fazlası veren Almanya’nın aniden birkaç yüzyıl öncesine dönme gibi bir tehlikeye maruz kalması mevcut medeniyetin bir paradoksudur. Süreç beklenenden daha fazla uzayacak olursa sorun sadece Almanya ile sınırlı kalmaz, domino etkisiyle bütün ülkeleri benzer şekilde etkiler.
Basın-yayın organlarında Almanya için böyle felaket senaryoları üretilmesine rağmen ben hala “çok yakın bir tehlike” olduğunu sanmıyorum. Bir süre sıkıntı çekilir ama bir çare bulunur. Çare de zaten imkanlar dahilinde. Alman halkının İngiltere ve ABD’nin hatırı için Rusya’dan enerji ithalatının durdurularak bir-iki yüzyıl öncesine dönmeye tahammül edeceğini sanmıyorum.
Esas sorun, bir tehlikenin imkân olarak varlığını hissettirmesidir.
Hem de doğal kaynakların azalması ya da bitmesi sözkonusu değilken.
Enerji kaynakları bakımından tekel sayılabilecek ülkelerden olan Rusya’nın girdiği bir savaş insanoğlunun durumunu birkaç yüz yıl geriye götürecek bir potansiyele sahipse daha geniş bir bölgesel savaş ya da dünya savaşının sebep olacağı krizi varın siz düşünün.
Üstelik bu krize doğal bir sebep değil, yine insanoğlu kaynaklı sorunlar yol açıyor.
Allah’tan Rusya’nın enerji dışında ciddi bir gelir kaynağı yok. Yoksa savaş bitse bile yaşadığı aşağılanmalar dolayısıyla bütün dünyayı meletir.
Kısaca söyleyecek olursak mevcut medeniyet tamamen elektriğe bağlı bir kırılgan bir üstyapıyla ayakta duruyor. Bu kırılganlığın giderilmesi doğal kaynakların zenginliği veya kıtlığı ile ekonomik sistemlerin rasyonelitesiyle değil, üretim ve tüketim ilişkilerini, kaynakların paylaşımını yeniden belirleyecek bir zihniyet değişimiyle-devrimiyle mümkündür.
Bugün Rusya bir savaşa girer, doğalgaz krizi yaşarsınız. Yakın gelecekte Çin’in bir savaşa girmesi halinde bugün ısınmak için odun tedarik eden Alman halkı, bu kez soba bulamaz.
Anlaşılan o ki artık savaşlar toprak kazanımı ya da kaybıyla sonuçlanmıyor. Ya da bir ülkenin altyapısıyla ekonomisi tahrip edilerek 10-15 sene geriye gitmesiyle bitmiyor. Çok daha ciddi ontolojik krizlerle sonuçlanıyor.