Can Adalı
Ataşeler ne işe yarar?
15 Temmuz darbe girişimi sonrası..
Milletimizle birlikte, ümmet de ayağa kalktı.
Yediden yetmişe herkesin…
anadan, yardan ve hatta candan vazgeçerek..
elini değil, tüm mevcudiyetini taşın altına koyduğu bir badireden çıktık..
**
Dünyayı sükut-u hayale uğratan aziz milletimizin meramı, dünyaya demokrasi dersi verenlerce anlaşılmadı.
O meşum gece, ‘’aslında ne olduğunu’’ ‘dost’ ve ‘müttefiklere’ anlatmak için bir seferberlik var şimdilerde..
TBMM’den heyetler çıkarıldı dünyaya..
‘O gece’nin ne olduğunu anlatsınlar diye..
Kanada’ya da geldi bir ekip..
Dur durak bilmeden..
Sabahın ışıklarıyla başlayıp, gecenin geç saatlerine dek..
Kimi buldularsa anlattılar..
Kanada Heyeti’nin Başkanı Kani Torun, iki adım ötedeki Niagara Şelaleleri’ni bile gezmeye gitmedi..
‘Allah ömür verirse başka zaman gelir, yine görürüz.. Ama bu dava beklemez’ dedi.
Montreal’den başlayıp, Toronto’ya kadar uzanan bir maratonda, yüzlerce insanın yüzüne, ‘O gece’nin gerçeklerini haykırdılar.
**
Ottawa Büyükelçiliğine geldiği günden bu yana dur durak bilmiyor..
Türk toplumunun, tüm görev süresince yüzünü bile görmediği büyükelçilerden değil O..
TBMM Heyeti gelinceye kadar, birçok TV ve radio kanalına çıktı..
Gazeteciye konuştu..
Yazılara cevaplar, köşelere makaleler yazdı..
Evet..
Ottawa Büyükelçisi Selçuk Ünal bahsettiğim kişi..
Harika bir ekibi var ve mükemmel bir uyumla koşturuyorlar..
Gülcan Akoğuz, Erim Özen, Hakan Cengiz, Serkan Özdemir, ve diğerleri..
Tam bir uyumla aynı besteyi icra eden orchestra gibi..
Hertürlü tebrik ve takdiri hakediyorlar.
**
Toronto’da yalnız adam..
Bir önceki başkonsolos A.Rıza Güney’den hatırımızda kalan görüntüler var..
Katılacağı programı didik didik eder, istediği kıvamda olması için en az 3-4 yardımcısını görevlendirirdi.
Bir tanesi O’ndan önce gider, salondan cep telefonu ile canlı yayın yapardı kendisine..
Bir tanesi dışarıyı, bir diğeri geleni gideni izlerdi..
Resmi konutunda görevi olan muavin konsoloslar da vardı..
Ama..
Farklı bir porter var şimdi Toronto’da..
Yalnız ama karınca gibi koşturan bir başkonsolos..
Erdeniz Şen..
Sevecen, konuşkan, cana yakın, herkesle ilgilenen..
15 Temmuz gecesi.. Darbe girişiminin haberini alır almaz koştu makamına..
Sabaha kadar sönmedi ışıkları..
Tek başına çırpındı, didindi..
Milletin necib evlatları, konsolosluk binası önünde devletine sahip çıkarken, O da yukarıda devletin talimatlarını alıyordu..
Hâlâ da durmuyor..
**
Yazıya koyduğumuz başlığın anlamı, işte tam da burada yatıyor..
Kanada’da verilen mücadele, iki kişinin omuzlarına mı yüklenmeli?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, bu ülkede görev yapan ataşeler ne işe yararlar?
Neden bu ‘zor zamanlarda’ çalışmazlar, çalıştırılmazlar?
Milleti de aşıp, ümmetin davası haline gelen bu mübarek ama ağır yükü yüklenmek, sadece Selçuk Ünal ile Erdeniz Şen’in üzerine mi vazifedir?
Mesela Din Ataşesi..
Neden cami cami gezip, Feto’nun ve FETÖ’nün gerçekte ne olduğunu anlatmaz ümmet-i Muhammed’e?..
Ülke genelinde, son derece saygın ve etkili, onlarca dini kuruluş var..
Müslüman olmaları şart değil..
Dini kullanan bir terör örgütünü, din temelli dernek ve vakıflara anlatmak için daha niye bekler?
Mesela Ticaret Ataşesi..
Neden ticaret ehline gidip de bir bir saymaz FETÖcü hainlerin nasıl ticaret yaptıklarını?
Bugüne kadar oturduğu makamda, bir kez bile TCCC denen kuruluşun aslında ne olduğunu anlatan tek bir yazışması ya da çabası olmuş mudur?
Bağlı olduğu makamlara, Kanada’daki FETÖcü şirketler ve onların sahip ve yöneticilerinin isimlerini vermiş midir?
Mesela Eğitim Ataşesi..
Bakanlık seviyesinden başlayıp, okul yönetimlerine dek, FETÖ’nün açtığı okullarla aslında neleri hedeflediğini başka kim anlatacak ki?
Eğitim maskesi altında yapılanları, elimizde bunca örnek varken ve şimdi zamanı iken niye anlatmayız ve bekleriz?
Mesela Kültür ve Tanıtma Ataşesi..
Selçuk Ünal’ın, Haftalar süren gayretinin sonunda, Türkiye’ye seyahat uyarısını kaldırdı Kanada makamları..
Şimdi tam da Kültür Ataşesi’nin sırası..
Gazeteciden, öğretim üyesine..
Polisinden askerine..
STK temsilcisinden, sanatçılara kadar..
Her kesimden Kanadalıyı al götür Türkiye’ye..
Gezdir TBMM’yi..
İstedikleri insanla konuşsunlar..
‘Kafa kesiyorlar’ yaygarasını, tanıtım atağı olmadan nasıl bertaraf edeceğiz?..
Bunu şimdi yapmazsak, ne zaman yapacağız?..
**
Bir de, konsolos yardımcıları ya da muavin konsoloslarımız ile çalışanlar var..
Bunca protesto eylemimiz oldu, birini bile göremedik yanımızda..
Birçoğu tatildeydi..
Millet kavrulurken FETÖ yüzünden, kavruldu onlar deniz kenarında ve sıcak kumlar üstünde..
Tamam.. Konsoloslukta vatandaşın işleri de var.. Eyvallah..
Kanada’daki Türk toplumu, ilk iki eylemi gece, tam da sizin görev yaptığınız binanın önünde yaptı.
Sonrakiler de, ya Cumartesi idi ya da Pazar günü..
Hepsine de gelebilirdiniz..
Sizi buraya gönderen devlete sahip çıkıyordu o insanlar..
Siz niye yoktunuz?
**
Bu durumu yazarken, Vancouver Başkonsolosluğumuzu ve başka eyaletlerdeki fahri konsolosluklarımızı da unutmadık..
Ay-yıldız filigranlı kartvizitlerinizi dağıtırken yaşadığınız gururu, FETÖcü darbe girişimini tel’in ederek, edenlere katılarak da yaşasaydınız, buraya size o şekilde yazardık..
Ses verin efendiler..
Şimdi ses verme zamanı..
Zaman necib Türk Milleti ve onun önderlik ettiği, bayraktarlığını yaptığı ümmet-i Muhammed’in yanında olma zamanı..
Zaman, özünüze dönme, milletin öz evlatları ile yanyana omuz omuza olma zamanı..
Yoksa, tarihin derinliklerinde yok olan dünün kehkeşanları gibi olacaksınız..