POLİTİKA
Türkiye'nin demokrasi tarihi: Darbeler ve muhtıralar
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde demokratik süreç, askeri darbeler ve muhtıralarla pek çok kez kesintiye uğratıldı.
Cumhuriyet'in ilanının ardından, çok partili hayata geçişin sancılarını yaşayan Türkiye'nin ilk askeri darbesi 1960'da yaşandı. 27 Mayıs 1960'da, iktidar partisi Demokrat Partinin (DP) "Türkiye'yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" iddiasıyla bir grup subay ülke yönetimine el koydu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından Ankara radyosundan okunan bildiriyle ''ihtilal'' duyuruldu.
DEVLETİN BAŞINDAKİLER İDAM EDİLDİ
Yönetime el koyan Milli Birlik Komitesinin, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, milletvekilleri ve Genelkurmay Başkanı'nı yargılamasıyla devam eden darbe süreci, 3 idamla sonlandı.
Milli Birlik Komitesi, anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu DP üyeleriyle Yassıada'da hapsedildi.
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başladı, 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.
Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı. Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi.
Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı. Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi.
TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşı, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak, devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
CUMHURİYET TARİHİNİN İKİNCİ DARBESİ
Ordunun, 12 Mart 1971 günü sivil idareye müdahalesiyle demokratik süreç, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir kez daha kesintiye uğradı.
Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verilerek, hükümet istifaya zorlandı. Başbakan Süleyman Demirel istifa etmek zorunda kaldı.
Dönemin CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim, partisinden istifa ederek, başbakan oldu ve yeni hükümeti kurdu.
12 EYLÜL DARBESİNİN ÜSTÜNDEN 36 YIL GEÇTİ
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olan 12 Eylül Askeri Darbesi'nin üzerinden 36 yıl geçti. Kod adı "Bayrak Harekatı" olan ve anayasanın askıya alındığı darbe sürecinde açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için idam cezası istendi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan komuta kademesinin gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 askeri darbesine en önemli gerekçe, "güvenlik sorunu" olarak gösterildi.
DARBE SONRASI 50 KİŞİ İDAM EDİLDİ
Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleştirildi. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren 19 Mart 1980'de idama mahkum edildi. Eren'in idam kararı, Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmesine rağmen Milli Güvenlik Konseyince onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.
Darbe sürecinde açılan 210 bin davada ise 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için idam cezası istendi. Bunlardan 517'sine idam kararı verilirken, kararların 50'si uygulandı.
28 ŞUBAT, 'POSTMODERN DARBE' OLARAK ANILDI
Milli Güvenlik Kurulunun (MGK), Türk siyasi tarihine "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat 1997'de aldığı kararlar, Türkiye'de siyasi, idari, hukuki, ekonomik ve toplumsal alanlarda derin izler bıraktı.
Seçimlerin ardından 1996'da kurulan DYP-ANAP koalisyonu, güven oylaması geçersiz sayılınca düştü. TBMM'de birinci parti olan Refah Partisi ile ikinci parti DYP arasında 54. Hükümet (Refah-Yol Hükümeti) kuruldu. Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde yaşanan bazı olayların ardından, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan'a, rejim konusunda endişelerini dile getiren bir mektup gönderdi.
MGK, 28 Şubat 1997 tarihinde toplandı. MGK toplantılarında daha önce yaklaşık 1 dakika görüntü alınmasına izin verilirken, ilk kez bu süre 5 dakikaya çıkarıldı. Toplantıda alınan zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkarılması başta olmak üzere bir dizi karar, uygulanmak üzere hükümete bildirildi. MGK Genel Sekreterliğinin, 9 saat süren toplantının ardından yayımladığı bildiride, toplantıda, bilhassa anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı çağ dışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetlerin gözden geçirildiği belirtildi.
CEZAEVLERİ KAPATILDI
Türkiye Cumhuriyetinin ilk hapishanesi olarak 1925'te inşa edilen ve darbeler sonrası yaşanan idamlara sahne olan Ulucanlar Cezaevi, 2006'da kapatıldı. Restore edilmek üzere 2009'da Altındağ Belediyesine devredilen Ulucanlar Cezaevi, 15 Haziran 2011 tarihinde başka bir kimlikle yeniden kapılarını açtı. Açık kaldığı 81 yıl boyunca infazlara ve mahkum isyanlarına tanıklık eden, Türk siyasi ve edebi hayatının önemli isimlerinin kaldığı Ulucanlar Cezaevi müze ve kültür sanat merkezine dönüştürüldü.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından yaşanan işkencelerle ön plana çıkan Diyarbakır Cezaevi de kapatıldı. The Times gazetesine göre "Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" arasında yer alan cezaevinde, 1981 ve 1984 yılları arasında 34 kişi hayatını kaybetti. Onlarca kişinin sakat kaldığı cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve kitaplar yazıldı.
27 Mayıs Darbesi'nden sonra kurulan mahkemelerde Demokrat Partililerin yargılandığı Yassıada ise Demokrasi ve Özgürlük Adası haline getirildi.