POLİTİKA
Oğul Kılıçdaroğlu'ndan CHP analizleri..
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu, Al Jazeera'den İrfan Bozan'a röportaj verdi.
Güney Kore'de bulunan Kore Üniversitesi'nde klientalizm (kayırmacılık) konulu doktora tezinin saha çalışamlarını sonlandırması sonucu, yazım aşamasına başlayan Kerem Kılıçdaroğlu, bu kapsamda daha önce ülkelerinde koalisyon ortağı olmuş şu anda muhalefette olan iki partiyi kıyaslıyor. Partilerden biri Türkiye'deki CHP. CHP'nin 1990'lardaki SHP'nin devamı olması nedeniyle koalisyon ortaklığını ve şu andaki dönemini inceliyor. İncelediği diğer parti ise Endonezya'da PKS adı ile bilinen Müslüman Kardeşler'e yakın ‘'Terbiye hareketi''.
Konu kapsamında CHP ile ilgili de bir çok veri edinen Kılıçdaroğlu, izlenimleri ve değerlendirmelerini paylaştı.
İşte o açıklamalar:
"SOKAĞA ÇIKMAK CHP'YE KAYBETTİRİR"
"Benim edindiğim izlenim AKP'nin muhtarlarla ilişkisi çok iyi. Muhtarlar neden önemli? Mahalleyi tanıyor. Kimin ne sorunu var? Biliyor. Muhtar bildiklerini AKP ilçe başkanına anlatıyor. İlçe başkanı için kaynak sıkıntısı yok ve sorunları kolayca halledebiliyor. Muhtarlarla bu bağ kurulmuş durumda. Seçmende bunları biliyor. Bir sorunu olduğunda o sorununu oraya taşıyabiliyor.
CHP ne yapabilir?
CHP ayni yardım yapamaz. O gücü yok. Senede bir iki kez yapabilir belki. Parti olarak düzenli bir şekilde seçtiğiniz bölgelere, mahallelere gidersiniz onlarla diyaloğa girersiniz. CHP bunu yılın belli günlerinde, belli organizasyonlarda stand açarak yapıyor. Bunun ötesine geçmek gerekiyor. Ev ziyaretleri yapılabilir, ev ziyaretleri çok önemli. Örgütte meydanlara inelim görüşü de var. Meydanlara inmenin şöyle bir riski var bence. Dünya Değerler Araştırması'na göre Türkiye en muhafazakar ülkelerden biri ve insanların protesto olayına bakış açısı çok mesafeli. Siz meydanlara inelim diyorsunuz meydanlara inince muhtemelen AKP seçmeni bunu kendisine tehdit olarak alacak. Bana karşı protesto yapıyorlar algısı oluşacak.
Sokağa çıkmak CHP'ye kaybettirir mi?
Sokağa çıksınlar ama büyük bir protesto yapalım şunu engelleyelim demenin bence çok getirisi yok. Bunu belirli bölgelerde mesela Kadıköy'de yapabilirsiniz ama bunu Esenler'de yaparsanız muhtemelen ters tepecek. Meydanlara inelim söylemi güzel, kulağa hoş geliyor ama riskli de olabilir. Artık hakim parti sistemi var. AKP herşeyi kontrol ediyor hukuk ellerinde durum böyle olunca polisi de onlar kullanıyor, çevik kuvveti üzerinize salıyor. Sen orada eylem yap, yapma şiddet uyguluyorlar. Karışıklık çıkaran CHP imajı veriliyor.
"EN ETKİLİ YÖNTEM: SEÇMENİN AYAĞINA GİTMEK"
Esenler'de bahsettiğiniz gibi bire bir çalışma yapacak CHP kadrosu var mı?
Yapı çok sınırlı 500 bin nüfuslu bir yerde 5000 üyeden bahsediyoruz. Bunun da sadece yüzde 10-15'i aktif üye. Seçim zamanı biraz artıyor ama gene de yetersiz. En büyük rakibiniz olan AKP'ye kıyasla sayınız çok düşük. Çalışmalar seçim dönemi ile sınırlı olunca AKP'ye veren yine oyunu AKP'ye verecek. Aslında çok ciddi yolsuzluklar ortaya çıktı. AKP seçmeni de eminim bir şeylerin döndüğünün farkında ama şu bakış açısı hala devam ediyor: ‘'Tamam bunlarda bir yolsuzluk var ama sonuçta en iyi bunlar yönetiyor, ben yardım alıyorum bu yardımı kaybetmek istemem.''
Bu yerlerde AK Parti'nin ciddi bir yardım faaliyeti mi var?
Ciddi bir yardım söz konusu. AKP'nin vakıflarla, derneklerle ilişkileri de çok iyi. CHP'nin de bazı vakıflarla STK'larla arası iyi ama o vakıflar sayı olarak azlar ve o vakfın yöneticileri ve üyeleri CHP'nin içinde zaten. AKP, kendine yakın STK'ları finanse ediyor. Sizin paranız olmayınca çok da bir şey yapamıyorsunuz. Ben en etkili yöntemin seçmenin ayağına gitmek olduğunu düşünüyorum. Bu gidişlerde de bir strateji olmalı. Her yere gitmenin manası yok. Kaynakların zaten sınırlı sana oy getirecek yerlerde çalışma yürütmek gerekiyor. Yerelde AKP çok iyi yayılmış durumda organizasyonu çok iyi. 14-15 yıl oldu bu süre boyunca siz insanlara bir şey veriyorsunuz insanlar onu alıyor. İdeolojik olarak da size yakınlar. Parti ile seçmen arasında bir bağ kuruluyor. Bu bağın koptuğu anlar ekonomik krizlerdir, büyük yolsuzlukların açığa çıktığı anlardır. Bu kırılma noktalarında sizin devreye girmeniz gerekiyor. Sadece genel başkanın verdiği mesajlarla olmuyor. Toplumsal kutuplaşma çok yüksek ve kimse grup konuşmalarında söylenenleri izlemiyor. AKP sizin medyada görünmenizi de engelliyor. Belli yasaklar uyguluyor ama size kolunuzdan tutup bunun evine gidemezsiniz demiyor. Bunun için örgütü çalıştırmak gerekiyor. Genel merkez örgütü organize etmeli örgüt seçmenle iç içe olmalı. Kapalı kalarak sürekli AKP'yi eleştirerek oy gelmiyor. Çok eleştiri bir noktada seçmeni de küçümsemek anlamına geliyor. Bu çalışmaları organize edip kendi kadrolarını eğitip başlamak lazım. En önemlisi de bunun sürekli olması lazım ben size uğradım bir daha seneye gelirim demekle olmaz. Bunu düzenli yapmak gerekiyor. Genel başkanın verdiği mesajı halka taşıyacak olan da örgüt.
Seçmene gidilince ne anlatılacak?
Örgüt parti politikalarını anlatmalı AKP'nin nerelerde hatalar yaptığını anlatmalı. Bir çok olay yaşanıyor Soma, Reza, yolsuzluklar. Seçmenin unuttuğu olaylar hatırlatılabilir. Kendi ekonomi politikaları anlatılabilir. Buralarda yoksulluk, işsizlik hala birinci gündem maddesi.