Ahmet Arslan
ERMENİSTAN’IN CÜRETİ NEREDEN KAYNAKLANIYOR?
23 Eylül 2020, Çarşamba
Geçtiğimiz Temmuz ayının ortasından itibaren Ermenistan Azerbaycan’a yönelik askeri hamlelerde bulunmaya başladı. Tovuz’a yönelik saldırıları müteakiben Türk Silahlı Kuvvetlerinin tatbikat maksadıyla Azerbaycan’a gitmesi sürece yeni bir boyut kazandırdı.
Azerbaycan kamuoyu yıllardan beri Karabağ’ın kurtarılmasını sağlayacak nihai bir askeri müdahalenin beklentisi içinde. Özellikle 2016 yılının Nisan ayındaki kısmı bir çatışmada elde edilen nispi başarı bu beklentilerin yanı sıra özgüveni de artırmış durumda. Karabağ’ın dışında olan Tovuz’a yönelik provokasyonlar ise ciddi bir öfkeyi de beraberinde getirdi.
Dün geceki çatışmalarda bir askerin daha şehit olmasıyla Azerbaycan ordusu seferberlik ilan etti.
Azerbaycan basınına bakacak olursanız “nihai savaş” kapıda ve zafer kaçınılmaz.
Mevcut Ermenistan yönetimi iki yıldır Rusya ile inişli çıkışlı ilişkiler içindeydi. Daha doğrusu Erivan’da Moskova’nın pek de hazzetmediği bir yönetim vardı. Çünkü mevcut başbakan Nikol Paşinyan, Moskova yanlısı Serj Sarkisyan’ın görevi bırakmasına yol açan sokak gösterileri sonucu göreve geldi. Paşinyan’ın arkasında George Soros’un olduğuna yönelik iddialar Ermeni basınında bile yer alıyor. Ülkeye Soros’a bağlı çeşitli vakıfların maddi yardımda bulunduğu da sır değil. Bütün bunlar Moskova için mevcut Ermeni yönetiminin “Batı yanlısı” olarak algılanması için geçerli bir sebep.
Temmuz ayında Tovuz’da başlayan çatışmalara kadar Erivan yönetimine mesafeli olan Rusya, ilişkileri düzeltmek için atağa kalktı. Hem kendisi hem de Sırbistan yönetimi Ermenistan’a yüzlerce uçakla silah sevkiyatı yaptı.
Şimdiye kadar Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde el altından Ermenileri desteklemesine rağmen denge gözeten ve Azerbaycan’ı kaybetmek istemeyen Rusya bu sefer açık oynamaya başladı. Pervasız şekilde açık açık Ermenilere olan desteğini ilan etti.
Temmuz ayında Tovuz’daki çatışmalar sonunda ateşkes ilanına rağmen Ermeni cüretkârlığının artması tamamen Rusya kaynaklıdır. Bu arada ABD ve Fransa’nın da Ermenistan’a destek verdiğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Peki, Rusya neden Güney Kafkasya’da bir sıcak çatışmayı körüklemek istiyor?
Bunun iki sebebi var.
Birinci sebep tamamen Türkiye’yle ilgili.
Bilindiği gibi Rusya, Türkiye ile hem Suriye’de hem de Libya’da karşı karşıya. Kadim düşman Moskof ile çatışma alanlarımız 19. ve 20. yüzyılda Balkanlar ve Kafkasya’dan ibaretken günümüzde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya kadar genişledi.
Şimdi tekrar Kafkasya’da da bir çatışma alanı yaratılarak Türkiye’nin kaynak ve motivasyonunu bu bölgeye yöneltmesinin sağlanmasıyla Suriye ve Libya’da, ayrıca Doğu Akdeniz’de de sıkıntıya girmesi hedefleniyor.
Çünkü Türkiye Temmuz ayındaki çatışmalardan hemen sonra en üst perdeden yaptığı açıklamalarla Azerbaycan’ın tercihi neyse kayıtsız şartsız destekleyeceğini ilan etmişti.
İkinci sebep ise Azerbaycan’ın idari ve siyasi yapısı.
Hâlihazırda Azerbaycan’da iktisadi, siyasi ve idari katmanlarında azımsanamayacak bir Rus etkisi var. Sovyetler Birliği döneminin plastik suratlı idarecilerinin etkileri bertaraf edilebilmiş değil.
Kısa bir süre önce Azerbaycan üniversitelerinde tarih derslerinin saatleri düşürülürken, bir üniversitede de Azerbaycan Dili ve Edebiyatı bölümü lağvedildi. Bunun tamamen ülkedeki Rus nüfuzunun sonucu olduğu kaydediliyor. Rusça eğitim verilen okulların kapatılmasına yönelik talepler ise Rusya lobisinin şiddetli direnişi ile karşılaştı.
Bir süredir muhalefetin ülke sorunlarına ilişkin itirazlarını uluslararası düzeye taşıması ve bu itirazların toplumda da karşılık bulmasıyla birlikte arayışlarda olan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Rusya lobisinin önde gelen aktörlerini tasfiye ediyormuş görüntüsü veriyor. Bu bağlamda babası Haydar Aliyev’in sağ kolu ve Elçibey sonrası Azerbaycan devletinin ideoloğu olan, “Boz Kardinal” lakaplı, eski komünist, Türkiye ve Türk düşmanı, Brejnev suratlı Ramiz Mehdiyev’i bazı görevlerinden uzaklaştırdı.
Bu tasarrufla toplumda bir rahatlama oldu. Çünkü Mehdiyev, Elçibey sonrası Azerbaycan’daki bütün kanunsuzluklar ve cinayetlerin baş aktörlerindendi. Fakat Mehdiyev’in zayıflatılmasındaki ana sebebin başka olduğu belirtiliyor. Muhalefetin iddialarına göre Mehdiyev’in mensubu olduğu klan İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyev’in yönetimdeki ağırlığı ve gelecekte Cumhurbaşkanı olmasına şiddetle karşı çıkıyor. İddialara göre Mihriban Aliyev’in mensubu olduğu “Paşayev Klanı” son dönemde ülke kaynaklarını “klanalar arası paylaşım ilkesini” ihlal ederek, hızlı bir tekelleşmeye gitmiş. Bundan da diğer klanlar ciddi ölçüde rahatsızlık duyuyorlarmış.
Ramiz Mehdiyev, Azerbaycan Türkleri açısından Rusçuluk ve kötülüğün simgelerinden birisi ama zayıflatılmasıyla birlikte Rusçuluk ve kötülüğün etkisi ortadan kalkmıyor.
Mesela ülkenin yaklaşık 30 yıldır Genelkurmay Başkanlığını yapan Necmettin Sadıkov’un da “önemli bir Rusçu” olduğu ifade ediliyor. İddialara göre Sadıkov Türkçe bilmiyor ve iletişimini Rusça ile gerçekleştiriyor. Hatta kızı da geçtiğimiz hafta Moskova’da nişanlandı.
Rusya’ya bu denli yakınlığı olan ordunun komutanının muhtemel bir savaşta “kimden yana olacağına” ilişkin ciddi kuşkular var. Sadıkov’un Elçibey döneminde Türkiye’de eğitim alan subayları tasfiye ettiği de iddialar arasında. Hatta Temmuz ayındaki çatışmalarda şehit düşen Polat Haşimov’un bulunduğu yerin koordinatlarının “Beşinci Kol” tarafından düşmana iletildiği de belirtiliyor. Çünkü rahmetli general eğitimini Türkiye’de almış.
Kısaca Rusya, muhtemel bir savaşta Azerbaycan’ın içindeki devşirdiği görevliler vasıtasıyla neler yapabileceğini gayet iyi biliyor. Uzun bir zamana yayılacak savaşla birlikte Ermenistan ile Azerbaycan arasında açılan ekonomik makasın daralacağını hesap ediyor. Karabağ savaşının ilk dönemindeki hainlerin tekrar aynı role soyunacaklarından oldukça emin. Yeni Suret Hüseyinov’lar bulmak zor değil.
Ayrıca bir savaşta kendisi de gerekirse el altından gerekirse de açık açık Ermenistan’a büyük bir destek verecek.
Bu arada Rusya muhtemel bir savaşta Batı dünyası ile İran ve Mısır’ın da Ermenistan’a destek vereceğinin gayet iyi biliyor.
Kısaca Rusya, Güney Kafkasya’da çıkacak muhtemel bir sıcak çatışma ile hem Türkiye’yi hem de Azerbaycan’ı zayıflatmayı hedefliyor.
Bakalım gelecek günler neler gösterecek?