POLİTİKA
AK Parti seçmeni ikna olmak istiyor
Andy-Ar araştırma şirketi sahibi Faruk Acar'a göre Ak Parti tabanı neler olduğunu öğrenmek ve Genel Başkan değişikliği için ikna olmak istiyor.
Andy-Ar Araştırma Şirketi sahibi Faruk Acar, Türkiye'nin son günlerdeki bir numaralı gündem maddesi, Davutoğlu-Erdoğan gerilimi ve Ak Parti'deki Genel Başkan değişimi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
"SEÇMEN İKNA OLMAK İSTİYOR"
Al Jazeera'ya koşan Acar "Ak Parti tabanı neler olduğunu öğrenmek istiyor ve Genel Başkan değişikliği için ikna olmak istiyor" dedi.
"TABAN ÜZGÜN"
AK Parti tabanının duygularını “üzüntülü” olarak tanımlayan Acar, “üzüntülü” hâlin “kızgınlığa” dönmemesi için toparlayıcı bir süreç yaşanması gerektiğini söyledi.
İşte Acar'ın açıklamaları:
"DAVUTOĞLU, KAFALARDA SORU İŞARETİ BIRAKTI"
Davutoğlu'nun gidişi teşkilât ve AK Parti'ye oy veren seçmenlere henüz tam olarak anlatılabilmiş değil gibi görünüyor. Teşkilâtlarda “Her şey yolundaydı, ne oldu?” sorusu halen cevap arıyor gibi. Çünkü Davutoğlu ayrılış konuşmasını duygusal bir tema üzerine kurgulamış ve ''Ben istemesem de bu zaruri bir durumdur'' diyerek kafalarda soru işareti uyandırdı diye düşünüyorum.
"REİS-HOCA AYRIMI YAPACAKSAK HERKES TARTIŞMASIZ REİS'İN YANINDA YER ALIR"
Neticede teşkilât veya seçmenler ekranda gördüğü kadarını yorumlayabilir. ''Hiçbir şey yoktu, son 1 haftada bir gerilim oldu ve bitti'' algısı hâkim. Son kertede şunu çok net söyleyebilirim, Reis ve Hoca ayrımı yapacaksak seçmenler ve teşkilatlar, tartışmasız Reis'in yanında yer alacaklar. Çünkü Erdoğan'ı lider olarak kabul etmiş, duygusal bir bağlılık, bir aşk bağlılığı var. Dolayısıyla Reis'in bu tabana ne söyleyeceği çok önemli.
"DAVUTOĞLU MAĞDUR GİBİ ALGILANIYOR"
Teşkilâtlarda ve seçmende ''Ben tüm çıplaklığı ile gerçeği öğrenmek istiyorum'' beklentisi var. ''Oldu-bitti-geçti, kol kırılır yen içinde kalır” veya “Böyle olması gerekiyordu'' cevabı sanki biraz yetersiz kalıyor. İşte bu durum, toplumda Davutoğlu'nun mağdur edilmiş görülmesine neden oldu. Bugünkü hâlet-i ruhiye Erdoğan'a kızgınlık veya kırgınlık değil ama ''Hoca'nın acaba hakkı yendi mi?'' sorusu geçerliliğini sürdürüyor. “Ne olduysa ben bilmek istiyorum, sıkıntılı birşey varsa ben bunu bileyim, gönlüm içim rahatlasın'' şeklinde bir beklenti söz konusu.
"DAVA İLE İLGİSİ OLMAYAN İNSANLARIN TEMSİLCİ OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ BİR SÜREÇ"
Bugün Türkiye'nin en büyük ve 14 yıldır iktidar partisi konumuna sahip olan AK Parti yapısı, ucuz ve basit bir oluşum değildir. İçinden gelen biri olarak da şunu söyleyebilirim. Bu hareketi bir dava olarak kabul eden milyonlar var. Bu dava insanlarının bir sevdası var, ilkeleri var, umutları var. Yani hatırlayın 2002 yılında AK Parti'nin çıkışı; ‘kimsesizlerin kimsesi, sessiz çoğunluğun sesi' olma üzerine manevi duygularla, dualarla gönüllülük esasına bağlı bir pozisyonu üstlenerek mazlumların umudu haline gelmişti. Bu hareketi hâlâ dava olarak benimseyen gözü yaşlı dualarıyla, oylarıyla, hiçbir karşılık beklemeden çoluk çocuğundan, eşinden, işinden fedakârlık eden yüzbinlerce insandan bahsediyoruz. Bu insanların bugün hüzünlü olduğunu söyleyebiliriz. Olayın şekline bir itirazdan söz ediyorum. “Bir genel başkan gidecekse ‘Pelikan Bildirisi' gibi ucuz ve basit bir olay ile gitmemeli” diyorlar. Dava ile hiçbir ilgisi olmayan insanların temsilci noktasında görüldüğü bir dönem yaşanıyor ve işte bu insanları üzüyor.
"BAŞKANLIK YANITI İKNA EDİCİ OLMAZ"
Davutoğlu için ''Başkanlığı istemiyordu, o nedenle gitti'' bir kesim tarafından kabul görebilir ama çoğunluk nezdinde yeterli bir yanıt olmaz.
"SEÇMEN HALA ERDOĞAN'A OLUMSUZLUĞU YAKIŞTIRMIYOR"
Önce üzülme duygusunu yaşayabilirler sonrasında kızgınlığa dönüştüğünde meseleyi toparlamak, önünü almak daha da zorlaşabilir. Burada kritik olan insanların halen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olumsuzluğu yakıştırmıyor olması. Bakın Davutoğlu'nun gidişinde Davutoğlu mağdur gibi görünse de Erdoğan'a kızgınlık yok. Pelikan Bildirisi'nde adı geçenlerin iddiasıyla, dedikodularıyla mı bu insanlar ikna edilecek? Bu taban bunlarla ikna edilmeye çalışılırsa AK Parti'ye gönül verenleri karşılarına alırlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik üzülme boyutu, kızgınlığa dönüşen bir süreç haline gelebilir. Ancak doğal lider olan Erdoğan'ın önderliğinde toparlayıcı bir süreç tekrar bu durumu mutluluğa ve motivasyona dönüştürebilir de. Dolayısıyla 22 Mayıs Kongresi bunun için bence bir fırsattır diye düşünüyorum.