Tamer Korkmaz
Terör devleti İsrail’in faşizmine karşı omuz omuza...
Mescid-i Aksa’da son elli yıldır ilk defa iki hafta üst üste Cuma Namazı kılınamadı. 14 Temmuz’da üç Filistinliyi şehit eden Terör Devleti İsrail, hemen ardından Mescid-i Aksa’yı ibadete kapattı.
İsrail işgal kuvvetlerinin zulmü günlerdir sürüyor.
Zalim Netanyahu’nun açıklamaları, devlet terörünün devam edeceğini gösteriyor.
Mescid-i Aksa’nın giriş yerlerine yerleştirilmiş olan metal detektörlerin kaldırılma kararı neyi değiştirir ki?
Terör Devleti’nin asıl hedefi Mescid-i Aksa’yı yıkmaktır…
Yıkıp yerine Süleyman Tapınağı’nı inşa etmek istiyorlar.
Filistin halkı, işte bu plana direniyor. Buna engel olmak için şehit veriyor.
*
Yakın geçmişte İsrail’deki bir ilköğretim okulunda çekilmiş görüntüler, şu sıralar bir kere daha ekranlarda yayınlanıyor.
Bir teftiş esnasında çekilmiş o görüntülerde; İsrail devletinin eğitim müfettişi, bir öğrenciye “Jerusalem (Kudüs) ismini söylediğimde aklınızda ne canlanıyor?” diye soruyor…
Öğrenci “Kutsal şehir, tapınak” diye cevap veriyor.
Bunun üzerine, müfettiş öğrencilere “Kim Süleyman Tapınağı’nın yakın bir zamanda inşa edileceğine inanıyor? Süleyman Tapınağı’nın inşa edileceği bölgede ne var?” diye soruyor.
Bir öğrenci “Mescid… Mescid-i Aksa…” diyor.
Müfettiş “O halde Mescid ne olacak?” diye bir daha soruyor.
Öğrenci de “Yıkılacak, çökecek, kaybolacak!” karşılığını veriyor!
*
Fetullah Gülen’in bütün hücreleriyle bağlı olduğu, bir başka söyleyişle Paralel Süleyman Hamit Müftügil’in “güneydeki sevdiği ülke” İsrail; çocuklarını “işte böyle” yetiştiriyor!
Sadece bu görüntüler bile; Filistin halkına yönelik İsrail’in zulmünün/devlet terörünün neden hiç durmadığını, gün geçtikçe arttığını göstermeye yetiyor.
*
Pensilvanya’daki Fetullah Gülen Locaefendi, Bülent Ecevit için “Şefaatçi olacağım ilk kişi Ecevit’tir” demişti.
“Ben Selanikliyim” kitabının yazarı Ilgaz Zorlu, on yedi yıl önce yayınlanan röportajda; asıl isminin “Raşel” olduğunu iddia ettiği Rahşan Ecevit için aynen şöyle demişti:
“İsrail’in eski başbakanlarından Golda Meir’e benzer! Yapısı, karakteri, fikriyatı onun aynısıdır!”
*
Golda Meir, İsrail terör devletinin 17 Mart 1969 ile 3 Haziran 1974 tarihleri arasında görev yapmış kadın başbakanıydı.
Mescid-i Aksa, 21 Ağustos 1969’da kundaklandığında; dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir şunları söylemiştir:
“O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım…
Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir koldan İsrail’e girecekler. Lakin sabah olduğunda korktuğumuz başımıza gelmedi. İşte o zaman idrak ettim ki, biz dilediğimizi yapabiliriz. Zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir!”
*
Bu sözler, Terör Devleti’nin neden yıllardır Mescid-i Aksa’ya pervasızca saldırdığını anlatmaya yetiyor.
İsrail’e karşı sessiz kalındıkça, onlara gerektiği gibi karşılık verilmedikçe; Terör Devleti azgınlaştıkça azgınlaşıyor.
Bir yanda, İslam ülkeleri (son Katar Krizi örneğindeki gibi) kendisine dayatılan krizleri yaşarken; diğer yanda, İsrail Terör Ajandası’nda bir sayfa daha çeviriyor! İbadeti engellemesinin ardından Mescid-i Aksa’yı yıkma hedefine doğru ilerliyor!
Türkiye ve birkaç ülkenin haricinde, İslam coğrafyasındaki ülkelerin ekseriyeti; İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik son saldırılarına, zulmüne sessiz kalmaya devam ediyor.
İslam dünyasındaki işte bu bölünmüşlük, Katil İsrail’i daha da pervasız yapıyor. Karşısında; topyekûn bir blok, kararlı ve sıkı bir direniş görmeyen Haydut Devlet İsrail de, bölgedeki işgalini tamamlamak gayesiyle saldırdıkça saldırıyor.
*
Katil İsrail komandolarının, Mavi Marmara’daki katliamına koltuk çıkan ve “İsrail’in otoritesine baş kaldırılmamalıydı” diyerek Türkiye’yi suçlayan Fetullah Gülen’in İsrail devletinin Mescid-i Aksa’ya yönelik son saldırılarından dolayı da pek mutlu olduğuna kuşku yoktur.
İçimizdeki İsrail muhiplerinin, etki ajanlarının; özellikle son dönemde “Aman İsrail ile iyi geçinelim, dost ve müttefik olalım” yollu telkinlerinin ne anlama geldiği/hangi amaca matuf olduğu; Mescid-i Aksa’ya yönelik son saldırılardan sonra herhalde çok daha iyi anlaşılıyordur!
Türkiye’nin İsrail ile dost ve müttefik olmasını talep etmek; İsrail’in azgınlaşmasına ve de artan zulmüne karşı “Türkiye’nin olası mukavemetini engellemeyi” hedefliyor!
-Böylelikle, Terör Devleti İsrail’in nihai hedefine (bütüncül işgal) ulaşması kolaylaşacaktır!
Aynen tandemi ABD’nin yaptığı gibi, terör örgütleri PKK ve FETÖ’yü Türkiye’ye saldırtan Haydut İsrail’den söz ediyoruz!
İsrail ile “normalleşmek” daha ziyade hedef olmak anlamına gelir…
Ezcümle; İsrail’e karşı ikinci bir “Onu Minute” sürecine acilen ihtiyaç var!
*
İsrail’in eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni; Mescid-i Aksa’da yaşananların ardından “İsrail devletinin Müslüman dünyasını karşısına aldığına” dikkat çekerek Tel Aviv hükümetini uyardı ve “Müslümanlarla savaşın eşiğindeyiz” diye konuştu!
Bu sözler, İslam dünyasının Terör Devleti İsrail’e karşı birlik olduğunda ve gereken icraatı yaptığında; aslında kimlerin/hangi devletin paniğe kapılacağının göstergesidir!