Tamer Korkmaz
“Durun, siz kardeşsiniz!”
Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan Bey, “Komünizmle Mücadele” dönemindeki nesillerden gelen bir sağcı!
Geçenlerde “Yıllarca, Türkiye’ye komünizm gelmesin diye boşuna mücadele etmişim” diyerek serzenişte bulundu.
Şirketine el konulmasına atfen söyledikleri, daha ziyade kökten solcuları kızdırdı.
***
CHP’nin, vakitsiz bir biçimde “Cumhurbaşkanı Adayı” ilan ettiği oğlu Ekrem ise “solcu” rolünde oynamayı “iyi bilen” bir sağcı!
-Girdiği tüm seçimleri, zaten işbu aktörlüğüyle kazandı.
***
Ekrem İmamoğlu, cezaevinden Foreign Affairs dergisine yazdığı makalede Ankara’yı Batılı başkentlere şikâyet etti.
-Batı Cephesi’ne “bağlılık” sözü verdi!
***
Yazısında “Türkiye’yi yeniden ABD’nin yörüngesine yerleştirmeyi” vaat eden bir aday portresi çiziyordu
“Beni hapiste unutmayın, benden vazgeçmeyin” diye açıkça söyleyecek değildi, ya!
DERİN TEŞKİLAT
Mevzubahis dergi, Amerikan derin devletinin kontrolündeki Council on Foreign Relations’ın (CFR) yayın organıdır.
***
CFR, geçtiğimiz Eylül’de Fener Rum Patriği Bartholomeos’u “Konstantinopolis ve Yeni Roma Başpiskoposu, Ekümenik Patrik” sıfatıyla ağırladı.
Başpapaz, Siyonist İsrail’in Gazze’deki soykırımını yok saydı ve “terör örgütü” dediği Hamas’ı şiddetle kınadı!
“Bölgeye barış ve huzuru ABD ve İsrail’in getirmesi için destek vereceklerini” söyledi.
PATRİK İLE İMAMSON
Ekrem İmamoğlu, ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde kendisini ilk ziyaret edenlerden biri Patrik Bartholomeos’tu.
Ziyaret, İmamoğlu mazbatasını aldıktan bir hafta sonra gerçekleşmişti.
***
İmamoğlu ile “eskiden beri tanıştıklarını” söyleyen Bartholomeos, orada şöyle demişti:
“Geçen Noel bayramımızda Patrikhanemize teşrif etmişlerdi. Konuşmamız esnasında kendisine cemaatimizin ve hepimizin hayır dualarını getirdik.”
“YENİ BOLŞEVİZM” DİYEN KİMDİ?
“Komünizmle Mücadele” 90’ların başına kadar bir NATO konsepti idi.
O tarihten itibaren NATO’da “düşman” konsepti değişti; artık hedefte -doğrudan- İslam vardı!
***
Nitekim, İngiltere’nin “Demir Leydi” lakaplı eski Başbakanı Margaret Thatcher “Tıpkı komünizm gibi İslamizm’i de yenmek için uzun süreçli ve kapsayıcı bir strateji gerekir” diyordu.
ABD’nin Irak’ı gayrı meşru işgalinden bir sene kadar öncesinde, Thatcher’ın The Guardian’da yayınlanan makalesi “Yeni Bolşevizm, İslam’dır” başlığını taşıyordu.
(12 Şubat 2002)
TAM ELLİ YIL ÖNCE
Fetullah Gülen’in İzmir’de mason locasına üye olduğu sene (1975) Bilderberg örgütü, yıllık toplantısını İzmir Çeşme’deki Altınyunus Oteli’nde yapmıştı.
Vaktiyle CIA’in kurduğu Bilderberg’in 1975’teki toplantısına katılanlar arasında, dönemin NATO Genel Sekreteri Joseph Luns başı çekiyordu.
***
Katılımcılardan biri de Margaret Thatcher idi…
Thatcher, Çeşme toplantısından dört sene sonra (1979’da) İngiltere’nin Başbakanı oldu.
***
Bu derin toplantı, Baron Selahattin Beyazıt’ın ısrarlı talepleri sonucunda Türkiye’de yapılmıştı.
1972 ile 1992 yılları arasında Bilderberg’in Türkiye Temsilcisi olan Mister Beyazıt’ın G.Saray Kulübündeki ikinci başkanlık dönemi 1975’te başlamıştı.
ALTINYUNUS’TAN GÜNEŞ MOTEL’E
1975’teki Çeşme toplantısına katılanlar arasında yer alan dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, 5 Haziran 1977 genel seçiminin ardından ikinci kez Başbakan oldu.
CHP, tek başına iktidarı “çok az bir farkla” kaçırdı.
Ecevit’in kurduğu azınlık hükümeti, güvenoyu alamadığı için sadece bir ay sürdü.
Manisalı “özel çocuk” Özgür, henüz üç yaşındaydı.
***
Karaoğlan’ın üçüncü kez Başbakanlığı, kirli “Güneş Motel” pazarlıklarının ardından 5 Ocak 1978’de gerçekleşti.
Ecevit, hükümeti kurmak için aradığı “kumar borcu olmayan” on bir milletvekilini “işte bu yolla” bulmuştu!
***
Uzun yıllar sonra, Fetullah Locaefendi “Şayet, ahirette Allah bana şefaat etme imkanını verirse bunu evvela Ecevit için kullanırım” diyecekti!
Bülent Ecevit’in, gençliğinde İngiltere’deki bir mason locasına üye olduğu ise pek bilinmez.
RAHŞAN MI, RAŞEL Mİ?
Ecevit, son Başbakanlığı döneminin son yılında (1 Şubat 2002) “En eski Yahudi organizasyonu” olarak bilinen derin teşkilat B’nai B’rith’e konuk olmuştu.
***
Türkiye’deki Sabetayistleri deşifre eden Ilgaz Zorlu, Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Hanım’ın asıl adının “Raşel” olduğunu iddia etmiştir.
“Evet, Ben Selanikliyim” kitabının yazarı Zorlu, Rahşan Ecevit için şöyle demişti:
“İsrail’in eski başbakanlarından Golda Meir’e benzer! Yapısı, karakteri, fikriyatı onun aynısıdır!”
***
İzmir’e vaiz olarak atandığı dönemde (1966) Sabetay Sevi’nin 17. Yüzyılda yaşadığı evi ziyaret eden Fetullah Gülen’e -orada kendisini karşılayan Yahudi cemaati mensupları- şöyle seslenmişlerdi:
“-Muhterem Gülen, sen bizim Mesih’imizsin!”
GLADIO’NUN KOLLARI
Türkiye’deki ilk “Komünizmle Mücadele Derneği” 1963 yılının Ocak ayında İzmir’de kuruldu…
İkincisini ise aynı sene Erzurum’da Fetullah Gülen kurdu.
***
Margaret Thatcher’ın -partisindeki güvensizlik oyları nedeniyle- Başbakanlığı bıraktığı dönemde (Kasım 1990) İtalya’daki Gladio örgütü ilk kez gün ışığına çıkarılmıştı.
***
Sonraki yıllarda belgelenen “temel husus” neydi:
“Ülkelerin NATO’ya üye olabilmeleri için, devletlerinin içinde kontrgerilla yöntemiyle çalışan gizli bir örgüt kurma mecburiyeti getirilmiş” ve bu şart “Gizli Bir Protokol’e bağlanmıştı!”
İtalya’daki adı Gladio olan bu Gizli Örgüt’ün temel işlevi “Komünizmle Mücadele” esasına dayanıyordu.
***
Gizli Örgüt’ün Türkiye’deki orijinal ismi ise “Üst Yapı” idi.
-CIA bağlantılı Enver Altaylı’nın kadim dostu Taha Gladyol’un kulakları çınlasın!
***
Yeri gelmişken…
Milliyet’in 27 Kasım 1990 tarihli “Komünizmle Mücadele Edene Dolar Yağdırdılar” başlıklı haberini arşivimizden çıkaralım ve önce ilk sayfadaki anonsu okuyalım:
“Alman Der Spiegel dergisindeki bir yazıda CIA’in Komünizmle mücadele örgütlerine parasal destek sağladığı, bu örgütlerin Türkiye ve Yunanistan’daki darbelerde önemli roller üstlendiği öne sürülüyor.”
***
Haberin, 11. Sayfadaki metninde ise şu satırlar yer alıyor:
“Dergideki yazıda, daha 1950’li yıllarda CIA tarafından komünist örgütlere karşı mücadele etmek amacıyla eski Alman partizanlarından oluşan karşı örgütlerin kurulduğu, bunların giderlerini CIA’in ödediği kaydediliyor.
Örgütün üst düzey yöneticilerinden Dieter Von Glahn, dergiye yaptığı açıklamada ‘CIA’in komünizme karşı mücadele eden her kuruluşu desteklediğini, bu desteğin sadece maddi değil eğitim ve taktik konularında da sağlandığını’ söyledi.”
KONTROLLÜ GERİLİM STRATEJİSİ
NATO üyesi ülkelerdeki gizli yapılanmalar “Kontrollü Gerilim Stratejisi” uygulamaya ayarlıdır.
“Tezi ve antitezi birlikte kontrol etmeye” programlıdırlar.
Kamuoyunu -Ters Manyel- yaptırtan provokatif eylemlerle ve psikolojik operasyonlarla yönlendirirler, etkilerler…
-Kontrgerilla, derin yöntemin adıdır; esası da budur!
***
Örneğin, İtalya veya Türkiye’deki sağ ve sol örgütler “Sinek Kâğıdı” metoduyla çalıştırılan, böylelikle kitleleri ağına düşüren, güdüleyen, kullanan, çatıştıran aslında aynı derin mekanizmaya bağlı olarak istihdam edilen alt seviyedeki yapılanmalardı.
***
Bu trajik durumu, en iyi, unutulmaz Yeşilçam repliğiyle izah edebiliriz:
“-Durun, siz kardeşsiniz!”
***
Siyasetten medyaya kadar geniş bir yelpazede “kutuplaşma” ekseninde icra edilen “Tahterevalli” oyunu için işbu replik tam isabettir.
Karşılıklı kurulan “Yankı Odaları” tam da bu derin oyun için vardır.
***
İktidar ve muhalefet partilerinin “destekçileri” olarak kıyasıya didişen veya böyle görüntü veren belli tiplerin ekseriyetle gizledikleri ortak noktalarına baktığınızda…
-Alayının “Ankara’yı Washington’a eklemleme” gayreti içinde “hususi vazife” yaptığını görürsünüz!
VOICE OF AMERİCA
Bütün bunlardan sonra; Ekrem İmamoğlu’nun “Foreign Affairs” dergisindeki “Türkiye’nin İkinci Perdesi” başlıklı yazısında yer alan bazı ibretlik bölümleri okuyalım:
“2019’da Rusya’dan S-400 füze sisteminin satın alınması gibi akıllıca olmayan adımlar, Türkiye’nin müttefikleri nezdindeki güvenilirliğini zedeledi.
NATO, AB ve ABD portföylerini on yıllarca yönetmiş kıdemli kariyer diplomatlarının kenara itilmesi, diplomatik kadroyu kurumsal hafızadan ve istikrarlı bir rehberlikten mahrum bıraktı.
Bu doğaçlama yaklaşım, Türkiye’yi AB ortaklarından izole etti.
ABD ile ilişkileri gerdi ve NATO’da Türkiye’nin uzun vadeli güvenilirliği konusunda şüpheler yarattı. (…)
Yeniden yapılanmanın bir parçası da; transatlantik ittifakın, Türkiye’nin caydırıcılık ve krizlere müdahalesinin omurgası olduğunu kabul etmektir.
Bu, Türkiye’nin Rus S-400’leri satın alması ve test etmesinin yol açtığı zararı gidermek için çaba sarf etmek anlamına gelir. (…)
Türkiye, şeffaf ve yapıcı bir müttefik olarak ortak planlama ve yetenek geliştirme konusunda aktif biçimde NATO içinde güveni yeniden inşa etmelidir.”
BİR NUMARALI TEHDİT
Ekrem İmamoğlu, tescilli bir NATO’cu ve Amerikancıdır.
Keza, AB muhibbidir.
Transatlantik ittifakının Türkiye’deki siyasi temsilcisi olmaya acayip heveslidir.
ABD’yi “güvenilir bir ortak” diye görüyor ve “mecburi istikamet” kabul ediyor.
***
Oysa…
NATO/ABD, emrindeki Törkiş Gladyo’nun lokomotif örgütü FETÖ eliyle 15 Temmuz 2016’da darbeye teşebbüs etti.
Bir başka deyişle: İmamoğlu’nun çok güvendiği ABD, aziz vatanımızı işgale kalkıştı!
***
Türkiye, dikkat 2019’da, Rusya’dan S-400’leri “süs olsun” diye almadı; milli güvenliği için satın aldı.
NATO’nun lokomotif devleti ABD -güvenliğimizi sağlamak şöyle dursun- Türkiye için birincil tehdidin ta kendisidir!
***
Türkiye’nin aldığı S-400’lere karşı çıkanlara veya ateş püskürenlere şöyle bir bakınız:
-USA’de Tom Barrack dahil bilumum Amerikan faşistleri; CHP’de Ekrem İmamoğlu’ndan Monşer Namık Tan’a kadar tüm Batıcılar; laikçi sol medyada ise Cumhuriyet’ten Sözcü’ye kadar bütün mahalle!