19 Haziran günü BBC televizyonu bir haber duyurdu, Türkiye-Suriye sınırında aralarında çocukların da olduğu 11 Suriyeli sivilin Türk askerleri tarafından öldürüldüğü iddiasıydı, bu haber.
Türk askeri, nasıl olur da sınırdaki Suriyelilere ateş açabilirdi?

Böyle düşünen herkes, BBC’nin bu iddiasını reddetti.

Bir süre sonra Şam rejimi kaynakları, Rus kaynakları, PKK-PYD terör örgütüne yakın kaynaklardan da sınırda bir katliam olduğu ve 11 kişinin askerler tarafından açılan ateş sonucu öldürüldüğü yönünde haberler yayılmaya başladı.

Evet gerçekten sınırda 11 sivil öldürülmüştü? Ortada cesetler vardı.

Peki Türkiye, 5 yıldır, 3 milyon Suriyeliye kapılarını açarken neden sınıra gelen 8 sivili katletsin ki? Evet gerçekten sınırda 11 Suriyeli öldürülmüştü? Ortada cesetler vardı.
Ama kim öldürmüştü bu Suriyelileri?

Önce ölen Suriyeliler, kimdi? Muhaberat ajanı da olabilir, PYD teröristi de olabilirlerdi?

O halde askerin ateş açması doğaldı.

Bir süre sonra Suriyeli muhaliflerden açıklama geldi, ölenlerin Türkiye’ye sığınmak isteyen masum siviller olduğu teyit edildi.
O halde öldüren kimdi?

TSK’nın kahraman askeri, böyle bir şeyi asla yapmazdı, karşı taraf üstüne gitse de, kimse buna inanmadı.
Ancak kuşkular giderek artıyordu.

Askerimize, kasten hatalı bir istihbarat mı verilmişti, o kasti hatalı ihbara dayalı “vur emri mi” gelmişti?
Tüm bunlar sorgulanmalıydı.

Suriyeli muhalifler, 11 sivilin ölümüyle ilgili “provokasyon” açıklaması yapınca, işin rengi daha da anlaşılır oldu.
Evet gerçekten bir algı operasyonu çekiliyordu, Türkiye-Suriye sınırında.

Ortada bir katliam vardı ve birileri bunu Türkiye’ye mal etmeye çalışıyordu.

15 Temmuz darbe girişimi, Suriye sınırında meydana gelen kafa karıştırıcı hadiselerin üzerindeki sır perdesini de aralıyor.
Darbecilerden biri Tuğgeneral Hasan Polat.

39. Mekanize Tugay komutanıydı.

Hatay-Suriye arasında görevi vardı.

Hatta bir çok kez Türkmen köylerine gittiği, oradaki Türkmenler tarafından kurban kesilerek karşılandığı biliniyordu.

19 Haziran’daki Türk askerinin ateşiyle gerçekleştirildiği iddia edilen 11 Suriyeli sivilin öldürüldüğü katliam, tam da onun görev yerinde yapılmıştı.

Darbeci komutanla ilgili bir diğer iddia da son dönemde tam 12 kez İncirlik Üssüne giderek, ABD’li yetkililerle görüşmeler yaptığı yönündeydi.

Suriyeli muhalifler, 19 Haziran’daki katliamın nasıl yapıldığını, hangi güçler tarafından kimlere mal edildiğini anlamışlar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, darbeci komutan Hasan Polat’ın, Türkiye-Suriye sınırında Türkiye’yi zor durumda bırakacak askeri hamleler tezgahladığını söylüyorlar.

24 Kasım’daki Rus uçağının düşürülmesindeki gizli kapaklı senaryoları da hatırlayacak olursak, 15 Temmuz darbe girişimi, “her şerde bir hayır vardır” sözünün bir kez daha ispatı olarak karşımızda duruyor.
Darbe girişimi ve sonrasındaki tasfiyeler, Türkiye’nin bundan sonraki süreçte, hem Suriye politikasını hem de PKK’ya yönelik terörle mücadele operasyonlarının geleceği açısından, kritik önem taşıyor.