Konuk Yazar
TÜRK OCAKLARI'NIN ALACAKARANLIK DÖNEMİ
08 Mayıs 2025, Perşembe
Türk Ocakları’nın 113 yıllık tarihi düz bir çizgi halinde seyretmez, 17 yıl kapalı kalmasının yanı sıra bir çeşit fetret durgunluğu yaşadığı da oldu. Değerli tarihçimiz Prof. Yusuf Sarınay’ın hâlâ başucu kitabı konumundaki Türk milliyetçiliği ve Türk Ocakları üzerine hazırladığı doktora tezinde 1931 yılına kadarki ilk dönem ayrıntılı olarak anlatılır. Gerçi bu döneme ilişkin başka eserler de yazıldı; ama onlar olmasalardı bile sayın Sarınay’ın eserinde hiç boşluk bırakmadan dönem etraflı şekilde anlatılıyor.
Fakat Ocağın yeniden açıldığı 1949’dan bu yana tüm derneklerin ve partilerin kapatıldığı 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadarki 31 yıllık sürede çok farklı “alacakaranlık" ortamı yaşanıyor. Bazı önemli olaylar ya bilinmiyor veya üstünkörü geçiştiriliyor.
Türk Ocakları’nın sadece 90 kadar şubesinin yöneticileri değil, Genel Merkez yöneticilerinden birçoğu da bunları bilmez. Bu elbette onların kusuru değil, 31 yıllık dönem nedense araştırılıp yazılmadı. Oysa tarih bölümlerinde tez konusu yapılıp incelebilirdi. Bu dönemde olayların içerisinde olan, bizzat yaşayan, Ocak’ta görev yapan, daha düne kadar çok sayıda arkadaşımız vardı. Art arda ebedi âleme gittiler. Dönemin olaylarını yazıp konuşacak pek kimse kalmayınca bilmemek doğal hale geliyor.
Mesela Türkiye’nin bu en köklü ve önemli kuruluşunun 1973 ve 1984 yıllarında iki defa münfesih hale gelmek üzereyken adeta direkten döndüğünü kaç kişi biliyor? Ben üç yıl kadar önce kısaca yazmıştım, üzerinde durulmadı.
1973 yılında Türk Ocakları derin bir kriz yaşıyordu. Tarihi binasından çıkarılmış, yönetim sahipsiz kalmıştı. Aslında 1969 yılında biri Prof. Osman Turan’ın, diğeri Prof. Emin Bilgiç’in başkanlığında iki farklı yönetim ortaya çıkmıştı. İkisi de kendilerinin haklı olduğunu iddia ediyorlar, birbirleriyle uğraşmaktan bina sorununa bakmaya fırsat bulamıyorlardı. Konu yargıya intikal etti. Mahkeme Prof. Bilgiç’in yetkili olduğuna hükmetti. Fakat Bilgiç bina da olmayınca kenara çekildi. Osman Turan üzgün ve bıkkındı. İstanbul’a döndü. Diğer yandan kongre tarihi gelmiş geçiyordu, muhatabın kim olduğu belirsizdi.
Tarihi kuruluşun bu tarzda sona erecek olmasına vicdanları elvermeyen birkaç kişi devreye girdi. Cezmi Bayram’ın Şube Bşk.lığı sürüyordu. Cezmi, Bilgiç ile konuşarak toplantı yapmaya ikna etti, ÜLKÜ-BİR Gn.Skr. idi. Formaliteler tamamlanarak toplantı şeklen yapıldı. Prof. Orhan Düzgüneş Gn.Bşk. oldu. İdris Yamantürk Ağabey Kızılay’daki dairesinin kullanımını Ocağa bırakınca yer meselesi de halledilmiş oldu.
12 Eylül darbesinden bir yıl kadar önce daireye gece hırsızlar giriyor. Hiçbir eşyaya dokunmadan defterleri, evrakları alıp gidiyorlar. Buna bir anlam veremedik. 2. Şb. Md. rahmetli Taner Arda idi, faillerin bulunmasını istedim. Bir süre sonra bulmuşlar, “ama tutuklayamıyoruz, çünkü MİT elemanıymışlar”. MHP İddianamesi yazılınca durum aydınlandı. Ocak asli fail diye iddia ediliyordu. Bu saçma iddia kısa zamanda çöpe atıldı. Fakat 1984’de derneklere izin verilince ortada kaldık, elimizde hiçbir belge yoktu. Neredeyse fiilen feshedilmiş sayılacaktık. Emniyetteki arkadaşlarımız da durumun farkındaydı. Bir yıldan fazla çok yoğun çalışma yaptıktan sonra nihayet toplantı iznini alabildik. 1986’da Tarihi Binada dönemin Başbakan, Bakan ve Rektörlerinin katılımıyla muhteşem bir açılış töreni yapıldı.
Yeni nesiller bu “alacakaranlık dönemini” özellikle Cezmi Bayram ve rahmetli Alaattin Korkmaz ile Orhan Düzgüneş’in hizmetlerini hatırlamalıdırlar.
TÜRK OCAKLARI'NIN ALACAKARANLIK DÖNEMİ

SURİYE’DEKİ GELİŞMELER NE ANLAMA GELİYOR?

ÖCALAN’IN MUHATAP ALINMASI DOĞRU BİR TERCİH Mİ?

Sih diasporası siyaseti: Hindistan ve Kanada arasında bir beka mücadelesi

GÖLGE ETMEYİN YETER
Muazzez İlmiye Çığ ölmüş..
SAVAŞIN EŞİĞİNDE MOLDOVA

İngiltere karıştırmadan önce Filistin’de huzur vardı

Ulusaldan yerele: 'Dış güçler

Milli mücadelenin kahramanlarından Ali Sezai Efendi'nin acı hikayesi...

F-35'lerle ilgili skandal gerçekler! Türkiye ve S-400 korkuları boşa değil!..

Salgın inanç dünyamıza nasıl etki edecek?

Dünyanın en büyük salgınında 100 milyon kişi ölmüştü

Harita tekrar değişti
