Serdar Turgut, bundan dokuz yıl önce Akşam gazetesinin genel yayın yönetmeni iken “Mezar Soyguncusu'nun Gazetesi” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. 16 Ağustos 2008 tarihli yazı, şu satırlarla başlıyordu: “Dün, başka işadamlarının mallarına göz koyup onları zor durumda bırakmak için elindeki medya gücünü kullanmayı adet haline getirmiş olan kişinin gazetesinde bazı saçmalıklar yayınlandı…”
*
Akşam, o dönemde Çukurova Grubu'nun gazetesiydi...
Turgut'un yazısında sözünü ettiği “hedef alınan” işadamı Mehmet Emin Karamehmet'ti: “Karamehmet'in mallarına göz koyduğu” öne sürülen medya patronu ise Aydın Doğan isimli şahıstı!
Serdar Turgut aynı yazıda; o dönemde Hürriyet gazetesinin kaptan köşkünde oturan “Özel Harp Gazetecisi” hakkında şöyle diyordu:
“Ertuğrul Özkök, halüsinasyon görüyor ve bu halüsinasyonla kavgasını yapıyor. Ruh doktorlarını alakadar eden bir durum söz konusu burada ama gazeteciliğimize laf ettiği için ben mecburen muhatap oluyorum. Bir belgede yazılanların daha iyi gözükmesi için o belgeden grafik yaptırmışız; o bunu belge üzerinde tahrifat diye nitelendirip bize 'pespayeleşen gazetecilik anlayışına sahip' diyor. Bir kamuoyu araştırması yaptırsak 'bu memlekette gazeteciliği pespayeleştiren kimdir' diye sorsak büyük çoğunlukla 'Ertuğrul Özkök' cevabını verirler…”
*
Türkiye'deki Baronsal Gladyo'nun 'Sıfır Sıfır Yedi' kabilinden elemanı Ertuğrul'un “pespaye gazeteciliği” ansiklopedi ciltlerini doldurabilecek seviyede hacimlidir…
Onunla bu mevzuda “at başı gidebilecek” birisi var; ne ki o da medyamızda değil, Alman Matbuatı'nda!
Ertuğrul'un kankası Kai Diekmann'dan söz ediyorum…
15 yıl boyunca Derin Bild'i yönetmiş olan Kai ile Ertuğrul'un yedikleri, içtikleri ayrı gitmez!
Her ikisi de ABD ile İsrail'in menfaatleri için klavye sallarlar…
İkisinin patronu da ortaktır:
Doğan Holding ile Axel Springer'in işbu ortaklığı “Amerikan devleti ile İsrail devletinin çıkarlarının dünyanın dört bir tarafında korunması” ilkelerini de kapsar!
2004 yılından bu yana Baronsal Hürriyet'in Yönetim Kurulu üyesi olan Kai Diekmann'ın hakkındaki “cinsel taciz” suçlaması geride bıraktığımız yıl bir soruşturmaya dönüştüğü halde ve bu soruşturma devam etmesine rağmen; Aydın D.'nin gazeteleri ve televizyonları “işte bu çarpıcı habere” tamamen kapalıdır!
*
Bu hafta başından itibaren Kanal D'nin ana haber bültenini sunmaya başlayan “Patron'un Garsonu” yeni görevinde “Suya da, sabuna da dokunacağını” Hürriyet'te ilan ettiğine göre…
Pekâlâ, Kai'ye yönelik “cinsel taciz” soruşturmasının dosyası ile “suya sabuna dokunmaya” başlayabilir!
Şayet bu “sıcak patates” konuya giremezse; POAŞ Olayı'nın arka planını irdeleyebilir, o da mümkün değilse “Kâğıt Üçkâğıdı” diye bilinen davanın fevkalade ilginç ayrıntılarına zum yapabilir!
Onu da yapamıyorsa; patronu Yurttaş Doğan'ın Fetullah Locaefendiile derin münasebetlerinin en az yirmi yıl öncesine dayandığı gerçeğine seyahat edebilir; böylece “kendisinin Kanal 7'de ana haber bültenini sunduğu yıllara kadar” gidebilir!
Paralel antetli bu “sıcak patates” mevzu da elini yakacağına göre; hiç olmazsa, Serdar Turgut'un Akşam'daki 16 Ağustos 2008 tarihli yazısında sözünü ettiği Mezar Soyguncusu'nun kim olduğu hakkında bir fikir yürütebilir!
Turgut'un; patronu hakkında neden böyle çok rahatsız edici bir tanımlama yaptığına merak sarıp…
“Arzın Merkezi'ne Seyahat” başlığını hak edebilecek “derin mi, derin”bir araştırmaya koyulabilir!
Şu son sıcak patatesi de eline alamayacaksa, daha doğrusu “suya sabuna dokunmaya” çekiniyorsa; günümüzde Habertürk yazarı olan Serdar Turgut “bir sürpriz yapıp” kendisine yardımcı olabilir!
Turgut'un “Mezar Soyguncusu'nun Gazetesi” diye andığı Baronsal Gazete'deki -devşirmeler dâhil- tüm yazarların ve dahi bütün yöneticilerin; yirmi bir yıl evveliyatı olan bu sıcak patates tabir edilen derin mevzu ile “yüzleşmeye” cesaretleri var mıdır?