''Referandumda Evet çıkarsa Türkiye bölünür” diye kara propaganda yapan CHP, 16 Nisan'dan sonraki üç haftada bölünmek ne kelime “paramparça” oldu!
Sırayla gidelim…
Deniz Baykal'ın çıkışı, öncelikle Kılıçdaroğlu'nu zor durumda bırakmaya yönelikti!
Kemal Bey'e ekranlardan “Ya aday ol ya da çekil” derken onun Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını bilerek böyle bir çağrıda bulunuyordu. Aslında, kendi adaylığını işaret ediyordu.
“Yüzde 49'u bölmeye çalışıyor” manşetini atarak Baykal'a tepki gösteren Amerikancı Cumhuriyet başta olmak üzere Batıcı Cephe, “Deniz Bey'in oyun planını bloke edebilmek için” hiç vakit kaybetmedi!
Kılıçdaroğlu, beklendiği gibi Baykal'ın talebini geri çevirdi…
2019'daki seçimde aday olursa kaybedeceğini, böyle bir durumda partinin başında da kalamayacağını biliyor!
Haliyle, genel başkanlık koltuğunu sağlama almak istiyor: “Cumhurbaşkanlığı sisteminde genel başkanların aday olmasını doğru bulmuyorum” diyerek kaçıyor.
Kılıçdaroğlu, yedi yıl önce kaset operasyonunu yapan Baronsal Güç Odağı'nın “Baykal'ın 2019'da da CHP'nin adayı olmasını istemeyeceğini” gayet iyi biliyor.
2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Deniz Bey'in adaylığına geçit verilmemişti: O dönemde, Baykal partide “tecrit edilmiş” durumdaydı.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çatı adaylığı ise Kemal Bey'e sufle edilmişti: Sonrası malum!
CHP'de bu işe halen daha akıl sır erdiremeyenlerden birisi olan Fikri Sağlar, geçen hafta Kılıçdaroğlu'na karşı “Asıl tek adam kendisi!” diyerek bayrak açtı.
“Fevkalade demokrat!” Kemal Kılıçdaroğlu da Fikri Sağlar'ı kesin ihraç talebiyle disipline verdi!
Kemal Bey, Sağlar'ı “kapının önüne koyarak” sorunu çözeceğini sanıyorsa yanılıyor.
Sağlar'ın itirazlarına yönelik “kılıç darbesi” partideki bölünmeyi daha da ateşleyecektir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kaybettikçe partisinde güçlenmesine bozuk çalan yani her defasında haklı tepki gösteren Muharrem İnce, isabetle “Olağanüstü Kurultay” çağrısı yaptı. Buna mukabil, kendisi “tavşan aday”dan öte gidemiyor. CHP'yi perde arkasından yönetenlerin onu bu fonksiyonuyla değerlendirdiği anlaşılıyor!
Baykal'ın 2019'daki Cumhurbaşkanlığı Seçimi için yaptığı mühim çıkışın, İnce'nin “Olağanüstü Kurultay” çağrısından farklı karakterde bir hareket çekme olduğunu bu noktada işaretleyelim!
*
Selin Sayek Böke'nin partideki görevlerinden istifa etmesi ise çok dikkat çekti.
Böke'nin istifa etmeden evvel “ABD'nin Ankara Büyükelçisi ile görüştüğü” iddia ediliyor.
Haziran 2015'te Küresel Baronlar'ın yönetimindeki Bilderberg'in Avusturya'daki derin toplantısına katılmış olan Selin Sayek Böke,2014'ten itibaren “CHP'nin yeni yıldızı” olarak lanse edilmişti. Bu konuda Doğan Medyası başı çekmişti.
Batılı devletlerin namı hesabına politika yapan Selin Sayek Böke'nin istifası, ABD büyükelçiliğinin Baykal'ın çıkışına mukabele eden bir “kontra atağı” mıdır?
Böke, Kemal Bey'e saydırarak istifa etse de; her iki isim de ABD makamlarından sufle yahut talimat almayı pek seviyorlar.
Hem Kılıçdaroğlu, hem de Böke Amerikan tezlerinin dublajcısıdır, Batılı devletlerin menfaatlerinin takipçisidir.
ABD'nin Türkiye'deki siyasetçi kadrosunda yer alan elemanlardır. Yani, patronları aynıdır.
Baykal'ın çıkışından kısa bir süre sonra, Bilderberg katılımcısı Selin Sayek Böke'nin CHP'deki görevlerinden çekilmesi Kılıçdaroğlu'nun “suyunun ısındığı” anlamına mı geliyor?
Şöyle de sorabiliriz: “CHP'de Amerika'ya iliştirilmiş genel başkan değişikliğinin vakti gelmiş midir?”
Akıllara düşen işte bu soruların cevaplarını öğrenmek için fazla vakit kaybetmeyeceğiz!
*
CHP'nin “Örgütlerden Sorumlu” Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl'ün Olağan Kurultay sürecinin başlatıldığını söylemesi, bunu ifade ederek Olağanüstü Kurultay'a set çekmesi; genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu sağlama aldığını “mevzu ile ilgilenen” herkese hatırlatmış oldu!
Bu bahiste yine de son sözü Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin başına getirenlerin söyleyeceğini unutmayalım:
Kasım 2009'da Frankfurt'ta kendisine “Baykal birkaç ay sonra gidiyor sen geliyorsun” dediler, geldi; şimdilerde şayet “Git!” derlerse, Kemal Bey “ikiletmez” gider!
Mayıs 2010'da Deniz Baykal'ı FETÖ'nün organize ettiği kaset operasyonuyla CHP'nin başından indirtip yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nu getirten İstanbul'un Derin Baronları (Komprador Burjuvazi) genel başkanına “Bu iş buraya kadar. Genel merkezdeki odanı topla!” demediği sürece Kemal Bey o koltukta kalır!
Böke de Kılıçdaroğlu gibi “Komprador Burjuvazi'nin siyasetçisi olduğuna göre, onun istifası da haliyle bir nevi “işaret fişeği” gibi değerlendiriliyor.
O yüzden “Selin Sayek Böke'yi CHP'nin yeni genel başkanı yapmak üzere düğmeye basıldı” deniliyor, ya…
Bekleyip göreceğiz!
16 Nisan'dan sonraki “Paramparça CHP” filmi daha yeni başladı: Çok daha gerilimli sahneler bizleri bekliyor!