Pensilvanya'daki Locaefendi'nin İzmir'deki Papazı olarak “çok özel bir vazife” yapan Andrew Brunson ABD için o denli önemli ki; Trump, Erdoğan'dan bu elemanın iadesini yirmi dakikalık görüşmede üç kez istedi.
İzmir Alsancak'taki Protestan Kilisesi'nin rahibi Brunson'ın, FETÖ'nün Ege Bölge İmamı Bekir Baz ile ilişkisini gösteren belgeler var.
FETÖ'nün, papazına “balya” indirdiği de tespit edilmiş…
Lafı uzatmadan söyleyelim; mevzubahis Papaz, sahada Paralel Yapı birlikte çalışan bir CIA ajanı!
Rahipliği mi; bunca zamandır Mister Brunson'ın asıl mesleğini yani ajanlığını perdeliyordu.
Yirmi yıldır eşiyle birlikte İzmir'de yaşayan bir ajandan söz ediyoruz!
*
Brunson'lar, daha evvel bu sütunda yazdığımız Finn çiftini akla getiriyor.
İlk defa “Barış Gönüllüsü” kılıfı altında 1967'de Türkiye'ye gelen CIAelemanı Robert Finn, bir sene Tokat-Turhal'da İngilizce öğretmenliği yapmış daha sonra ODTÜ'de görev almıştı! Ardından New York Üniversitesi ile Princeton Üniversitesi'nde “Yakın Doğu Çalışmaları” (NES) bölümüne devam etti.
Mister Finn'in Türkiye'ye ikinci gelişi 1976'da gerçekleşti: Fulbright bursuyla İstanbul'a “Türkiyat Enstitüsü”ne geldi! Bir yıl boyunca Türk edebiyatını inceledi.
Ertesi yıl Princeton'a döndü; 1978 yılından itibaren, bu defa eşi Helena Kane Finn ile birlikte bir kez daha Türkiye'de görev yaptı!
Robert Finn, İstanbul'da konsolos yardımcısı; Helena Finn de Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitmen olarak çalışmaya başladı. Bayan Finn, 1980'de ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda memur oldu. Onun göreve başladığı dönem, James Spain'in ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne getirildiği “12 Eylül 1980 Darbesi'nden hemen öncesine” rastlar!
12 Mart Muhtırası döneminde CIA ajanı olarak Türkiye'de “deneyim kazanan” Spain, 12 Eylül'ün generalleri ile çok yakın ilişkiler içerisindeydi…
Spain, kaleme aldığı “American Diplomacy in Turkey” adlı 1984 basımı hatıratında; “Darbeden önceki birkaç haftanın tamamında Evren'in başını çektiği beş generalin ve de Haydar Saltık'ın sıklıkla konutuna geldiklerini” yazmıştır!
Başkanlıktaki son yılında Spain'i Ankara'ya büyükelçi olarak atayan Jimmy Carter, 12 Eylül darbesinden beş yıl sonra Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda (21.7.1985) şöyle diyecekti:
“12 Eylül askeri müdahalesiyle ferahladık! Afganistan'ın işgal edilmesi, İran'da monarşinin devrilmesinden sonra Türkiye'deki bu istikrarhareketi, içimizi ferahlatmıştı!”
Sızıntı dergisinin Ekim 1980 sayısındaki “Son Karakol” başlıklı yazısında 12 Eylül Darbesi'ne övgüler sıralayan Fetullah Gülen, 31 Ocak 2005'te Milliyet gazetesine verdiği röportajda Evren Paşa için “Cennetliktir” diyordu!
*
1981 ile 1984 arasında üçer aylık dönemlerle İstanbul ve İzmir'de çalışan Robert Finn, iki sene boyunca sonra Pakistan'da görev yaptıktan sonra 1986'da bir kez daha Türkiye'ye döndü ve ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde “siyasi memur” sıfatıyla CIA için çalıştı: “Özel Görev”ini Türk edebiyatına ilişkin çalışmalarla bütünleştirdi ve ünlü edebiyatçı dostlar edindi!
Bu dostlarının başında, öykü yazarı ve çevirmen Tomris Uyar (1941-2003) geliyordu…
Uyar, Finn'in “İlk Dönem Türk Romanı” adlı kitabını Türkçe'ye çevirmiştir. Kitabı, 1984'te Bilgi Yayınevi neşretti.
Meşhur şair Edip Cansever (1928-1986) Tomris Uyar için “Tomris rakıyı çok severdi; bense onu…” demişti!
*
1991'de Çekiç Güç'ün Diyarbakır Karargâhında yöneticilik yapan; 1992'de ise CIA'den “başarılı istihbaratçılığından dolayı” HUMINT ödülü alan Robert Finn, 2002'de Princeton'ın NES bölümüne Türkoloji profesörü olarak geri döndü...
Kısa bir süre sonra İkinci Dabılyu Bush, Finn'i Afganistan Büyükelçisi olarak atadı!
Tomris Uyar'ın öldüğü sene yani 2003 yılında Helena Kane Finn, Bush yönetimi tarafından Tel Aviv Büyükelçiliği'nin Halkla İlişkiler bölümüne atandı. Bayan Finn, bu görevin öncesinde CFR'de çalıştı.
1 Mart Tezkeresi'nin reddedildiği yılın (2003) sonunda; Ajan Finn, bir kez daha Princeton NES'e (Münir Ertegün Vakfı'nın desteğiyle) döndü…
Mayıs 2009'da ise New York'taki bir toplantıda; yıllar önce Ankara'da görev yaparken tanıştığı ünlü yazar Adalet Ağaoğlu hakkında bir konuşma yaptı!