Baykal'a yönelik kaset komplosuna ilişkin soruşturmada tanık olarak ifadeye çağrılan Kılıçdaroğlu, ifade vermeye gitmeyecekmiş!
Yani? Kemal Kılıçdaroğlu, korkuyor ve kaçıyor: Kaset operasyonunun arka planının aydınlatılmasını kesinlikle istemiyor!
Kaset komplosuyla alakalı olarak, Deniz Baykal “Bu işi çözmek istiyorsanız zamanın Başbakanı Erdoğan'a, bir de Kılıçdaroğlu'na sorun!” demişti. Bu konuda ilk defa Kemal Bey'e dikkat çekmişti!
“Kasetle gelen” Kılıçdaroğlu ise Baykal'ın bu sözlerine karşılık kumpasın “Erdoğan'ın bilgisi dâhilinde yapıldığını” iddia ederek; kendisinin “Erdoğan'ın kaseti izlediğine dair görüntüleri seyrettiğini” söylemişti!
Bu sözleri mi? Aslında, Kılıçdaroğlu'nu ele veriyor!
Kemal Kılıçdaroğlu, böyle konuşarak “hedef şaşırtıyor” yani Paralel Suç Örgütü ile onların patronu Derin Baronlar'ı kollamaya yelteniyor.
Kendisinin Deniz Baykal'la ilgili kasetten aylar önceden haberdar olduğu gerçeğini de gizlemeye çalışıyor!
Sözünü ettiği şu “Başbakan Erdoğan'ın da izlediğine dair” görüntüler, şayet varsa; bu görüntüleri kimlerin temin edip ona ulaştırdığını özellikle söylemiyor! Paralel Yapı ile “sanılandan daha eski bir tarihe dayanan” işbirliğinin açığa çıkmasını istemiyor!
*
Kemal Kılıçdaroğlu, henüz CHP'nin Grup Başkan Vekili olduğu dönemde Kasım 2009 tarihindeki Almanya ziyareti sırasında (Frankfurt'ta) fevkalade ilginç bir yöntemle kaset operasyonundan haberdar oldu! Kemal Bey'in “büyük sırrı” işte budur!
Frankfurt'taki bir otelde yaşanan çarpıcı hadisede BND ajanları da olay yerinde miydi?
“Birkaç ay sonra yaşanacaklar” kendisine anlatılmış ve Baykal'ın yerine “CHP'nin genel başkanlığına getirileceği” yine orada Kemal Bey'e söylenmiştir!
7 Mayıs 2010'da internete düşen kasetin bir kopyası da Kılıçdaroğlu'na verilmiştir!
*
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen 011/154461 No'lu soruşturma kapsamında tanık olan (işadamı) Canfer Deliismail, 18 Eylül 2014'te Savcı Serdar Coşkun'a verdiği ifadede “Kılıçdaroğlu'nun Deniz Baykal kasetini bankadaki kasasında sakladığını” iddia etmiştir!
Canfer Deliismail'in “7 Aralık 2009 tarihinde işlerini takip için gittiği İş Bankası Akay Şubesi'nde yaşadıklarından dolayı” böyle bir kanaate vardığı anlaşılıyor.
Deliismail, Savcı'ya şunları söylemiştir:
“Bankada, Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü iken sekreterliğini yapan kişiyi gördüm. Kendisini önceden tanıyordum ama o beni bilmiyordu. Elinde Kılıçdaroğlu'nun verdiği Ankara 17. Noterliği'nde düzenlenmiş, 7 Aralık gün ve 321173 sayılı vekâletname vardı. Bununla Kılıçdaroğlu adına işlem yapmıştı…
Bankadaki tanıdıklarıma sordum. Kılıçdaroğlu'nun bankada kiralık kasası ve hesabı olduğunu öğrendim. Sekreteri kasadaki eşyaları alıp hesabı kapatmış! Bundan beş altı ay sonra Baykal CD'si yayınlandı!”
*
“Kılıçdaroğlu'nun ipliğini pazara çıkaran işadamından” söz edince; bir kez daha “Şahane tesadüfler sarmış dört bir yanımızı” diyoruz!
21 Şubat 2014 tarihli bir gazetede “Müteahhit, Paralel Yapı'nın tuzağında” başlıklı bir haber dikkat çekiyor!
Haberde “İstanbul'da lüks konut inşaatı yapan Canfer Deliismail, ortağıyla anlaşmazlığa düştü. Ancak, ortak Paralel Yapı'ya yakın bir isim olunca başına gelmeyen kalmadı” deniliyor…
Haberin devamında, şu satırlar okunuyor:
“Savoy konutlarının müteahhidi Canfer Deliismail, projede imar yolsuzluğu yapıldığını ihbar edince başına gelmeyen kalmadı. Anlaşmazlığa düştüğü firma Cemaat'e yakın olunca Yargı ve Polis'teki Paralel Yapı'nın hedefi oldu. İki çalışanı ile birlikte organize suç örgütü kapsamına dâhil edilerek evine ve işyerine çok sayıda polisle baskın yapıldı. Şikâyetinden vazgeçmesi istenip gözdağı verildi. Projenin sahibi firmanın Paralel ile ilişkisi yüzünden hedef olduğunu söyleyen Canfer Deliismail yaşadıklarını şöyle anlattı:
-Hakkımda sahte deliller ürettiler. Suç örgütü lideri olarak gösterildim. Sahte belgelerle gözaltına alındım. Tüm şikayetlerimden ve haklarımdan feragat etmem için bana baskı ile imza attıracaklardı. Ancak direndim. İki çalışanımla birlikte beni kırk sekiz saat sorguladılar. Sürekli psikolojik baskı yaptılar. Atatürk'ün doğum tarihini bile sordular!”
*
İşadamı Canfer Delismail, Baykal kaseti ile ilgili olarak yaklaşık dört buçuk yıl sonra (18 Eylül 2014'te) Savcı Serdar Coşkun'a ifade vermişti.
Bu tarihten birkaç gün sonra (23 Eylül 2014'te) basında yer alan ve işbu tanıklıktan bahseden mühim bir haberden ise Canfer Deliismail'in “çok daha evvelinde” ifade vermek istediğini, ancak o dönemde soruşturmayı farklı bir savcının yürüttüğünü ve “bunun mümkün olmadığını” öğreniyoruz!
Delismail'in şu sözleri enteresandır:
“25 Mayıs 2011'de Baykal soruşturmasını yürüten Savcı Bülent Yücetürk ile görüşmeye gitmiştim. Ancak, ifademi almadı. YARSAV 2. Başkanı olan Yücetürk, HSYK üyeliğine aday olmuştu.”