Cumhuriyet “Halk” Partisi mi; 2007'deki referandumda Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesine karşı çıkmıştı. 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandumdan yüzde 68.95 oranında “Evet” çıkmıştı.
Pazar günkü referandum; bir nevi, on yıl önceki demokrasi müsabakasının ikinci devresidir yahut finalidir.
CHP'li Hüsnü Bozkurt'un “Halk TV”de sarf ettiği şu sözler; referanduma “kırk sekiz saat kala” kulaklarımızda yankılanmaya devam ediyor:
“16 Nisan'da yüzde 60-65 'Hayır' çıkacak. 'Evet' çıksa bile yine Samsun'dan çıkarız ve sizi de yedi sülalenizi de İzmir'den denize dökeriz. Ortalığı yıkarız ama yine de devleti yönetmenize izin vermeyiz!”
*
Anketlerin bir kısmı 'Evet' oylarının az farkla, kimi anketler ise Evet tercihinin belirgin bir farkla önde olduğunu gösteriyor.
Pazar günü referandum sandığından 'Evet' çıktığı takdirde CHP'deki faşist kafaların içinde nelerin tasarlandığını Hüsnü'nün ağzından duyduk!
CHP zihniyeti; seçmenin iradesi kendisini refüze ettiği vakit “çare”yi farklı düşünenleri “denize dökmekte” görüyor!
9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'de denize dökülen düşmanın torunları (günümüzde Avrupa Birliği'nin üyesi sıfatıyla) aynen CHP'deki Hüsnü'ler gibi “Hayır” kampanyası icra ettiler!
*
Avrupa Birliği, tüm hücreleriyle bir Hıristiyan Kulübü'dür.
AB devletlerinin liderleri; ülkelerindeki “Evet” toplantılarını yasaklayıp, “Hayır” kampanyasına kucak açtılar…
Diğer bir taraftan da Vatikan'daki Papa'larına koşup onun önünde “el pençe divan” durdular!
*
Tek Parti iktidarının hüküm sürdüğü dönemde Adalet Bakanlığıyapan (1924 ile 1930 arasında) Cumhuriyet “Halk” Partisi'nin İzmir milletvekili Mahmut Esat Bozkurt, o vakitler Meclis'e bir önerge vererek “Bizim resmi dinimiz Hıristiyanlık olsun” talebinde bulunmuştu!
*
CHP'nin İzmir milletvekili Ali Yiğit, geçtiğimiz Kasım ayında ağzındaki baklayı çıkarmış ve “İzmir Türkiye'den ayrılsın AB'ye girsin”demişti!
Başta “AB ve ABD'ye kapılanmış” Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bir tek CHP'li dahi, bu vahim sözlere gıkını çıkarmadı!
İzmir'in, Yunanistan'ın da üyesi olduğu Avrupa Birliği'ne verilmesini talep edebildiğine göre; Ali Yiğit'in gönlü, 1919'da İzmir'imizi işgal eden Yunanlılardan yanaydı!
Anlaşılan, vaktiyle Batılı işgalcilerin/azılı düşmanın “denize dökülmesinden dolayı” CHP'li Ali Yiğit'in rahatsızlığı halen daha sürüyordu!
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Aralık ayında aynen şunları söylemiştir:
“Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde; şayet durursak, kendimizi bulacağımız yer, Sevr şartlarıdır!
Açık konuşmak lazım: Türkiye İstiklal Harbi'nden sonraki en büyük mücadelesini veriyor…
Terör örgütleri, bu kavganın sadece piyonlarıdır. Bizim asıl mücadelemiz, arkalarındaki güçlerledir!”
*
Erdoğan, önceki gün 15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Programı'nda konuşurken de şöyle dedi:
“16 Nisan'da; darbeci zihniyetle 27 Mayıs'la, 12 Eylül'le, 28 Şubat'la, 15 Temmuz'la hesaplaşacağız…
Bir tarafta Kandil, İmralı, Pensilvanya 'Hayır' diyor. Kimler, kimlerle yürüyorsa onlarla beraberdir. Otuz yıldır, bölücü terör örgütlerini üzerimize salan odaklarla mücadele ediyoruz…
Asıl kavgayı, perde gerisindeki güçlerle veriyoruz!”
*
Perde gerisindeki güçler mi; Haçlı Siyonist cephesidir…
Bir başka deyişle; ABD'dir, İsrail'dir, AB devletleridir.
Mütemadiyen “Üst Akıl lafı, hurafedir” diye yazanlar…
Yahut “Dış güçler, Üst Akıl, Paralel Yapı gibi laflar komplo teorisidir” diyerek kuyruklu yalanla gözbağcılık yapanlar…
Türkiye'deki Baronsal Gladyo'nun etki ajanları sıfatıyla, Üst Akıl ABD başta olmak üzere Batılı devletleri ve onların içerideki piyonları olan FETÖ ile PKK'yı “kollamaya” çalışıyorlar!
Yıllardır Batılı devletlerin menfaatleri için klavye sallayan bu iliştirilmiş/yerleştirilmiş “eşik bekçisi” takımı, 16 Nisan'da 'Hayır' çıkması durumunda sevinçten havalara uçacaklar!
*
Pazar günü, sandıktan EVET çıkarsa…
15 Temmuz'da maşaları FETÖ eliyle “Türkiye'yi işgal etmek isteyen” ABD (Batı Cephesi) ile onların içerideki tüm işbirlikçileri devasa bir hayal kırıklığı yaşayacaklar, hayati bir yenilgiye daha uğrayacaklar!