15Temmuz, FETÖ-NATO-ABD'nin darbe girişimidir. O gece darbeci “Yurtta Sulh Konseyi” adına TRT'de okunan bildiride “Uluslararası bütün anlaşmalara bağlılık” vurgusu yapılıyordu!
Gladyo kapsamındaki FETÖ, darbeyi başarsaydı; NATO-ABD Bağımsız Müslüman Türkiye'yi işgal edecekti!
27 Mayıs'tan 12 Mart'a; 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bütün askeri müdahalelerde, darbeciler itina ile NATO'ya bağlılıklarını bildiren açıklamalar yapmışlardı.
12 Eylül 1980'de “halkın direnme ihtimaline karşı darbenin başarısını garanti altına alabilmek için” NATO'ya bağlı kuvvetlerin tetikte bekledikleri pek bilinmez: Kenan Evren'in liderliğindeki “Beşibiryerde” yönetime el koyarken; NATO'nun Acil Müdahale Birliği, Anviel Express manevrası için Türkiye'de bulunuyordu!
12 Eylül darbesinde Ankara Sıkıyönetim Komutanı görevinde bulunan Recep Ergun “O vakit, tek endişelerinin halkın darbeye mukavemet etmesi olduğunu; böyle bir durum gerçekleşmediği için de darbeyi rahatlıkla başardıklarını” 1991 yılında “Anavatan Partisi milletvekili” iken söylemiştir.
*
NATO'nun kuruluş anlaşmasında (4 Nisan 1949) gizli bir madde vardı:
Bu maddeye göre bir ulusun NATO ittifakına katılabilmesi için öncelikle gizliliğin esas olduğu, sivil kadrolar aracılığıyla “komünizmle mücadele edecek bir ulusal güvenlik otoritesi kurması” şart koşuluyordu!
(Arthur Rowse, Gladio: The Secret US War to Subvert Italian Democracy./ Covert Action Quarterly. No: 49, Summer 1994)
Gizli servisler ve örtülü operasyonlar uzmanı Guiseppe de Lutiis, İtalya'nın NATO üyesi olurken (1949) anlaşmayı imzalamakla kalmadığını; “Seçmenler farklı eğilim gösterseler dahi, ne pahasına olursa olsun İtalya'nın Batı Bloku ile aynı çizgide hareket etmesini garanti etmekle yükümlü bir gayrı resmi örgüt kurmasını şart koşan gizli protokolleri de imzaladığını” ortaya çıkarmıştır!
(Daniele Ganser, NATO's Secret Armies: Operation Gladio and Terrorism in Western Europe)
*
NATO üyesi devletlerdeki “gayrı resmi örgüt” İtalya'da Gladio idi. NATO'ya bağlı devletlerin tamamında Derin ABD'ye eklemli ve bağımlı “Üst Yapı”lar kurulmuştu…
İtalya'daki Gladio, CIA ve Vatikan'la “tandem oynatılan” bir gizli örgüttür.
“Soğuk Savaş” döneminde Türkiye'deki ve Avrupa'daki tüm “Komünizmle Mücadele” dernekleri, CIA'in örtülü operasyonları çerçevesinde fevkalade “kirli ve kanlı bir misyon” üstlenmiştir!
“Komünizmle Mücadele” konseptinin önde gelen destekçileri arasında Vatikan da yer alıyordu.
*
Fetullah Gülen, yirmi beş yaşında iken (1963) Türkiye'deki ikinci Komünizmle Mücadele Derneği'ni Erzurum'da kurmuştu…
CIA operasyonu kapsamındaki derneğin ilk şubesi İzmir'de açılmıştı. Gülen “Askerden hava değişimi için Erzurum'a geldiği dönemde, Ali isminde birisini İzmir'e gönderip memleketinde bir Komünizmle Mücadele Derneği kurabilmek için tüzük getirttiğini, camideki vaazında bu durumu anons ettiğini…” vaktiyle Latif Erdoğan tarafından kaleme alınan “Küçük Dünyam” adlı kitapta anlatmıştı! Böyle bir derneği Erzurum'da açmaktan dolayı “ne denli isabetli bir iş yapmış olduğuna” dikkat çektiği satırları aynı kitapta okumak mümkündür!
Gülen'in Erzurum'daki gençlik yıllarına ait kimi hatıralara da “Küçük Dünyam”da ayrıntılı olarak yer verilmiştir…
Gülen “1950'li yılların ortalarında Erzurum'da katıldığı akşam sohbetlerinden bahsederken “aklında kalan isimleri” sıralayıp Esad Keşşafoğlu adlı bir “üsteğmenden” de söz ediyor!
Kurulduğu dönemden itibaren Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görev yapmış olan Esad Keşşafoğlu “kontrgerilla eğitimi almış” ilk subaylar arasındaydı! Yani? Gülen'in ilk “antrenörü” idi! 1964'ten itibaren ise “Locaefendi Projesi” için Graham Fuller devrededir!
*
1938 doğumlu Fetullah Gülen ile 1943 doğumlu Mehmet Nuri Yılmaz'ın yolları “iki hemşeri olarak” ilk kez Erzurum'daki Kurşunlu Medresesi'nde kesişmiştir. Alvarlı Efe'nin torunlarından Nakip Efendi; iki yıl önce Elif Çakır'a “Arkadaşı Fetullah Gülen'in Mehmet Nuri Yılmaz ile Kurşunlu Medresesi'nden beri tanıştığını” söylemişti!
Gazeteciler Yazarlar Vakfı'nın ilk toplantılarında Mehmet Nuri Yılmaz Gülen'in yanı başında oturan isimlerden birisiydi.
“Mason” Kenan Evren'in 12 Eylül darbesine Ekim 1980 tarihli “Sızıntı”dergisindeki yazısında övgüler sıralayan (kendi ifadesiyle “Yahşi” çeken) “Mason” Gülen; 9 Şubat 1998'de Vatikan'ı ziyaret edip Papa 2. Jean Paul'e “Dinlerarası Diyalog” Projesi kapsamında bağlılıklarını bildirmişti.
“Mason” Süleyman Demirel'in son başbakanlığı döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı'na getirilmiş olan Mehmet Nuri Yılmaz da 16 Haziran 2000'de Vatikan'da Papa 2. Jean Paul'ü ziyaret etmiştir!
Yılmaz, o görüşmede “Dinlerarası diyalogun kaçınılmaz hale geldiğini” söylüyordu!
1990 yılı sonlarında Vatikan'dan deklare edilen genelgede ise“Dinlerarası Diyalog'un, Papa'lığın bütün insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçası olduğuna” dikkat çekiliyordu!