Amerika Birleşik Terör Devleti'nin Ankara Büyükelçiliği, twitter hesabından “alakasız bir biçimde” eski başbakan Nihat Erim'in fotoğrafını kullandı!
12 Mart döneminin başbakanı Erim'in 1972 yılında ABD'yi ziyaretinde Beyaz Saray'daki resmi devlet yemeği öncesinde Başkan Nixon ile çekilmiş bir fotoğrafından söz ediyoruz.
Katil Amerika; 12 Eylül darbesinden kısa süre evvel derin bir suikasta kurban giden Nihat Erim üzerinden Bağımsız Türkiye'yi tehdit ediyor, “aba altından sopa göstermeye” yelteniyor!
Bir başka söyleyişle; ABD-NATO, Türkiye'de “Gizli Sömürge'liğe dayalı eski Gladyo'cu rejimini” yeniden kurabilmek gayesiyle açtığı savaşta “yeni suikastlar planladığını” haber veriyor!
ABD-NATO, elli yıllık maşası FETÖ eliyle 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunarak Bağımsız Müslüman Türkiye'yi işgal etmeye kalkışmış; “esaslı bir tokat yemiş” ve teşebbüs berhava olmuştu…
*
Baronsal Hürriyet'in “kırılan camları” için seferber olan John Bassadındaki şahıs; PKK ve FETÖ'nün “candan” destekçisi sıfatıyla giderayak Erim üzerinden “suikast” imasında bulundu; böylelikle Amerika Birleşik Haydut Devleti'nin “küçük elçisi” olduğunu “kendi eliyle” kanıtladı.
Nihat Erim fotoğrafı vesileyle yakın siyasi tarihimize bir nevi zaman yolculuğu yapıp, Katil ABD'nin ve Türkiye'deki Gladyosu'nun ipliğini bir defa daha pazara çıkaralım!
*
12 Mart 1971'deki muhtıradan bir hafta sonra başbakanlığa atanan Nihat Erim; ABD-NATO'ya bağlı Türkiye'deki Eski Baronsal Rejim'in “mutemet adamı” idi…
Mister Erim, 18 Mart 1972'de ABD Başkanı Richard Nixon'ın davetlisi olarak ABD'ye gitmişti. Beş gün sonra (23 Mart 1972'de) dönemin asker kökenli Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Deniz'lerin idamlarına ilişkin kararları onayladı!
Bir hafta sonra (30 Mart 1972'de) Tokat'ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde yabancı uyruklu teknisyenleri rehin tutan Dev Genç militanları düzenlenen bir operasyonla öldürüldü...
Hayatını kaybedenler arasında Mahir Çayan da vardı…
“Samanlıkta saklanan” Ertuğrul Kürkçü sağ ele geçirilmişti!
*
10 Nisan 1972 tarihinde Nihat Erim istifa etti...
Erim; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararlarının 6 Mayıs 1972'deki infazından yaklaşık bir ay önce havlu atmıştı!
*
Aradan sekiz yıl geçti: 1980 yılının Temmuz ayına gelindi…
Mister Erim'in, Amerikancı Baronsal Rejim'in mutemet adamı olması hayatta kalmasına yetmemişti!
Nihat Erim'in kalemi, Üst Yapı'nın “derin mahfilinde” kırıldı:
Eski Rejim'in “gizli anayasası” anlamına gelen Kırmızı Kitap'taki kimi dehşetengiz sırları “yakın bir dostuna anlattığı için” öldürüldü!
Suikast, Türkiye'deki Gladyo'nun “sahte bayrakla” sahne alan “kontra” örgütü Dev-Sol'a ihale edilmişti...
Eski Başbakan Erim'in infazına yol açan derin sırrın üzeri; işbu “devrimci bayrak” gösteren terör örgütü eliyle perdelenmişti!
Nihat Erim, 19 Temmuz 1980'de ABD/Gladyo operasyonunda “maşa örgüt” Dev-Sol'un tetikçilerince öldürülürken Türkiye süratle 12 Eylül darbesine koşturuluyordu!
Erim'in katledilmesinin üzerinden iki ay dahi geçmeden, Kenan Evren liderliğindeki Amerikancı generaller yönetime el koymuştu…
“Komünizmle Mücadele'nin İdeolojik Dinozoru” olarak kabul edilen CIA'in Türkiye Masası'nda da görev yapmış “kaşar ajanı” Paul Henze, 12 Eylül darbesini üstlerine “Bizim çocuklar başardı!” diye haber veriyordu…
1963'te Komünizmle Mücadele Derneği'nin ikinci şubesini Erzurum'da açmış olan Fetullah Gülen; 12 Eylül 1980'deki darbeyi “bir gün önceden” İzmir'de “kendisini ziyarete gelen askerlerden” öğrenmişti!
*
Türkiye'deki Gladio'nun “devrimci bayrak” gösterip daima ters manyel çalışan terör örgütü Dev-Sol'un (1994'ten itibaren DHKP-C) başındaki Dursun Karataş ile ikinci adamı Bedri Yağan cezaevinden “adeta oynaya zıplaya” kaçtıklarında; tarih 25 Ekim 1989'du…
Dev-Sol liderlerinin Türkiye'deki Gladyo'nun organizasyonuyla “itina ile cezaevinden kaçırılmasından” sadece altı gün sonrasında Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçilmişti! Muhalefet partileri, Özal'a ateş püskürüyordu. Demirel, “Selle gelen yelle gider” diyordu.
22 Kasım 1989 tarihli Milliyet'in manşetinde Terörle Mücadele Daire Başkanı'nın “Dev-Sol toparlanıyor. Bir günde yirmi beş ayrı yerde aynı saatlerde bombaların patlatılması düşündürücüdür” şeklindeki sözleri öne çıkarılmıştı!
*
ABD'ye bağlı Üst Yapı'nın “kontra” örgütü Dev-Sol öyle bir “toparlanmıştı!” ki; 1990 yılında “sarsıcı suikastlar” yani “laik aydın cinayetleri” birbiri ardına gelmişti:
İşte bu “faili meçhul!” cinayetlerde; çoğunlukla “tetikçi” olarak “derin sefer görev emri alan” Dev-Sol'cular kullanılmıştı!
Türkiye'de laik aydın cinayetleri; Doğu Bloku'nun çöktüğü ve ABD-NATO'nun İslam'ı “düşman” konseptine yerleştirdiği dönemde başlamıştı!
Tamer Korkmaz
Haydut devlet ABD, stratejik düşmanımızdır!
10 Ocak 2017, Salı