Panama Belgeleri'nde Türkiye dosyası açıldı: 684 isim var! Casusluktan yargılanan John Dündar'ın Ecnebi Cumhuriyet'i “AKP'nin gözde işadamları vergi cennetine koşmuş” başlığı ile “Erdoğan'a yakın üç işadamını” manşete çekmiş, sadece bu isimler üzerinden fevkalade konforlu bir hükme varıyor; listenin bütününe zinhar odaklanmıyor.
Gelin, hepsine aynı muameleyi yapalım! Yok, İstanbul Baronları ile Paralel Yapı'nın kontrolündeki “Washington Portakalı” Cumhuriyet yanaşmaz, arkasına bile bakmadan kaçar!
Can'daş Cumhuriyet mi, Panama listesinde yer alan Komprador Burjuvazi'nin önde gelen isimlerinden olan İnan Kıraç'a, Ömer Sabancı'ya, Tuncay Özilhan'a, Erkut Yücaoğlu'na gözlerini “fal taşı gibi” kapatıyor…
Vuslat Doğan Sabancı ve İmre Barmanbek gibi Doğan Holding'in kurmaylarını da görmezden geliyor…
John Dündar Cumhuriyeti'nin bütün bu isimlere zerre miskal eleştirel laf edebilmesi asla mümkün değildir!
Mister Dündar, Panama Belgeleri'nden sızan Türkiye'den isimleri manşetine çekerken; iki ismi daha hasıraltı ediyor:
Mehmet Ali Birand ile eşi Hatice Cemre Birand'dan söz ediyorum! Üç yıl önce vefat eden Mehmet Ali Birand ile eşi Hanımefendi'nin de “offshore hesabı açtıkları” ortaya çıktı.
John Dündar, mevzu bahis iki isimle alakalı bağlantıları gösteren şemayı da yayınlasa ya? Hayır: Yapamaz, yapmaz, işine gelmez!
İster “Baronsal Medya Candaşlığı” deyin, isterse “Derin Medya Masası Kardeşliği” diye tarif edin, fark etmiyor; aynı kapıya çıkar!
***
John Dündar, 32. Gün programından Mister Birand'ın talebesidir. Birand, TRT için 32. Gün programını hazırladığı dönemde, hakkında “sahtecilik ve dolandırıcılık” iddiasıyla açılan kamu davasında yargılanmış, hüküm giymişti. Aldığı hapis cezası paraya çevrildi. Birand'ın bu olayını ısrarla dile getiren yazıları Uğur Mumcu yazdı! Mumcu, 1992 yılındaki bir yazısında, 32. Gün kadrosunda yer alan Can Dündar'dan bahisle şöyle diyordu:
“Geldi buraya, şu köşeye oturdu. 'Ağabey ben yıkıldım. Mahvoldum. Mehmet Ali'nin böyle olduğunu bilmiyordum. Ben daha gencim. Lütfen beni bunlardan ayırın, bunlarla bir tutmayın. Ben bu işleri hiç bilmem' dedi. Ben de 'İyi tamam' dedim. Gitti. Sonradan anladık ki, meğerse Mehmet Ali'nin koltuğuna yıkılmış...”
***
Mehmet Ali Birand'a gençlik yıllarından itibaren “kol kanat geren” Vehbi Koch'tu.
12 Haziran 2011 seçiminden önce “Kılıçdaroğlu'nun liderliğindeki CHP birinci parti olacak!” diyerek Cüneyt Arcayürek'le iddiaya giren “Derin Galatasaray” İnan Kıraç, Vehbi Koch'un damadıdır.
Mister Kıraç, Birand'ın Galatasaray'dan ağabeyidir.
Mehmet Ali Birand, gazetecilik kariyeri boyunca Derin Kıraç'ın himayesindeydi.
Mesela, İnan Kıraç Yirmi Sekiz Şubat sürecinde Çevik Bir'i arayıp “Birand'a kefil olduğunu” söylemişti.
Kıraç, uzunca bir süre Cumhuriyet Vakfı'nda Yönetim Kurulu üyesiydi.
Yıllarca “devrimci” bayrak sallamaktan yorulmayan, buna mukabil mütemadiyen ABD namı hesabına “etki ajanlığı” yapan John Dündar; Mister Kıraç'ın offshore bağlantılarının şemasını “Soldan Sağa” veya “Yukarıdan Aşağı” fark etmez, hiçbir surette manşetine yerleştiremez!
***
Salı günkü Hürriyet'te, Koch Holding'in yeni patronu Ömer Koch'un “Laiklik Mesajı” öne çıkarılmıştı!
Çarşamba günkü ve dahi dünkü Hürriyet'te ise…
Panama Belgeleri'ndeki Türkiye Dosyası hakkında bir manşeti falan geçtim; en azından tek sütunluk bir haberi bulabilmek için “evvela maaile sonra bütün mahalle” canla başla çabalayanlar bir süre sonra boşuna yorulduklarını fark ettiler!
***
Bunun adına, “Görmedim, duymadım, bilmiyorum gazeteciliği” diyoruz! Veya kısaca Hasıraltı Etme Hürriyet'i!
Her bir fırsatta “Gazetecilik görevimizi yerine getirdik” repliğini kullanmayı pek seven Hürriyet'ten söz ediyoruz!
Baronsal Hürriyet'i yöneten kadroya “İnan Kıraç, Ömer Koch'un nesi oluyor?” ya da “Gazetenizin Yönetim Kurulu Başkanı'nın adı Vuslat Doğan Sabancı değil miydi?” gibi iki adet manidar soru yeterlidir, herhalde!
Tamer Korkmaz
Hasıraltı Cumhuriyet’i
13 Mayıs 2016, Cuma
Mayıs 13, 2016