“Satılmış Gazeteciler” kitabının yazarı Alman gazeteci UdoUlfkotte, dört gün önce evinde ölü bulundu! “Kalp krizinden öldüğü” söyleniyor. Adı geçen kitabıyla CIA ve BND için çalışan gazetecileri deşifre eden Ulfkotte, gerçekten kalp krizinden mi öldü; yoksa bu bir “şüpheli ölüm” müdür?
*
Vaktiyle kendisi de “CIA için çalışmış” olan Frankfurter Allgemeine Zeitung'un eski editörü Ulfkotte, Türkiye'den de birçok gazetecinin CIA ve BND hesabına faaliyet gösterdiğini açıklamıştı!
Ulfkotte'nin “Satılmış Gazeteciler” adlı kitabında (İmge, Nisan 2015) uzun yıllar evvel CIA tarafından kurulan “Atlantik Brücke” derneği detaylı olarak anlatılıyor. Bu derneğe “Gizli Loca” adı verildiğinden bahsediliyor…
Ulfkotte “Atlantik Brücke'nin üyeleri kamuoyu kanaatlerinin Amerikan yanlısı anlamında etkilenmesi için çaba harcarlar” diye yazıyor!
Kitapta; Bild'i 15 yıl boyunca yöneten Kai Diekmann'ın da “Atlantik Brücke” üyesi olduğu belgelenmiştir. Diekmann, ayrıca derneğin yönetim kurulundadır.
Geçen yıla kadar Bild gazetesinin yayın yönetmenliğini yapan Diekmann, Ecnebi Hürriyet'teki “Özel Harp Gazetecisi” Ertuğrul'un “enseye tokat”derecesinde fevkalade yakın arkadaşıdır.
Birbirleriyle “gurur” duyarlar!
Her ikisi de “ABD'nin ve İsrail'in menfaatleri doğrultusunda iliştirilmiş gazetecilik!” yaparlar, yazılar yazarlar…
Gladyocu Ertuğrul'un parmakları, arada sırada Bild için de klavyeye uzanır: Mesela, geçen yıl yayınlanan bir yazısında PKK terör örgütünden “Radikal Kürt Partisi” diye söz etmişti!
Joseph Alois Ratzinger, Nisan 2005'te Papa seçildiği zaman; Kai Diekmann Bild'de “Biz Papa'yız” manşetini atmıştı…
Kai'nin kankası Ertuğrul Ö. ise birkaç yıl önceki bir yazısında “ağzındaki baklayı” çıkarmış ve “Cenazemi kiliseden kaldırsınlar” demişti!
PKK terör örgütünün azılı destekçisi olan Bild, Almanya'da gittikçe yaygınlaşan İslam düşmanlığını “besleyen” yayınları itina ile yapan bir gazetedir…
Bild'in yöneticilerinden Nicolaus Fest, üç yıl önce köşesinde şöyle yazmıştı:
“Tanrı'ya inanmıyorum; ama Hıristiyanlık, Yahudilik yahut Budizm beni rahatsız etmiyor. Beni sadece İslam rahatsız ediyor. Üstelik gittikçe artan bir oranda…” (27 Temmuz 2014)
Baba George Bush, başkanlığının son aylarında aynen şöyle demiştir: “Ülkemizi, Yahudi-Hıristiyan birliğinin lideri olarak ayakta tutmaya kararlıyız!” (24 Ağustos 1992)
Udo Ulfkotte'nin kitabında; Bild'in geleneksel “Kazananlar” sütununda “baş tacı yapılan” ünlülerden örnekler de yer alıyor:
Bunlardan birisi de Baba George Bush'tur! (18 Nisan 2002)
1976-77 döneminde CIA'i yöneten eski başkan Baba Bush ile bir başka eski başkan olan oğlu İkinci Bush; uzun yıllar önce CIA tarafından kurulan Moon tarikatına çok yakın durmuş isimlerdir!
Moon'un Türkiye'deki ilk temsilcisi olan Kasım Gülek, 1975 senesinde Fetullah Gülen'in mason locasına girmesini sağlayan derin barondur!
Locaefendi'nin yönetimindeki Paralel Yapı'nın (FETÖ); Aydın Doğanisimli şahısla ve onun medyasıyla fevkalade yakın ilişkileri bundan en az yirmi sene öncesine dayanıyor!
*
Tescilli İslam Düşmanı Kai Diekmann, 2004 yılından bu yana Hürriyet'in Yönetim Kurulu üyesidir.
Bild gazetesini yayınlayan “Yahudi şirketi” Axel Springer'in Türkiye'deki ortağı da Doğan Holding'tir…
Ertuğrul'un can yoldaşı Kai Diekmann'ın hakkında bir “cinsel taciz” suçlaması olduğu “kısa bir süre öncesinde” ortaya çıktı!
Bu soruşturmadan dolayı; Kai D. Bild'deki CEO'luk görevini bırakmak zorunda kalmıştır…
Postdam Eyalet Savcılığı 2016'nın ikinci yarısında Diekmann hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve “soruşturmanın devam ettiğini” bildirmiş! Ne ki; biz bu gelişmeleri başta Hürriyet olmak üzere Doğan Medyası'ndan öğrenemiyoruz!
Kai'nin “Yönetim Kurulu” üyesi olduğu Baronsal Hürriyet de; “iliştirilmiş” Alman gazetecinin kankası Ertuğrul da; işbu “taciz” haberine gözlerini fal taşı gibi kapattılar! Ne zaman bir “cinsel taciz” haberi gündeme gelse hassasiyet gösteriyormuş numarası yapmayı pek seven Doğan Medyası mensupları “Kai mevzubahis olduğunda” bir anda dillerini yutuverdiler!
Ne yani; “Bizim tacizcimiz iyidir” mi, demek istiyorlar?
Akit'ten Ali İhsan Karahasanoğlu “Geçenlerde Hürriyet'in ilk sayfasında 'Otobüste Tecavüz' başlığını gördüğünde; vay canına adamlar tam gazeteci, babaları bile olsa haberini yapıyorlar, diye düşündüğünü” yazdı!
“Sonra, haberin içini okumaya başladığında nasıl şaşırdığını” ise şu satırlarla anlatıyordu:
“O da ne? Tecavüz haberi Kai Diekmann'a değil Ankara'daki bir toplu ulaşım aracındaki şoföre yönelikmiş! Şoförün tecavüz suçunu örtbas edin demiyorum. Diekmann'ın cinsel taciz suçu, niye Hürriyet'te yok? Hani siz haberciydiniz? Kai'ye sıra gelince, haberciliğiniz tatile mi çıktı?”
FİKRİ TAKİP: Varsayalım, aynı suali Serdar Turgut sorsaydı; “Mezar Soyguncusu'nun gazetesinde, Kai Diekmann'a cinsel taciz suçlamasının haberi neden yok?” diye sorardı!