Kurultay toplama filminde başlangıçtaki sahneyi hatırlayalım: Sulh Mahkemesi'nin kararı, Meral Akşener'in ayaklarını yerden kesmişti. Akşener, yol haritasını anlattığı Hürriyet'e “Yargıtay kararını beklemek zorunda değiliz. Çağrı heyeti, Çankaya Seçim Kurulu'na başvurup olağanüstü kongre sürecini başlatacak” diyordu! Peki, sonrasında ne oldu?
Çağrı Heyeti, Çankaya Seçim Kurulu'ndan eli boş döndü.
Kurultayı toplayıp, Meral Akşener'i MHP'nin genel başkanı yapabilmek gayesiyle bastıran Güç Merkezi, bunun üzerine Pazar gününden önceki son hareketini çekti:
Ankara İkinci İcra Hukuk Mahkemesi'nin Paralel Hâkimi “yetkisi ve görevi olmadığı halde” önünde açılmış bir dava dosyası da yokken sürece müdahil oldu ve geçen Cuma mesai bitimine dakikalar kala kurultayın yapılabileceğini açıkladı!
Hemen ardından, Ankara Yirmi Beşinci İcra Dairesi sahne aldı: “İkinci İcra Mahkemesi'nin kararının geçerli olmadığını” belirterek “Gemerek Mahkemesi'nin kurultayla ilgili aldığı tedbir kararının devam ettiğini” duyurdu.
Sessizliğini epeyce sonra bozan Yargıtay ise Mayıs ayı içinde kurultay hakkında bir karara varacaklarını beyan etti.
Üstüne, Ankara Valililiği'nin de kurultayın yapılamayacağını açıklamasına rağmen; Meral Hanım, yine “büyük laflar” eşliğinde pazar günü toplanması mümkün olmayan bir kurultayı “Tarlada toplama girişiminde” bulundu. Çok iddialı konuşuyordu. “Sabaha kadar burada bekleyeceğim, beni buradan kimse uzaklaştıramaz” diyordu! Ne olursa olsun, kurultayı toplamak için bekleyecekti!
Diğer aday adayları bile fazla durmadılar, araziyi terk ettiler.
Meral Akşener, mağdur edebiyatı icra edip her tarafı dökülen şovunu bir müddet daha sürdürdükten sonra “Burada yiyecek bir şey yok, su yok, temel ihtiyaçlar bile karşılanamıyor” diyerek “tam takır kuru bakır” bir ortamda beklemeye daha fazla dayanamadı!
Geri adım atıverdi: “Havasını alıp” evinin yolunu tuttu!
***
Akşener, başından beri kurultayın toplanacağından o kadar emindi ki; Yargıtay kararını bile beklemeye tahammülü yoktu!
Ya şimdi? Diğer muhalif isimlerle birlikte Yargıtay'ın “en geç iki hafta içinde vereceği” kararı bekliyor! Peki, bunca “büyük laf” nereye gitti? Paralel Yapı'nın fısıldadığı “garanti”ler buharlaştı!
“Yedi yüzden fazla delegeye sahip olduğunu” iddia edenler, Yargıtay'dan Mayıs ayı içinde çıkacak kararı beklemeyip, tarlada “olmayan bir kurultayı” toplamak için bu kadar ısrar ediyorlarsa; neden bu kadar acele ettikleri sorusu akla geliyor!
Mutfakta, onlara “Aman, acele edin” diyen birileri mi var?
Kurultay sonucundan “son derece emin” olanlar, Yargıtay'ın kararını müteakip (mesela Haziran'da) yapılabilecek bir kurultayı neden beklemediler?
Yoksa, Yargıtay kararından fazla ümitli değiller mi?
***
“Tarlada MHP kurultayı toplama girişiminin” aynı zamanda bir “prova” niteliği taşıdığını da görmek zor değildir.
Devlet Bahçeli'yi devirmek isteyen Baronsal Güç Merkezi ile Paralel Yapı'nın MHP'nin genel başkanlığına planladıkları malum ismi getirmeleri durumunda…
“Elverişli bir zeminde, müsait bir zamanda” partili gençleri, ülkücüleri kolaylıkla “sokağa dökebilmenin” hesabını yaptıkları anlaşılıyor!
Yargı'nın müsaade etmediği, olmayan bir kurultayı “arazide tarlada, yolda, sokakta” yapabilmek için bastıranlar; “geçmişteki yaşananlara benzer şekilde” MHP'li gençleri, ülkücüleri “sokağa çekmenin” hayaliyle yaşıyorlar!
***
Uzun yıllar boyunca “Faşist Bozkurtlar!” nidalarıyla gürültü kopartanlar cenahında yer alan Baronsal Cumhuriyet gazetesinde birbiri ardına “Akşener güzellemeleri” yapılırken, John Dündar'ın gazetesindeki “Asena, iktidara meydan okuyor” manşeti asıl niyetlerini yeterince anlatıyor!
ABD'nin Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın “Büyük Kahraman” diye andığı John Dündar da; Paralel Yapı'nın CIA muhibbi “etki ajanı” firari Mister Yaramaz da; PKK'nın terörist başı Cemil Bayık da “MHP'de mutlaka değişim” istiyor!
Arzu ettikleri mi, Paralel Yapı'nın ele geçirdiği bir MHP'dir.
Milli reflekslerini terk etmiş bir MHP; yıkılmış bir AK Parti iktidarı; ele geçirilmiş bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve hepsinin ötesinde “Bağımsızlığını kaybetmiş, eskisi gibi sömürge devleti olan bir Türkiye” hayalini kuruyorlar!