Taha Kılınç
Yanabileceğin kadar günah işle!..
Nasılsa yaşıyoruz, nasılsa ekmek yiyoruz, bunu Allah için yapsan ne olur?
Yani, öven ve söven senin istikametini değiştiriyorsa, bu dünyada ne için yaşıyorsun? Öl gitsin.
Eğer ben takdiri insanlardan bekliyorsam, eğer tenkit edildiğimde ağlıyorsam; o kim ki? Yeter ki, Allahın dostları bana bir şey demesin, Rabbim benden gücenmesin.
Onun için, lütfen yüzümüzü Kâbe'den başka bir yere çevirmeyelim.
Kıble bir, kitap bir. Eğer böyle olursa, tek nokta olursa, bakın görün neler oluyor. Zafer, yani muzaffer olmak, kazanmak, yek vücut, yek kalp, yek cihetle mümkündür.
Aynı vücut gibi olacağız, aynı cihete döneceğiz, aynı kalbi taşıyacağız. Farklı kalp, farklı düşünce olmaz. Çünki, büyüklere kavuştuktan sonra, insanın yapacağı yegâne şey, kendini koyuvermesidir, bırakmasıdır. Sen dündün, bugün artık değilsin.
Dün başkaydın, bugün artık başkası oldun. Eshâb-ı kiram o asırda, o zamanda, insanlar en vahşi, en gaddar; diri diri gömüyorlar, temizlik yok, yani iyilikten başka, ne ararsan var.
Onun için, hazret-i Ömer 'radıyallahü anh' buyuruyor ki; "Biz çok adi bir kavimdik, çok zelil insanlardık; ama Rabbim bize Peygamber 'aleyhissalatü vesselam' gönderdi, müslüman olduk. Öyle bir olduk ki, yeryüzünde yaşayan insanların en zirvesine Rabbim bizi çıkardı, en yüce makamlar verdi. Neyin sayesinde? Peygamber 'aleyhissalatü vesselam' sayesinde." Biz de değişik memleketlerden, değişik havalardan, değişik insanlardan bir araya geldik. Ne sayesinde? Yine, dinimiz sayesinde.
Ebül Hasen Harkânî "kuddise sirruh" hazretlerine bir adam gelip:
"Efendim, Hirat'dan geliyorum. Yolunuzun büyüklüğünü işittim. Bendenize hilafet verseniz de oralarda yolunuzu yaysam. Bunun için elinizden cübbe giymek istiyorum" dedi.
Ebül Hasen Hazretleri:
"Bir mesele var, eğer buna cevap verebilirsen cübbeye lâyıksın" dedi ve şöyle sordu:
"Eğer bir erkek çarşaf giyerse kadın olur mu?"
Adam:
"Sübhanallah, elbette olmaz" cevabını verdi.
Bunun üzerine Ebül Hasen Hazretleri:
"Şayet sen de bu yolun eri değilsen, bu cübbeyi giymekle er olmazsın!" buyurdu.
Şiblî "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyurdular ki;
Dört yüz hocadan ders okudum. Bunlardan dört bin hadîs-i şerîf öğrendim. Bütün bu hadîslerden bir tânesini seçip kendimi ona uydurdum, diğerlerini bıraktım. Çünkü, kurtuluşu ve ebedî seâdete kavuşmayı bunda buldum ve bütün nasîhatleri hep bunun içinde gördüm. Seçtiğim hadîs-i şerîf şudur: Peygamber efendimiz "aleyhissalatü vesselam" bir Sahâbîye buyurdu ki: "Dünyâ için, dünyâda kalacağın kadar çalış! Âhiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya muhtâç olduğun kadar itâat et! Cehennem'e dayanabileceğin kadar günâh işle!"