Taha Kılınç
Ramazan-ı şerif yaklaşıyor.
Ramazan-ı şerif yaklaşıyor. Şaban ayı girdi. Böyle mubarek gün ve ayları bir virüs yüzünden cami ve mescitlerimiz kapalı olarak mahsun geçiriyoruz.Çok istiğfar ve dua etmemiz gerekiyor.Salı günü Berat gecesi , çok kritik bir gece. Hassas bir gece. O gece, Berat gecesinde o sene içerisinde olacak olan her şey; zelzele, kıtlık, felaket, âfât, ölecek olanlar, dünyaya gelecek olanlar, hepsi o gece Levh-i mahfuza yazılır. Onun için; Peygamberimiz "aleyhissalatü vesselam" Receb Allahü tealanın, Şaban benim ayım, Ramazan-ı şerif de ümmetimin ayı, buyuruyorlar. Bu aylara saygı göstermeli. Saygı göstermek haram işlememekle olur...
Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", Rûm imperatörü Heraklius ile mektûblaşırdı. Birbirlerine elçi gönderirlerdi. Bir def'a, Heraklius birçok hediyye göndermişdi. Bu hediyyelerden biri de, bir doktor idi. Doktor gelince, (Efendim! İmperatör hazretleri beni, size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedâva bakacağım!) dedi. Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" kabûl buyurdu. Emr eyledi, bir ev verdiler. Hergün nefîs yiyecek, içecek götürdüler. Günler, aylar geçdi. Hiç bir müslimân, doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek, (Efendim! Buraya, size hizmet etmeğe geldim. Bugüne kadar, bir hasta gelmedi. Boş oturdum, yiyip içdim, râhat etdim. Artık gideyim) diye izn isteyince, Peygamberimiz, (Sen bilirsin. Eğer dahâ kalırsan, müsâfire hizmet etmek, ona ikrâm etmek, müslimânların vazîfesidir. Gidersen de uğurlar olsun. Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünki, Eshâbım hasta olmaz! İslâm dîni, hasta olmamak yolunu göstermişdir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yimez ve sofradan, doymadan önce kalkar) buyurdu.
Bunu söylemekle müslimân hiç hasta olmaz demek istemiyoruz. Fekat sıhhatine ve temizliğe i'tinâ eden bir müslimân, sağlam kalır, kolay kolay hasta olmaz. Ölüm hakdır. Hiç bir kimse ölümden kurtulamaz ve her hangi bir hastalık sonucu ölecekdir. Fekat, o vakte kadar sıhhatini koruyabilmesi, ancak müslimânlıkda emr edilen husûslara ve temizliğe riâyet sâyesinde olur.
Bir kadın vardı. Her söze ve işe başlarken Besmele çekerdi. O kadının münâfık bir kocası vardı. Besmele çekmesine çok kızardı. Hanımını bir işte mahcup etmeye karar verdi. Hanımına bir gün içerisinde para bulunan bir kese verdi. 'Bunu sakla, sonra senden isterim' dedi. Hanımı keseyi bir yere koyup üzerini örttü. Kocası, hanımının haberi olmadan gidip keseyi yerinden aldı. Onu bahçedeki kör kuyuya attı. Sonra gelip hanımından keseyi vermesini istedi. Kadın keseyi koyduğu yere gelip, Besmele çekti. Allahü teâlâ o anda Cebrâil aleyhisselâma, yeryüzüne inip keseyi yerine koymasını emretti. Cebrâil aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp yerine koydu. Kadın keseyi almak için elini uzatınca keseyi orada buldu. Hiçbir şeyden habersizce onu alıp kocasına verdi. Bu durum karşısında hayretler içinde kalan kocası, hemen tövbe etti ve bir işe başlarken, bir şey yaparken Besmele çekmeye başladı.