KANADA
''Seçilmişlerin'' Kanada'ya ilticası sürüyor..
TORONTO
Kanada hükümeti, Avrupa ve ABD’de keskin siyasi kamplaşmalara ve tartışmalara yol açan mülteciler konusunda sergilediği ‘insani’ tavırla takdir toplamaya devam ediyor. Buna karşın Kanada’nın, ayrıntıları kamuoyundan büyük ölçüde gizlenen mülteci politikasının, oldukça ‘seçici’ bir yaklaşım çerçevesinde uygulandığı dikkati çekiyor.
Önceki Başbakan Stephen Harper’ın İslam-karşıtı provokatif açıklamalarının damga vurduğu kampanya döneminin ardından yapılan seçimlerde ezici bir üstünlük sağlayan genç liberal lider Justin Trudeau, göreve başlar başlamaz, mülteciler konusunun siyasi ve toplumsal gerilimi tırmandıracak zeminlerde ele alındığı ABD ve AB’nin aksine, sığınmacılara ‘kucak açarak’ farklı bir yaklaşım ortaya koydu.
- Arap medyasında büyük ilgi
Yıl sonuna kadar 25 bin mültecinin kabul edileceğini açıklayan Trudeau, bu gruptan Kanada’ya gelen ilk kafileyi, bazı bakanlarla beraber havaalanında bizzat karşıladı. Başbakan Trudeau’nun mültecilere yönelik “Yeni evinize hoşgeldiniz” sözleri ve Kanadalılara hitaben de “Çok zor koşullardan kaçan insanlara kalplerimizi nasıl açtığımızı dünyaya gösterin” çağrısı özellikle Arap medyasında büyük ilgi gördü. Yapılan yorumlarda, sınırlarını mültecilere açan Kanada’nın,bu tavrıyla ‘terör fobisine’ meydan okuduğu vurgulanırken, Trudeau hükümetinin uygulmalarının Arap ülkeleri tarafından da örnek alınması gerektiği ifade edildi.
Mülteci politikasını, Kanada’nın temel taşlarının, 150 yıllık tarihi boyunca aldığı göçmenler ve onların ülkeye taşıyıp inşa ettiği çok-kültürlü ortamla bağlantılı olduğu argümanı üzerinde temellendiren genç Başbakan Trudeau, kabul edilen 25 bin sığınmacıyla, büyük maddi ve toplumsal maliyetlere karşın milyonlarca sığınmacıya yıllardır evsahipliği yapan Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelere kıyasla bu alanda Kanada’nın küresel imajının tahkim edilmesini sağladı.
- Ayrıntılar kamuoyuyla paylaşılmıyor
Öte yandan, zor durumdaki mültecilere kapılarını açan ve bu politikasını başarılı bir ‘halkla ilişkiler çalışmasıyla’ uluslararası kamuoyuyla da paylaşan Kanada hükümetinin, sığınmacılara yönelik ayrıntıları kamuoyundan saklı tutulan ‘seçiçi’ bir yaklaşımla hareket ettiği de dikkati çekiyor. Trudeau hükümeti, Lübnan ve Ürdün’deki kamplardan seçilen Kanada’ya transferlerinin şubat ayında tamamlanması öngörülen 25 bin kişilik ilk mülteci grubunda önceliğin, aileler, kadınlar, çocuklar, ‘gay’ler, lezbiyenler ve azınlık gruplarında olacağını kamuoyuna duyurmuştu. Hükümetin bu kararı, Trudeau’nun seçimde aldığı halk desteği, Kanada toplumundaki hassasiyetler ve bu kararı tartışmaya açmanın siyasi riskleri nedeniye kayda değer herhangi bir itirazla karşılanmadı.
- Havaalanına sadece akredite gazeteciler girebiliyor
Bu kişilerin hangi kriterlerle seçildikleri hakkında resmi düzeyde bilgi verilmezken, olası suistimallerin önlenmesi amacıyla tıbbi kontrol mekanızmasının kurulduğu yönündeki iddialar da basına yansıdı. Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı, gelen sığınmacıları önce Toronto Havaalanı içinde kurulan Infield Terminal (Sahaiçi Terminali)’e nakletti. Burada işlemleri tamamlanan mültecilerle sadece, başbakanlıktan akreditasyonu olan gazetecilerin görüşmesine imkan verildi. Bakanlık, bu uygulamaya gerekçe olarak, gelen kişilerin mahremiyet haklarına saygı duyulmasını gösterdi.
- Ermeni kurumlarının rolü
Kanada’nın Suriyeli sığınmacılara yönelik ‘insan merkezli’ politkasının, başından bu yana en dikkat çeken veçhelerinden biri de, bu süreçte Toronto başta olmak üzere ülke genelindeki Ermeni dernek ve vakıflarının rolü ve etkisi. Sığınmacıların büyük bölümünün Ermenilerden oluştuğu ifade edilirken, bu durumun, hükümetin azınlık gruplarına öncelik tanınması kararıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Kanada hükümeti, şu ana kadar ülkeye nakledilen ve getirilecek olanların dinleri, kökenleri ya da hangi azınlık grubuna ait olduklarına dair bir açıklama yapmadı. Ancak Kanada basınına yansıyan bilgilere göre, Toronto’ya ilk gelen 163 kişilik kafilenin 70’i, ikinci uçaktaki 214 kişinin de 160’ı Ermenilerden oluşuyor. Gelen Ermeniler Toronto’daki Willowdale Ermeni Toplum Merkezi’ne götürülüyor ve buradan Toronto ve diğer şehirlere gönderiliyor.
- İlahi, Suriyeli çocuklar için okunmadı
Kanada’nın Suriyeli mültecileri kabulü sürecine damgasını vuran gelişmelerden biri de, bir çocuk korosunun, İslam tarihi açısından istisnai önemi haiz, Hicret sırasında okunan ilahiyi seslendirmesi oldu. Başlangıçta, vatanlarından ayrılmak ve yeni bir ülkeye adım atmak zorunda kalan mültecilere yönelik ‘anlamlı bir jest’ olarak yorumlanan bu olayın, esasında sığınmacılarla bir bağlantısının olmadığı anlaşıldı. Ottawa ve Kingston kentlerinde Fransızca eğitim veren De La Salle Lisesi’nin 285 öğrencisinden oluşan koronun, her yıl farklı bir kültüre ait eseri seslendirdiği, bu yıl da Arapça bir ilahinin seçildiği ve Christmas sezonu konseri için repertuarıa alındığı açıklandı. İlahinin video kaydının Yotube’da büyük ilgi görmesi ve ‘Suriyeli mülteci çocuklara hoşgeldin ilahisi’ olarak takdim edilmesine ilişkin yanlış anlamalar, Koro Şefi Robert Filion’un açıklamalarına karşın giderilemedi. Koro Şefi Robert Filion aralarında Müslüman öğrencilerin de bulunduğu koronun, daha önce Yahudi ve Hıristiyan ilahileri seslendirdiğini, uzun zamandır da İslam’a dair bir ilahi için çalıştıklarını, Youtube’a düşen görüntünün de bu amaçla yaptıkları çalışmanın görüntüsü olduğunu söyledi. Filion, bununla beraber videonun zamanlamasının ve kullanım amacının, ülkede yaşananlara denk gelmesine sevindiğini de kaydetti.