Taha Kılınç
Nasihatler..
Ahmed Siyâhî "rahmetullahi aleyh" hazretleri, oğluna nasihatlerinde buyurdular ki;
Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekde meyvalı ağaç gibi, cömertlikde akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakda deniz gibi, mâlâyâni, faydasız şeyleri konuşmamakda, sükût ve susmakda cansız varlıklar gibi, ayıpları örtmekte karanlık gece gibi olmaya çalış.
Kalbin görmemesi, kalb katılığından hasıl olacağından, dâimâ günahların için ağlayıp sızla, âh et. Nazargâh-ı ilâhî olan kalbi, haramlara ve Allahü teâlânın yasak ettiği şeylere yöneltmekten sakın.
Ey oğul! Dünyâya sarılmış, ona gönül vermiş olanlarla bulunma. Onlarla sohbet ve beraberlik gam, keder ve üzüntü getirir. Bu, tecrübe ile sâbittir. Onlar senden faydalanırlar ise de sen onlardan faydalanamazsın. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayan, nefsinin arzu ve isteklerine uymuş kimselerle beraber olma. Böyle kimseler gizli düşman olup, insanın yüzüne karşı dalkavukluk yaparlar, gıyabında, arkadan ise aleyhinde bulunurlar. Onların, yanına gelerek oturmalarına bakıp aldanma. Maksatları senden mânen faydalanmak olmayıp dünyâlık maksatlarına, mal ve mevki elde etmeye seni vesîle, âlet etmek içindir. Bir kusur ettiğinde, hakkında kötülük düşünenlerin ve düşmanlarının en azılısı olurlar. Zamânındaki insanları tecrübe ettiğinde, onlarda bundan başka bir özellik bulmayacaksın.
Akrabâyı ziyâret ve onlara iyilik etmeyi ihmâl etme. Âhiret kardeşlerini, iyi arkadaşlarını arttırmaya çalış. Her zaman onlarla sohbet lâzımdır. Evliyânın büyükleri; "Allahü teâlâ ile beraber olunuz. Buna gücünüz yetmezse, Allahü teâlâ ile beraber olanlarla olunuz ki, sizi Allahü teâlâya kavuştursunlar." buyurmuşlardır.
Kad-ı İyad "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyuruyor ki; Sevincimden uçuyorum. Ayaklarım bulutların üstünde, elimi uzatsam yıldızları tutacağım. Diyorlar ki; Hayırdır, sebep ne? Kadı İyad hazretleri buyuruyor ki; Nasıl sevinmeyeyim, yerleri gökleri yaratan, her şeyi yoktan var edip varlıkta durduran Rabbim, bana kulum diyor, bana bir iş veriyor. Beni muhatap kabul ediyor ve diyor ki; namazını kıl, orucunu tut, yani insanın sevdiği bir kimse, bir iş verse, onun rızasını almak için, o işi yapmak için çıldırmaz mı? Bu, Allah'dır, o diyor bana; namazını kıl diye. İş veriyor. Elbette yerine getirmek lazım. İki; Bir peygamber düşünün ki; Cenab-ı Hak O'nun hürmetine kainatı yarattı, O beni bağrına basmış, ümmetim diyor. Herkes hocasıyla iftihar eder, benim hocam Cenab-ı Peygamberdir "aleyhissalatü vesselam", ben nasıl sevinmeyeyim, bundan büyük nimet, bundan büyük devlet olur mu? Rabbim Allah, Peygamberim Muhammed " aleyhisselam", yetmez mi bu bundan sonra sana, buyuruyor.