Taha Kılınç
Muhabbet
Mü'minin kalbi, nur olduğu için, aydınlıktır. Kâfirin kalbi karanlıktır, zulmet, küfür olduğu için. İşte mü'min, kalbi aydınlık olduğu için, kendisi için de, başkaları için de, daima ışıktır.
Sabahleyin güneş çıktıktan sonra Işığın altında çalışanların işleri muntazamdır. Karışık değildir. Ne yaptığını herkes görür, onun için gizli ve kötü bir şey yapamaz. Karanlık işler yapamaz. Hep iyilik yapar. Yanlış bir şey de yapmaz. Çünki önündeki kuyuyu, çukurları görür. Çarpmamak ve çarpılmamak için, elinden gelen gayreti gösterir. Fakat bazıları, akşam güneş battıktan sonra sokağa çıkıyorlar, onlar da gece çalışıyorlar. Çünki onlar Işığı görmüyorlar. Karanlıkta çalışanlar karanlık işler yaparlar. İşleri karışıkdır. İtimat telkin etmezler. İşin başı, Işığı görmek ve Işık altında çalışmaktır. Işığa yönünü dönen aydınlık işler yapar, Işığa arkasını dönen karanlık işler yapar. Bunu iyi anlamak lazımdır.
Mevlana Celâleddîn-i Rumi "kuddise sirruh" hazretleri talebesinin birine bir lira para vermiş, bana bir ekmek al demiş. O da ekmeği almış, hocasına vermiş. Hocası; tamam sen işine bak demiş, sonra yola çıkmış, bu da peşinden gitmiş. Mevlana Celâleddîn-i Rumi hazretleri bir mağaraya gitmiş, orada bir köpek yavrulamış. Bakmış açlıktan ölecek, suya batırıp batırıp yedirmiş. Tam çıkacakken talebesiyle karşılaşmış. Talebe; Bunda bir hikmet var, onu bana söylermisiniz demiş. O da; bir hadis-i şerif söylemiş. Hadis-i şerifte Peygamber efendimiz 'aleyhissalatü vesselam' buyuruyorlar ki; Allaha yemin ederim ki, Allahü tealanın mahluklarına kim merhamet ederse, Allah ona merhamet eder. Merhameti olmayana Allah merhamet etmez. Merhamet, imandandır. Onun için, bu din merhametle bugüne kadar gelmiştir. Acımayana acımazlar. Birgün Peygamber efendimiz 'aleyhissalatü vesselam' torunlarını öpüyormuş, birisi de orada duruyormuş. Ya Resulallah, ben ömrümde ne çocuklarımı, ne torunlarımı öpmedim, demiş. Buyurmuşlar ki; Merhametli olana, Allah merhamet eder.
Bir gün Cebrail aleyhisselam iki rekât namaz kılmış, dört bin senede bitirmiş. Cenab-ı Hakka, Ya Rabbi, böyle bir namaz kılan kulun oldu mu başka demiş. Allahü teala da bildirmiş ki, bu nedir ki? Ahir zamanda gelecek olan ümmetim o halleriyle, o düşünceleriyle kılacakları iki rekât namaz, senin bu dört bin senede kıldığın iki rekât namazdan çok daha makbul olacak. Peki, Ya Rabbi neden acaba? Allahü teala; çünkü onlar, üç düşmanımı aşarak huzuruma gelecekler. Senin önünde hiçbir düşman yok. Dünya muhabbetinden çıkacaklar, nefsin şerrinden çıkacaklar, şeytanın vesvesesinden çıkacaklar, sonra da gelip Allahü Ekber diyecekler. İşte namaz bu, buyurmuş.
Mü'minin kalbi, Kâbeden kıymetlidir. Çünki O, İbrahim 'aleyhisselamın' yapısıdır, Allahü tealanın tecelli ettiği yerdir.. Halbuki kalp, doğrudan doğruya Allahü teala kudretiyle yarattığı bir Kâbedir. Onu incitmek, onu kırmak, yetmiş defa Kâbeyi yıkmaktan daha günahtır.
Mal ya hayırlıdır, ya da habistir. Hayırlı mal, ahirete yararlı olandır. Habis mal ise dünyaya yarar.
Bir genç üniversiteye kaydolurken, Ya Rabbi, ben bu üniversiteyi bitirdikten sonra senin kullarına iyilik yapacağım, evime helal rızk götüreceğim, Rabbimin verdiği güçle elimden geldiği kadar dinime hizmet edeceğim diye niyet etse, üniversiteyi bitirinceye kadar her aldığı verdiği nefes zikir olur.. Veya bir kimse gece yatmadan evvel niyet etse, yarın ben sabah namazına kalkmak istiyorum dese, sabaha kadar aldığı verdiği her nefes zikir olur. Veya akşam yatmadan evvel bir mektup okusa, ilimle meşgul olduğu için İmam-ı Âzam Ebû Hanife "rahmetullahi aleyh" hazretleri, sabaha kadar zikir yapmış olur, buyuruyor.
Ahmed-i Bîcân "rahmetullahi aleyh" hazretleri buyurdular ki;
Dünyâ, çok gün geçirmiş fitneli ve nazlı bir ihtiyara benzer. O, dışını gençler gibi giyecekler ile süsleyip, halk arasında naz eder. Böylece insanlar da onun tuzağına düşer. Dünyâ, zâlim bir padişah gibidir.. Halka bazı şeyler bağışlarsa da dostluğu yoktur. Hepsini öldürmek ister.
Akıllı kimseler kışın ihtiyâcını yazdan hazırlar. Ölümün hazırlığını da diri iken yaparlar. Dünyâ, içi cevherler ile dolu bir denize benzer. Kimileri ondan cevher çıkarır. Bâzıları da boğulur. Sözün kısası, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" şöyle buyurmuştur; "Dünyâ fitne ve belâdır. Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi dünyâyı sevmek ve mal toplamaktır."