KANADA
Kanada seçmeni özgürlüklerini oyluyor!
TORONTO
Kanada’da seçmenler, federal parlamentonun yeni üyelerini belirlemek için 42. kez sandık başına gidiyor. Kanada halkının bugüne dek pek de ilgi göstermediği seçimler, peçe yasağı tartışmaları ve Suriyeli mülteciler konusu ile oldukça hareketli ve hararetli propogandalara sahne oluyor.
Ülke genelinde seçmenin meşguliyeti ve bölgelerin genişliği gibi nedenlerle 9, 10, 11 ve 12 Ekim tarihleri arasında, belirlenen merkezlerde erken oy kullanma imkanı getirilirken, oy kullanma resmen 19 Ekim Pazartesi günü sona erecek. Kanada Federal Parlamentosu’nun 2011 yılındaki genel seçimlerde 308 olan milletvekili sayısı, bu seçimde 338’e yükselecek. Nüfus artışına bağlı olarak artan seçmen sayısı nedeniyle federal parlamentoya Ontario eyaleti için 15, Alberta için 6, British Colombia için 6 ve Quebec için de 3 yeni sandalye daha eklendi.
-Seçmenin ilgisi arttı
Kanada’nın 42'nci Genel Seçimlerine, son seçimlerde parlamentoya milletvekili sokmayı başaran Muhafazakar Parti, Yeni Demokrat Parti, Liberal Parti, Yeşiller ve Quebec Bloku gibi partilerle birlikte, toplam 23 siyasi parti katılıyor. Kanada Seçim Merkezi’nin verilerine göre, 9, 10, 11 ve 12 Ekim tarihleri arasında 3.5 milyon Kanadalı erken oy kullandı. Bu da 2011 seçimlerindeki aynı uygulamaya göre yüzde 16 daha fazla seçmen anlamına geliyor. Bugüne dek yapılan 4 seçimde genelde yüzde 58 civarından seyreden seçimlere katılım oranının da, bu seçimlerde yüzde 70’I bulması bekleniyor.
-Ülke tarihinin en uzun seçim kampanyası
Kanada'da 2 Ağustos itibarıyla başlayan ve 11 hafta sürecek olan seçim kampanyası, ülke tarihinin de en uzun süreli seçim kampanyası olarak tarihe geçti. 78 gün süren kampanya süresince Muhafazakar Parti, Yeni Demokrat Parti, Liberal Parti, Quebec Bloku ve Yeşil Parti, Federal Parlamento’nun 338 milletvekili sandalyesini adayları ile doldurmak için mücadele ettiler.
-Peçe tartışmaları
Kanada’da bugüne dek kamuoyunun pek de ilgi göstermediği seçim propogandaları, Federal Temyiz Mahkemesi’nin 15 Eylül’de aldığı kararla bir anda canlandı. Başbakan Stephen Joseph Harper ve lideri olduğu Muhafazakar Partili siyasetçilerin, dini gerekçelerle peçe takan Müslüman kadınların bu şekilde hem vatandaşlık yemin törenlerine katılabileceklerine hem de seçimlerde oy kullanabilecek olmalarına olan itirazları, peçeyi bir anda ülke gündeminin 1 numaralı maddesi haline getirdi. Başbakan Stephen Harper’ın seçim kampanyasının odağına peçe yasağını yerleştirmesi, yeniden seçilmeleri halinde, çıkaracakları federal bir yasa ile peçeyi tamamen yasaklayacaklarını açıklamaları, muhalefet partilerine de malzeme oldu.
Anamuhalefetteki Yeni Demokrat Parti (NDP)’nin Lideri Thom Mulcair, Harper’ı, peçeyi kullanarak bozuk sicilini örtmeye çalışmakla suçladı. Mulcair, ‘‘peçe beni de rahatsız ediyor ama birine ne giyip ne giymeyeceğini dikte etmek hükümete düşmez. Harper, benim hayatımda görmediğim türden tehlikeli bir oyunun içinde. Biz iktidar olursak peçe gibi bir sorunumuz olmayacak’’ dedi.
Harper’ın peçe konusundaki fikirlerine en sert eleştiri ise, Liberal Parti Lideri Justin Trudeau’dan geldi. Eski Kanada Başbakanlarından Pierre Elliott Trudeau’nun da oğlu olan Liberal Parti Lideri, Başbakan Harper’a, ‘ülkeye yeni gelenlere karşı, çukurlaşmış eski kafa Kanadalı zihniyeti ile yaklaştığı ve peçe üzerinden Kanada toplumunu böldüğü’ eleştirisini yöneltti.
Ülkenin en büyük kentlerinden olan Calgary’nin, iki dönemdir üst üste belediye başkanlığını kazanan ve Kanada’nın ilk Müslüman Belediye Başkanı unvanını alan Naheed Nenshi’ye göre ise, peçe tartışmalarının bir mantığı yok. Nenshi, ‘’kadınların bu kadar sorunları varken, yerli kadınlar kaçırılıp öldürülürken, intiharlar artmışken, peçeyi tartışmanın ne anlamı var?’’ diye sorarak, tartışmaya farklı bir bakış açısı getirdi.
Suriyeli mülteciler
Türkiye’den Avrupa’ya geçmeye çalışırken annesi ve kardeşleri ile birlikte boğulan ve sahile vuran cesedi ile dünyayı hüzne boğan Aylan Kürdi, Kanada’daki seçim propogandalarına da malzeme oldu. Babasının iltica başvurusuna olumlu cevap alamadığı Kanada, biranda ulusal ve uluslararası arenada, insanlığa kapılarını kapayan ülke gibi algılandı. Bu algının etkisiyle, Harper ve Muhafazakar Parti’ye yüklenen siyasi liderler, katıldıkları her programda, seçildikleri takdirde Kanada’ya daha fazla mülteci alacaklarını açıklayarak destek aradılar. Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı Chris Alexander’ın, 2016 yılı sonuna kadar 10 bin Suriyeli göçmen almaya karar verdiklerini açıklamalarına, 25 bin rakamı ile cevap veren Liberal Parti Lideri Trudeau’yu, 2015 sonuna kadar 10 bin ve daha sonra 4 yıl boyunca her yıl 9’ar bin olmak üzere 46 bin göçmen rakamı ile NDP Lideri Tom Mulcair izledi.
Land of Freedom’a ne oldu?
Tarihi boyunca, sağladığı hoşgörü ve özgürlük ortamı nedeniyle Land of Freedom (Özgürlükler Ülkesi) olarak öne çıkan Kanada’nın, ABD’deki Bush Dönemi “neo-con zihniyeti” uygulamaları ile değişime uğraması, ülke basını, STK’lar ve aydınlarca da eleştiriliyor. Nitekim Harper’ın bu ısrarı, ülke genelinde İslamofobik saldırıları da artırdı.
Bill C-51 numaralı Anti-terör Yasa Tasarısı’nı, karşı çıkan tüm kesimlere aldırmadan kanunlaştıran Harper’ın seçim için belirli bir azınlığı hedef alıp korkular üzerinden siyaset yürütmesi de, seçim propogandalarının ana temalarından biri oldu. Liberal Parti Lideri Trudeau’nun Harper’ı, bu yasa ile ülkenin uluslararası saygınlığını yerle bir ettiği açıklamaları, her anlamda özgürlüğe büyük önem veren Kanada için yeni soru işaretleri anlamına da geliyor. Anti-Terör Yasası’nın ilk uygulamalarının, ülkedeki Müslüman gençlere yönelik olması ise, Kanada’nın övünç kaynağı çokkültürlü toplumsal dokusunda tahribata yolaçtı.
Hedefte Müslümanlar mı var?
Başbakan Harper’ın, terör örgütü DAEŞ’den ısrarla ‘Islamic State’ (İslam Devleti) diyerek bahsetmesi, Dışişleri Bakanı Rob Nicholson’ın, bakanlığının basın birimine her hafta en az bir kez içerisinde ‘Islamic State’ (İslam Devleti), DAEŞ, İslami terör ifadeleri bulunan açıklamalar hazırlamaları talimatı vermesi gibi, toplumun sadece bir kesimini hedef alan açıklama ve uygulamaları, yüzlerce akademisyenin ortak bildiriler yayımlamasına da neden oldu.
Muhafazakar Parti Lideri Harper’ın, 19 Ekim’den zaferle çıkması ise, yaşananlara ilave yeni uygulamaları da beraberinde getirecek. Harper, yeniden seçilmeleri halinde “Barbar Kültürel Pratikler için Sıfır Tolerans” yasasını da yürürlüğe koymayı taaahhüt ederken, bu tasarıyla özel bir polis hattı kurularak, çokeşlilik, cinsiyet temelli aile içi şiddet, namus cinayetleri ve 16 yaşından küçük çocukların evlendirilmek üzere yurt dışına çıkmaya zorlanması gibi faaliyetlerin ihbar edilmesi amaçlanıyor. Ülke genelindeki camilerde Müslüman halka, açık açık ‘’Harper must go!’’ (Harper mutlaka gitmeli) duyurları yapan Kanada Müslüman toplumu ile diğer siyasilerin tek umudu ise, Harper’ın iktidarı yeniden yakalayamaması halinde siyaseti bırakacağını açıklaması..
19 Ekim Seçimleri, bu ve daha sıralanabilecek bir dizi nedenle, ülkenin bugüne dek yaşadığı 41 seçimden daha bir farklı duruyor.