Taha Kılınç
İYİLİK VE YARDIM
Zerre kadar iyilik yapan bunun karşılığını görecektir, zerre kadar kötülük yapan bunun karşılığını görecektir. Bir başka ayet-i kerime'de Allahü teala; 'Haşa, Allah kullarına zulmetmez, buyuruyor. Hangi baba, hangi anne evladına zulmeder? Olmaz öyle şey. Hangi hayvan kendi yavrusuna zulmeder ? Olmaz öyle şey. Allahü teala bizi yoktan var etti, en güzel sûrette yarattı. Cenab-ı Hak buyuruyor ki :'Yeri, göğü ne varsa, içindeki hepsini sizin istifadeniz için yarattım.' Ay, güneş, yıldızlar neyse; ne varsa yerin altında veya üstünde, kainatı, hepsinin faidesini, istifadesini sizin için yarattım. Benim ihtiyacım yok ki, buyuruyor. Yaratılan bütün neticelerden, neticede bütün varlıklar istifade etmektedir ve sizi de kendim için yarattım diyor cenab-ı Hak. Yani, beni Allah bilesiniz diye yarattım, buyuruyor. Bu kadar nimetleri yiyip, istifade edip, ondan sonra da bu Yüce Allah'a bir teşekkür etmemek, olacak iş değil. Bu, insanlık icabıdır. Birisine bir şey veriyorsun , o da teşekkür ediyor. Lazım da. Teşekkür lazım, hatta o kadar lazım ki, bir hadis-i şerif'te Peygamber Efendimiz "aleyhissalatü vesselam" buyuruyorlar ki; 'Men lem yeşkürün-nase lem yeşkürullah.' Eğer size iyilik edene teşekkür etmezseniz Allah'a şükretmemiş olursunuz. Yani, cenab-ı Hak'ka da şükretmek için; evvela nimetin maddi veya manevi, kavuştuğumuz nimetlerin kimler tarafından geldiğini bilip, onlara teşekkür etmemiz lazım.Teşekkür nedir ? Teşekkür, kalben, ihlasla ona teşekkür etmek; fakat esas nimetleri veren Allahü tealaya da ibadet etmektir. Onun verdiği nimetleri onun emrettiği yerde kullanmaktır.
Zekat çok önemli bir ibadettir. Zekât malı, artan, çoğalan mal demektir.Senenin yarıdan fazlasında, çayırda otlayan dört ayaklı, dişi erkek karışık, yahut yalnız dişi,hayvanlar, ticaret için satın alınan mallar, altın ve gümüş eşya, topraktan çıkan gıda maddeleridir. Çayırda, yalnız erkek hayvanı olanlara ve katırı, eşeği olanlara, bunların zekâtlarını vermek farz değildir. Devenin, sığırın ve koyunun yavruları, büyükleri ile birlikte olunca, zekât hesabına katılırlar. Zekât, uşur, kefaret ve sadaka-i fıtır olarak verilecek mal yerine, bunların kıymetlerini de vermek câizdir.
Âkıl ve baliğ olan Müslümanın, tam mülkü olan ve helal yoldan gelmiş olan zekât malının miktarı, nisap miktarı olduktan bir sene sonra, bu mâlın belli miktarını sekiz sınıf Müslümandan bir veya birkaçına vermesine zekât denir. Verilen kimsenin Müslüman olması lâzımdır. Tam mülkü demek, kullanması mümkün ve câiz olan malı demektir. Satın alınan mal, söz kesilince mülk olur ise de, teslim alınmadan önce, kullanılması mümkün olmadığı için, tam mülk olmaz. Fakir, aldığını geri hediye ederse, verenin geri alması câiz olur. Zekât farz olduktan sonra Müslüman fakire vermeyenin veya başka borcu olanın, hayrat, hasenat yapması ve sadaka vermesi sevab olmaz, günah olur. Bunun zekâtını vermesi ve borcunu ödemesi farzdır. (Hadîka) cild II, 635. ci ve(Berîka) 1369. cu sahifelerde diyor ki, parasını haram yerlere sarf eden veya israf eden kimselere zekât ve sadaka vermek câiz değildir. Çünkü, harama yardım etmek haramdır.
Verene hiç menfaati kalmaması lâzımdır. Zevc ve zevce, birbirine zekât verirse, verene menfaati tam olarak kesilmez. Her ibadette olduğu gibi, zekât vermekte de niyet etmek lâzımdır. Zekât malının borcundan fazla olması ve (Hâcet-i asliyye)sinden fazla olması ve bu fazla malın (Nisap miktarı) olması lâzımdır. Altının nisabı 20 miskal [96 gram, 13,3 altın lira]dır. Gümüşün nisabı 200 dirhem [672 gram]dır. Zekâtı vermenin, farz olması için, zekât malının, nisap miktarı olduktan itibaren, bir sene sonra da mülkünde bulunması lâzımdır. Çünkü, farz olunca, itaat etmemek günah olur.
Nafakadan fazla, fakat kurban nisabından az malı olana (fakir) denir. Maaşı kaç lira olursa olsun, evini idarede güçlük çeken her memur, zekât alabilir ve kurban kesmesi, fıtra vermesi vacib olmaz. Din bilgilerini öğretmekte ve öğrenmekte olan, kırk senelik nafakası olsa da, zekât alabilir. Zekât parası ile câmi, cihad, hac yapılmaz. Meyyite kefen alınmaz. Zenginin küçük çocuğuna, kendi analarına, babalarına, çocuklarına, zevceye verilmez. Kardeşlere, geline, damada, kayın valide, kayın pedere, hala, amca, dayı, teyzeye vermek daha sevabdır. Fakire nisaptan az verilir. Fakat, çoluk, çocuğu da varsa, her birine nisap miktarı düşmeyecek kadar çok verilebilir. Mâlını israf edene, haramda kullanana verilmez.