Taha Dağlı
Demirtaş hepimiz için ortak tehdittir!
O bir ölü sevici. Kandan, çatışmadan, savaştan, ölümden beslenen bir adam. Uğursuz bir adam..
Ağzından çıkan her söz, her cümle ölüm olarak geri dönüyor. Her konuştuğunda birileri ölüyor, her çağrı yaptığında sokaklar kan gölüne dönüyor. Ve o, bu kandan besleniyor.
Özgürlük kisvesi altına gizlenip, demokrasi gölgesine sığınıp her yere kurşun yağdıran bir adam. Sanki bir intihar bombacısı. Ne zaman, nerede patlayacağı belli olmayan bir serseri mayın sanki.
Terörü övüyor, daha fazla kan istiyor, iç savaş çıkarmak için her türlü kirli yöntemi kullanıyor, sözleri ve eylemleriyle bu ülkenin tamamına kurşun sıkıyor. Bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, ortaklığına, huzuruna, güvenliğine karşı oluşturulan cephenin sözcüsü olan bu adam, maalesef bir siyasetçi kimliği, kamuflajı ile dolaşıyor.
Bir siyasi partinin eşbaşkanı olarak bu ülkenin bütün ayrıcalıklarından, imtiyazlarından yararlanıyor. Diğer eşbaşkanla birlikte terör örgütlerini yönetiyor, o örgütlerin “iç savaşı”nın siyasi dilini biçimlendiriyor.
Toplu katliam yapacak bir zihniyet
PKK Kandil'den, YPG Kobani'den saldırıyor, MLKP içeride terör saldırıları yapıyor, HDP'nin iki eş başkanı bu örgütlerin içerideki sözcülüğünü yapıyor. Kim bilir, belki onlara hedef gösteriyor, talimat veriyor ya da terör örgütünün talimatlarını belli yerlere ulaştırıyor.
Bıraktık Rusya'dan silah isteyip Türkiye'ye saldırı hazırlıklarını, bıraktık Rusya'nın Türkiye'yi işgal etmesine yönelik girişimleri, kendileri bu ülkeye karşı açık savaş yürütüyor.
Sözleriyle anılıyor ama aslında onun da elinde Kaleşnikoflar var, bombalar var, mayınlar var, zihninde bütün kirli düşünceler var. Elinden gelse Türkiye'de toplu katliam yapacak bir zihniyet var.
Hiçbir ülke bu kadar sabırlı değil
Ve o kişi Meclis çatısı altında, dokunulmazlıklar arasındayapıyor bütün bunları. Hiçbir ülke, kendine açık savaş ilan eden, bunu fiiliyata döken, terör saldırılarına arka çıkan, ülkede iç savaş çağrıları yapan, “daha fazla öldürün!” diyecek kadar aklını kaçıran bir adama dokunulmazlık sağlayamaz.
Hiçbir ülke bu kadar sabırlı olamaz. Hiçbir ülke, bu kadar gözü dönmüş bir siyasi kişiliği kaldıramaz. Hiçbir ülke, böyle bir kişiliği “siyasi kimlik” olarak hazmedemez.
Selahattin Demirtaş'tan söz ediyorum. Kobani olayları sırasında yaptığı çağrılarla elli kişinin ölümüne neden olan, terörün en iğrenç halinin gösterilmesine yol açan, insanları öldürmekle yetinmeyip yakan, hatta parçalayan bir çıldırmışlığı sokaklara salan bu adam, yine benzer çağrılar yapıyor.
Barış değil savaş istediler
Yeniden sokaklara çıkın, PKK'lı olmayanları öldürün, iç savaş çıkartın, sokakları kan gölüne çevirin… Şükür ki, dün pek kimse onu ciddiye almadı. Diyarbakır halkı onu iplemedi bile. Demirtaş'ın“Kürtler'in hakkı” çerçevesinde savurduğu tehditlerin artıkKürtlerle alakalı olmadığı, bir çokuluslu projenin parçası olduğu biliniyor.
O, coğrafyamızı hedef alan, şimdilerde Türkiye içlerine yöneltmeye çalıştıkları çokuluslu işgalin içerideki uzantılarından biridir. Bugüne kadar Demirtaş'ın sözleri kadar Kürtler'in ölümüne yol açan bir söylem olmamıştır.
HDP'lilerden ve PKK'lılardan başka kimse harekete geçmedi, sokağa inmedi. Bu delinin sözlerine uymadı. Onun sözleriyle harekete geçen çok az bir grup da, “Barış istemiyoruz, savaş istiyoruz” sloganları attı. Demirtaş'ın arzularını dillendirdiler.
Teröristten barış adamı çıkarmak..
Bu slogan herşeyi özetliyor, gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. O sloganı attıran Demirtaş'tır. Onun ekibi, örgüt arkadaşları, katiller grubudur. Onlar gerçekten savaş istiyorlar çünkü.
Böyle bir adamı, “barış adamı” olarak Türkiye'ye yutturmayaçalışanlar utanıyorlar mı acaba bugün. Onu bir proje olarak 7 Haziran seçimlerine hazırlayanlar, bugün bari o çirkin hesabıanlamışlar mıdır?
Dar iktidar hesaplarıyla terör örgütünden demokrasi çıkarma cinliği ile harekete geçenler, meselenin aslında vatan, ülke, Türkiyemeselesi olduğunu bugün görmüşler midir?
Yine de endişeliyim. O konuşup ya da çağrı yapıp da arkasındanölüm gelmeyen hiçbir örnek yoktur. Bir yerlerden başka birsinyal almış olabilir. Çünkü onun her sözünün arkasından bir terör planı, bir provokasyon planı, bir servis proje ortaya çıkmıştır.
Yeni Şafak'a saldırının arkasında da o var
7 Haziran seçimleri öncesi Yeni Şafak'ı miting meydanlarında hedef göstermişti. Ben de o zaman “Ne o Demirtaş, gazete binalarımızı mı kurşunlatmak istiyorsun, bizi terör örgütüne hedef mi gösteriyorsun” demiştim ve hedef olduk.
Gazete binamıza saldırı yapıldı. Olayla ilgili gözaltına alınanlarDemirtaş'ın ve Figen Yüksekdağ'ın adamları çıktı. Kobanibağlantılı çıktı. Biliyorum, bu yazıdan sonra bizi yine hedef gösterecek örgüt arkadaşlarına. Belki saldırı emri bile verebilir.
Böyle bir kişilikten, “siyasi kimlik”ten söz ediyorum. Bu yüzden onun bir siyasi kişilik olmadığını, elinde silahlar ve bombalarla Türkiye'ye karşı açık savaş yürüten biri olduğunu söylüyorum.
Hepimiz için bir tehdit!
Kürtlerin hakkını savunuyor görüntüsü altında Kürtlere en çok zarar veren kişidir Demirtaş. Sadece ölüme, teröre, kan akıtmaya ayarlı bir kişiliktir. Barış, kardeşlik, demokrasi, özgürlük gibi değerleri onun kadar aşındıran, sulandıran bir kişi olmamıştır.
Ölümden güç devşirenden barış, özgürlük çıkmaz. Her sözü ölüm olan birinden hayır gelmez.
Elinde silah, Türk-Kürt ayrımı yapmadan herkese kurşun yağdıran bu adam hepimiz için bir tehdittir!