Tamer Korkmaz
“Çok tehlikeli biri...”
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın adına düzenlenen ödül töreninde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül salona birlikte girdiler. Son dönemdeki siyasi birlikteliklerinin ilk görüntüsünü de bu törende verdiler.
Erbakan Ödülleri’nin “Medya” alanındakine Ruşen Çakır layık görüldü!
Mister Çakır’ın, -Yurttaş Aydın Doğan’ın sahipliğindeki Milliyet’te çalıştığı dönemde- yaptığı haberlerden “özellikle birisini” işte bu vesileyle hatırlıyoruz…
27 Şubat 1995’te Milliyet’in ilk sayfasında yayınlanan haber “Erbakan çok tehlikeli biri” başlığını taşıyordu!
Haberin spotunda; Ruşen Çakır’ın Amerikalı diplomata Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan hakkındaki izlenimlerini sorduğu ve “Tehlikeli biri. Çünkü çok zeki” cevabını aldığı yazılmıştı. “Washington’da hemen herkesin Erbakan’ı fazla yaşlı bulduğundan” da bahsediliyordu.
Milliyet’teki bu haberin yayınlanmasından on ay sonra yapılan genel seçimden birinci parti olarak çıkan Erbakan’ın Refah Partisi, 28 Haziran 1996 tarihinde DYP ile koalisyon hükümeti kurmuştu.
Ruşen Çakır’ın “Erbakan çok tehlikeli biri” haberinin yayınlanmasından tam iki yıl sonra 28 Şubat 1997’de MGK Refahyol’u hedef aldı: 18 Haziran 1997’de Refahyol “havlu attı.”
Milliyet gazetesi; 28 Şubat sürecinde devrilen Refahyol Hükümeti’ne (özellikle de Başbakan Necmettin Erbakan’a) yönelik olarak Psikolojik Harp yürüten Apoletli Medya’nın “en öndeki üç gazetesinden” birisiydi!
İŞTE HAYATINIZ’IN DEVAMINDA NE OLMUŞTU?
Erbakan Ödülleri gecesinde baş tacı yapılanlar arasında Uğur Dündar da vardı…
Yurttaş Doğan’ın “garsonu” olarak isim yapmış malum köşeci; ödül gecesiyle alakalı tartışmalara kafa uzatıp, Uğur Dündar’a şu sözlerle koltuk çıktı:
“Erbakan Hoca’dan bizzat işittim. Şöyle demişti, Hoca: ‘Bu zaman kadar benimle ilgili yapılan ve beni en iyi anlatan program Uğur Dündar’ın ‘İşte Hayatınız’ programıydı…”
*
“İşte Hayatınız” adlı program, TRT 1’de yayınlanıyordu.
Peki, Uğur Dündar, Erbakan’ı ne zaman konuk etti?
El Cevap: 1991’de!
Sahi, sonraki yıllarda neler yaşandığıyla ilgilenmeyecek miyiz?
-Uğur Dündar, Refahyol’un devrilmesi için medyada en fazla gayret sarf eden “gazeteciler” arasında yer aldı…
1996’nın son günlerinden itibaren “ekranlarda patlayan” Fadime-Müslüm yayınlarını yapanlar arasında Mister Dündar da vardı.
Bitmedi!
Aradan yıllar geçtikten sonra…
14 Mart 2012 tarihinde Uğur Dündar “360” ekranında Korcan Karar’a aynen şöyle demiştir: “28 Şubat dönemindeki bütün haberlerin altına bugün de tereddütsüz imzamı atarım. Vicdanen o kadar rahatım ki, bakın duvara yatak resmi yapar karşısına geçip mışıl mışıl uyurum…”
Ezcümle…
Uğur Dündar’ın 28 Şubat darbesini destekleyen tavrında zerrece bir değişiklik yok: Buna mukabil, “Erbakan Ödülleri” töreninde el üstünde tutuluyor!
Dündar, Ruşen Çakır adına ödülü İrfan Bozan’a verirken; Karamollaoğlu ile Gül de kendisini alkışlayanlar arasındaydı.
CUNTA’DAN ŞİKÂYETÇİ OLMAYAN KİMDİ?
Tam da burada…
18 Şubat 2015 tarihinde; 28 Şubat Davası’nda “mağdur” olarak tanıklığına başvurulan Şevket Kazan’ın darbecilerden şikâyetçi olmadığı hususu aklımıza geliyor!
Sahi, neden acaba?
Kazan, o günkü celsede, “Bu dosya için şikâyetçi olmak, hayatımın en zor kararıdır. Ben şikâyetçi değilim” demişti ve sanıklardan Çevik Bir de söz alarak Kazan’a teşekkür etmişti!
ÇATIDA YÜZLERİ GÜL’MÜYOR
Bir, Karamollaoğlu; iki, Kemal Kılıçdaroğlu “Abdullah Gül’ün ortak adaylığı” için seferber oldular. Buna mukabil, şimdiye kadar Meral Akşener ikna edilemedi…
CHP’den, partisine on beş adet paket milletvekili servisi yapılan Akşener, “Her gittiği yerde adaylığını ilan etmiş bir kadın olarak adaylığımı geri olmam mümkün değil” diyerek dün bir kere daha “ortak adaylık” hususunda menfi karşılık verdi.
Akşener, “Keşke Gül de aday olsa; buna çok sevinirim” diye konuştu: İP’leri Pensilvanya’nın elindeki partinin genel başkanının; “böyle bir durumda, ilk turda Gül’ün Erdoğan’ın oylarını böleceğini bunun da ikinci turun kapısını açacağını” hesapladığı anlaşılıyor!
*
CHP’de ise Abdullah Gül’ün adaylığına karşı ciddi bir direnç var. “İkinci Ekmeleddin Olayı” yaşamak istemiyorlar! Bu durumda, Gül’ün CHP ve Saadet’in adayı olarak çıkması da çok zorlaşıyor. Geriye Gül’ün sadece “SP’nin adayı olma ihtimali” kalıyor!
Oysa Abdullah Gül; CHP, Saadet Partisi ve İP’in “ortak adayı” olabilmenin peşindeydi!