DÜNYA
BM Suriye'de etkisiz kaldı
-
Suriye'de 220 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği iç savaşta arabuluculuk çalışmaları karşılıksız kalan BM, bazı bölgelere insani yardım ulaştırmak dışında varlık gösteremedi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
Suriye'de beş yıl önce "özgürlük, demokrasi ve insan hakları" talepleriyle başlayıp trajediye dönüşen iç savaş, BM'nin üç özel temsilci değiştirmesine, çok sayıda uluslararası konferans düzenlenmesine ve çözüm planları ortaya konmasına rağmen hala devam ediyor.
Suriye'deki krizin devam ettiği her yeni gün ve bu savaşta hayatını kaybeden her bir Suriyeli, dünya barış ve güvenliğinin sağlanmasından sorumlu kurum olan Birleşmiş Milletler'in güvenirliğinin daha fazla sorgulanmasına neden oluyor.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da son Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada bu gerçeğe dikkati çekerek "Suriye'de BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) harekete geçmemesi, hem insani acılara hem de Güvenlik Konseyi ile BM sisteminin güvenilirliğine zarar vermiştir" ifadesini kullanmıştı.
Suriye'de akan kanın durdurulmasında öncelikli sorumluluğa sahip BM'de, aradan geçen dört yılda birçok toplantı, BM Güvenlik Konseyi görüşmeleri, Cenevre konferansları, insani yardım çağrıları yapıldı ancak ne savaş sona erdi ne de sivillerin çektiği acılar dindirilebildi.
Ülkede 220 binden fazla kişi hayatını kaybederken milyonlarca kişi yerlerinden edildi ve ülke nüfusunun yarısından fazlası insani yardıma muhtaç duruma geldi. Komşu ülkelere sığınanların ise ne zaman dönebilecekleri belirsiz.
BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden ABD, İngiltere ve Fransa ile Çin ve Rusya arasındaki görüş ayrılığı bu konuda ilerleme sağlanamamasının en önemli nedeni oldu.
Fon yetersizliği, özellikle Kuveyt konferanslarında verilen sözlerin tam anlamıyla yerine getirilmemesi ve Batılı ülkelerin sığınmacı kabul etmeye yanaşmaması insani sıkıntıların da giderilememesine sebep oldu.
BMGK Suriye hakkında 10 karar tasarısı kabul etti
Suriye'deki iç savaşın sürdüğü dört yılda, BM Güvenlik Konseyi defalarca olağanüstü ve rutin toplantı düzenledi. Ancak bu toplantılarda çoğu zaman sadece ülkeler kendi görüşlerini yansıttılar ve anlaşamadan dağıldılar.
Bugüne kadar görev süresi uzatma metinleri de dahil 10 karar üzerinde anlaşabilen Konsey üyeleri, bu konudaki ilk karar metnini 14 Nisan 2012 tarihinde kabul etti.
Kararda Kofi Annan'ın 6 maddelik planı çerçevesinde tüm taraflara ateşkes çağrısı yapılarak bunun gözlenmesi için ülkeye silahsız 30 askeri gözlemci gönderilmesi kabul edildi.
Ancak Esed rejiminin kabul ettiği Annan planına uymaması üzerine bir hafta sonra, 21 Nisan 2014'te yeni bir tasarı kabul edilerek plana uyulması istendi. Suriye için bir BM misyonu (UNSMISS) kuruldu ve gözlemci sayısı 300'e çıkarıldı. Bu misyonun görev süresinin uzatılması için 20 Temmuz 2012'de bir tasarı daha kabul edildi.
Şam yakınlarındaki kimyasal silah saldırısı dönüm noktası oldu
BM Güvenlik Konseyi, Şam'ın Doğu Guta bölgesinde Esed rejimi tarafından düzenlendiği belirtilen kimyasal silah saldırısının ardından ABD'nin askeri müdahale sinyalleri vermesi üzerine 27 Eylül 2013'te bir karar tasarısını kabul etti.
Suriye'deki tüm kimyasal silahların imha edilmesini öngören bu karar BMGK'nın 2013 yılında Suriye konusunda kabul ettiği tek karar tasarısı oldu.
2014 yılındaki BMGK kararlarında ise insani yardım ile DAEŞ ve diğer yabancı savaşçılarla mücadele, Konsey üyelerinin anlaşabildiği konular oldu.
Suriye'de kuşatma altındaki bölgelere insani yardım ulaştırılmasının temin edilmesini öngören iki tasarıdan biri 22 Şubat 2014 diğeri ise 14 Temmuz 2014'te kabul edildi. İkinci tasarıda Türkiye'den de BM kontrolünde sınır ötesi yardım girişine izin verilmesi isteniyordu.
İki tasarıda da karara uyulmaması halinde daha ileri adımlar atılacağı ifade edildi ancak aksi yöndeki BM raporlarına karşın Konsey bugüne kadar herhangi bir zorlayıcı adım atmadı. 17 Aralık 2014'te kabul edilen tasarıda da sınır ötesi yardım kararının süresi uzatıldı.
Yabancı savaşçı ve teröristlerle mücadele
BM Güvenlik Konseyi'nin 2014 yılı gündeminde yer alan diğer bir konu ise DAEŞ ve yabancı savaşçılar konusuydu. DAEŞ'in Irak ve Suriye'deki çatışmalardan yararlanarak bazı bölgeleri ele geçirmesi, Konsey'in tekrar uzlaşmasını ve ikisi geçen yıl biri bu yıl olmak üzere üç karar tasarısını kabul etmesini sağladı.
BM Genel Sekreteri Ban'ın 80'den fazla ülkeden 15 bini aşkın kişinin DAEŞ'e katılmak için Irak ve Suriye'ye gittiğini açıklaması üzerine 15 Ağustos 2014'te BMGK'da alınan kararda, DAEŞ ve Nusra Cephesi'nin yabancı savaşçıları Suriye'ye çekmesi kınandı ve buna aracılık ettiği belirtilen 6 kişi yaptırımlar listesine alındı.
BMGK, 24 Eylül 2014'te ise ABD Başkanı Barack Obama'nın başkanlık yaptığı toplantıda, Suriye ve Irak'taki "yabancı savaşçılara" yönelik mücadeleyi öngören tasarıyı oybirliğiyle kabul etti. Tasarı, teröristlerin bölgeye seyahatlerinin engellenmesini, silah ve lojistik destek sağlayanların da cezalandırılmasını öngörüyordu.
Son olarak 12 Şubat 2015'te kabul edilen kararda da DAEŞ'in gelir kalemleri hedef alınarak yasa dışı petrol ticareti, tarihi eser kaçakçılığı ve rehinelere para ödenmesi olaylarına karışanlara yaptırım uygulanacağı kaydedildi.
Rusya ve Çin BMGK'da 4 karar tasarısını veto etti
Rusya ve Çin, 2011 yılından bu yana BMGK'ya sunulan 4 Suriye tasarısını ise veto etti. Birçok tasarı ve başkanlık bildirisi ise Rusya ve Çin'in veto tehdidi nedeniyle Konsey'e getirilemedi.
Bu ülkeler genel olarak Esed rejimini eleştiren ve hükümete yaptırımı öngören tasarıları veto etti. Konsey'de 4 Ekim 2011, 4 Şubat 2012, 19 Temmuz 2012 ve 22 Mayıs 2014'te oylanan 4 tasarı 13 lehte oya karşın Rusya ve Çin tarafından veto edildi.
İlk 3 tasarı, Esed rejimine sivillerin yaşadığı bölgelere ağır silahlarla saldırmaması ve insan hakları ihlallerinden vazgeçme çağrıları içerirken 22 Mayıs'taki son tasarı Suriye'de işlenen savaş suçlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşınmasını öngörüyordu.
Bu iki ülkenin, hangi taraftan olursa olsun savaş suçlularının cezalandırılması talebini içeren tasarıyı bile veto etmesi uluslararası toplumun tepkisine neden oldu.
BM Genel Sekreterinin özel temsilcileri ve barış planları
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye'deki krize çözüm bulunması amacıyla taraflarla görüşerek arabuluculuk yapmaları için 4 yılda üç özel temsilci atadı.
Ban, Suriye'deki krizin üzerinden bir yıl geçmesinin ardından 23 Şubat 2012'de eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı Arap Birliği ile BM'nin Suriye özel temsilcisi olarak atadı. Kofi Annan, 6 maddelik bir barış planı hazırlayarak 16 Mart'ta planı Suriye'deki taraflara ve uluslararası kamuoyuna sundu. Planda genel olarak, çatışmaların durdurulması, kent merkezlerinden askeri unsurların çekilmesi, Suriye rejiminin halkın meşru isteklerine cevap vermesi isteniyordu. Nisan başlarında tarafların uzun müzakereler sonucunda planı kabul ettiklerini beyan etmelerine rağmen şehirlerdeki askeri varlığın devam etmesi, protesto gösterilerine izin verilmemesi ve rejimin ağır silahlarla sivillere yönelik saldırılarının artması üzerine plan başarısız oldu ve çatışmalar tekrar yoğunlaştı.
Cenevre Bildirisi
6 maddelik barış planının başarılı olamaması ve çatışmaların devam etmesi üzerine Annan, Cenevre'de ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, BMGK'nın daimi üyelerinin temsilcileri ve bölge ülkelerinin de katılımıyla 30 Haziran 2012'de "Eylem Grubu" konferansı düzenledi.
Konferansın sonunda kriz dönemindeki en önemli metin olarak görülen Cenevre Bildirisi, taraflarca kabul edilerek kamuoyuna açıklandı. Bildiride, çözüm için muhalifler ve iktidarın ortak katılımıyla tam yetkili geçiş hükümeti kurulması, kapsamlı bir diyalog süreci başlatılması, çok partili, katılımcı ve adil bir seçime gidilmesi gibi maddeler kabul edildi.
Ancak Cenevre Bildirisi'ndeki geçiş hükümeti kurulması konusunda varılan mutabakatın sahaya yansımaması ve BMGK'daki bölünmüşlük nedeniyle çabalarının başarısız olduğunu belirten Annan, 2 Ağustos 2012'de istifasını açıkladı.
İbrahimi ve Cenevre-2 Konferansı
Annan'ın ayrılmasının ardından 17 Ağustos'ta BM ve Arap Birliği, Cezayirli deneyimli diplomat El-Ahdar el-İbrahimi'yi Suriye özel temsilcisi olarak görevlendirdi.
İbrahimi'nin görev süresinin büyük bir bölümü ise Cenevre-2 Konferansı'nın organize edilmesi çabalarına ayrıldı. Suriye'de geçiş hükümeti kurulması ön şartı nedeniyle taraflar arasında anlaşmazlıklar çözülemediği için 2013 yılının başından itibaren konferans için verilen tarihler sürekli ertelendi ve ağustos ayında Şam yakınlarında kimyasal silah saldırısı oldu.
Bu saldırının ardından ABD'den müdahale sinyali gelmesi üzerine Rusya devreye girdi ve Suriye'nin kimyasal silahlarının imhası süreci başladı. Bu arada konvansiyonel silahlarla çatışmalar ve can kayıpları artarak devam etti.
El Ahdar el-İbrahimi'nin çabaları bir yıl sonra sonuç verdi ve 2. Cenevre Konferansı 22 Ocak 2014'te Montrö'de 40 ülkenin katılımıyla başladı. 24 Ocak'ta ise taraflar aynı masa etrafında ilk kez bir araya geldi. Ancak Cenevre'de yaklaşık iki hafta süren müzakerelerde Esed'in görevi devretmesi tartışmaları sonuçsuz kalınca, Konferans çözümsüz bir şekilde sona erdi.
Çabalarının sonuç vermemesi üzerine İbrahimi, 14 Mayıs 2014'te BM Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısı ile Suriye halkına yardım edemediği için üzgün olduğunu belirterek istifasını duyurdu.
Mistura ve "çatışmaların dondurulması" planı
El Ahdar el-İbrahimi'den boşalan Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilciliği'ne 10 Temmuz 2014'te İtalya ve İsveç vatandaşlıkları bulunan Staffan de Mistura atandı. De Mistura, seleflerinin aksine sadece BM temsilcisi olarak görevlendirildi.
Mistura, 30 Ekim'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye'de bir "barış planı"ndan bahsetmenin şu dönemde gerçekçi olmayacağını, bunun yerine kendisinin bir "eylem planı" olduğunu belirterek Cenevre Bildirisi'nin halen geçerliliğini koruduğunu ama farklı bir yönteme ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Mistura, belirli bölgelerde "çatışmaları dondurma" olarak nitelediği planı taraflarla müzakere etmesinin ardından 17 Şubat'ta BM'de yaptığı açıklamada, "Suriye hükümeti, Şam'dan açıklanacak bir tarihten itibaren tüm Halep kentine yönelik her türlü hava saldırısı ve ağır silahlarla yapılan saldırıları 6 hafta süreyle durdurmayı kabul ettiğini bildirdi" dedi.
Ancak aradan bir ay geçmesine rağmen 6 haftalık ateşkesin akıbetine ve bunun ne zaman işlerlik kazanacağına ilişkin açıklama yapılmadı.
BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, AA muhabirine yaptığı açıklamada, de Mistura'nın taraflarla müzakereleri sürdürdüğünü ancak şu anda bir ilerlemeden söz edemeyeceklerini söyledi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun (SMDK) ABD ve BM Özel Temsilcisi Necib Ghadbian, 12 Mart'ta AA'ya yaptığı açıklamada, Mistura'nın Halep'te bazı bölgeleri bu anlaşmanın dışında tutmaya çalıştığını belirtti.
Ghadbian, "Biz kendisine çok destek verildiğini göremiyoruz. Suriye'de siyasi çözüm planı getirecekseniz BMGK'nın desteğiyle bunu yapmanız lazım. Biz katliamları durduracak, kentlerdeki kuşatmaları kaldıracak, tutukluları serbest bırakacak her türlü plana destek veririz" diye konuştu.
De Mistura'nın planlarının nasıl bir sonuç vereceği ve bu görevi ne kadar sürdüreceği ise belirsizliğini koruyor.