Tamer Korkmaz
“Yurttaş Doğan” gidiyor!
Medyada bir dönem kapanıyor: Doğan Medyası havlu attı! “Yurttaş” Doğan; Hürriyet’ten Posta’ya, Kanal D’den CNN Türk’e kadar bütün medya şirketlerini Demirören Grubu’na satmak için anlaştı.
Doğan Holding dün KAP’a “Demirören Holding ile satış ve devir konusunda görüşmelere başlandığını” bildirdi.
“Bir milyar yüz bin dolarlık” bir satış gerçekleşiyor.
*
Aydın Doğan, 2011’de iki gazetesini (Vatan ve Milliyet) Erdoğan Demirören’e satmıştı. Aynı yıl Star TV’yi de Doğuş Grubu’na devretmişti. 2016’da ise Radikal’i kapatmıştı.
Medyadaki kırkıncı yılına girerken bırakıyor, Aydın Bey…
Bu sütunda, Aydın Doğan’ı yıllardır “Yurttaş Doğan” diye tanımladık: ABD’deki “Basın İmparatoru!” William Hearst’ün hayatını konu alan 1941 yılı yapımı “Yurttaş Kane” filminden mülhem bir benzetmedir.
Türkiye’deki -ABD’ye bağlı- Baronsal Güç Odağı’nın “medyada tekel oluşturan patronu” olduğu için; böylesine bir benzetme, Mister Doğan için “biçilmiş kaftan”dır.
*
1979 yılında Milliyet gazetesini satın aldığı vakit, Aydın Doğan matbuat dünyasında tanınmış bir isim değildi…
Otomotiv sektöründe başladığı iş hayatından basın sektörüne, Vehbi Koch’un damadı İnan Kıraç’ın “elinden tutması sayesinde” geçiş yapmıştır.
“Neden bir başkasının değil de Aydın Doğan’ın elinden tutulduğu” sualinin cevabı ise derindir.
Nitekim, Mister Doğan 1994’te de “Medyanın Amiral Gemisi” olarak tarif edilen Hürriyet’in sahibi olmuştur.
*
“Yurttaş Doğan” 28 Şubat sürecinin medya ayağındaki lokomotif patrondu…
O dönemde, Doğan Medyası; darbeci generallerin namı hesabına yoğun bir “psikolojik savaş” icra etti.
Yurttaş Doğan’ın medyası, Yirmi Sekiz Şubat darbesine tüm hücreleriyle destek verdi…
Mesela, Hürriyet’teki “Gerekirse silah bile kullanırız” manşeti hiç unutulmadı. Bu cümle darbeci Çevik Bir’e aitti.
O manşeti, Mister Doğan’ın “başgarsonu” olan –pardon Hürriyet’in o dönemdeki yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, “Çevik Bir’i ziyaretinin ertesi günü” atmıştır…
Aynı dönemde (Nisan 1997’de) Locaefendi’nin Kanal D’de Refahyol’a “Beceremediniz gidin” şeklindeki sözlerini Hürriyet’in manşetine taşıyan da bu Ertuğrul’dur.
Latif Erdoğan’ın arşivinden çıkan “Fetullah Gülen’e ait sözler” ise Locaefendi ile Yurttaş Doğan arasındaki derin bağlantıların sanıldığından daha eski yıllara dayandığını ortaya çıkarmıştır.
Gülen, Latif Erdoğan’ın da yer aldığı “dar dairedeki bir sohbetinde” şöyle demiştir:
“Aydın Doğan Bey, bana bizzat söyledi. ‘Niye bana iş vermiyorsunuz, ben de yapayım’ dedi. Hürriyet Holding’in, Milliyet Holding’in arkasındaki insan ‘Ben de yapayım’ diyor. İnanıyorum ki, yarın Sabancı da Koç da diyecek…” (25 Ekim 1997)
*
17 ve 25 Aralık 2013’teki Paralel Darbe Girişimi’nden üç ay kadar evvel (24 Eylül 2013) Hidayet Karaca’nın Gülen ile yaptığı telefon konuşmasında geçen “Aydın Doğan’la ilgili” bölüm de ibretliktir…
Şimdilerde cezaevinde yatan geçmişte Paralel STV’yi yöneten Karaca, o konuşmada “Hocam, bugün Aydın Bey ile yemek yedik. Size selam ve hürmetleri var” dedikten sonra şu sözleri sarf etmiştir:
“Aydın Doğan Bey, ‘Şu anda demokratlığı Hocaefendi temsil ediyor’ dedi…”
Yurttaş Aydın Doğan’ın “gerçek demokrat” diye andığı Gülen’in yönetimindeki Gladyo örgütü FETÖ, 17-25 Aralık 2013 tarihinde “Emniyet-Yargı Cuntası üzerinden” darbeye girişti…
15 Temmuz 2016’da ise bir askeri darbeye kalkıştı…
-Bağımsız Müslüman Türkiye, işgal edilmek istendi!
*
Aydın Doğan’ın medyadan çekilme kararı alması, hangi döneme denk düşüyor?
ABD’nin, Türkiye’ye karşısında hayati mağlubiyetler aldığı bir süreci yaşıyoruz:
İlki, 15 Temmuz 2016’da darbe kalkışmasının berhava olmasıdır. İkincisi ise 18 Mart 2018’de TSK’nın Afrin’deki zaferidir.
Yakın gelecekte, Haydut ABD’nin Türkiye’de ve bölgede kaybetmeye devam edeceğini öngörmek de zor değildir.
Böyle bir vasatta; Türkiye’de “Amerikancı politikaların ve tezlerin dublajını yapmaya ayarlı” bir yayın çizgisinin lokomotifi konumundaki Doğan Medyası’nın el değiştiriyor olması dikkat çekicidir.
Doğan Medyası’nın yerini alacak olan Demirören’lerin de aslında Komprador Burjuvazi’nin (daha düşük profilli) bir sermaye enstrümanı olduğu hususu hesaba katılırsa; bu minvalde malum cephenin “zaruri bir oyuncu değişikliğine gittiği” söylenebilir…
Bu kararı alanların; “İyice yıpranmış durumdaki Doğan Medyası ile mevcut şartlarda daha fazla gidilemeyeceğini” düşünmüş olabilecekleri akla geliyor.
*
Demirören Grubu’nun 2011 yılında satın aldığı Vatan gazetesi adeta “bitkisel hayatta” Milliyet ise sanki “yoğun bakımda” bir gazete gibi duruyor.
Peki, Demirören Grubu Doğan Medya’sının yeni sahibi olarak –acaba- sadece bir “ara istasyon” mudur?
Bu sorunun cevabını da zaman gösterecek.