DÜNYA
Suriye'de güvenli bölge ihtiyacı
ANKARA
Suriye'de rejim güçlerinin ve Rusya'nın saldırılarından kaçan sivillerin göç dalgası, Türkiye sınırında güvenli bölge oluşturulması fikrini güçlendiriyor.
Türkiye'nin gündeme getirdiği güvenli bölge, Suriye'deki çatışmalardan kaçan sivil nüfusun can güvenliğinin sağlandığı barınma alanı oluşturulmasını öngörüyor.
Gaziantep’in Karkamış ilçesinin karşı tarafında bulunan Halep’e bağlı Cerablus ilçesinden Kilis'in karşısındaki Azez ilçesine uzanan hat, 98 kilometrelik bir alana yayılıyor. İnsani ihtiyaçların rahatlıkla karşılanabilmesi içinse Suriye toprakları içine doğru 45 kilometrelik bir derinlik oluşturulması hedefleniyor.
Türkiye, bölgeyi, Halep başta olmak üzere tüm Suriye'den yeni göç eden sivillerin toplanabileceği ya da Türkiye'ye geçmiş Suriyelilerin arzu etmeleri halinde yerleşebileceği bir bölge olarak tasarlıyor. Halihazırda Türkiye, 2 milyon 600 bini aşkın Suriyeli sığınmacıyı konuk ediyor.
Göç sorunu, Rusya'nın Suriye iç savaşına katılarak 30 Eylül 2015'ten itibaren yoğun olarak muhalifleri ve sivil yerleşim yerlerini bombalamasıyla son bir ay içinde yeni boyutlar kazanmıştı. Rus hava kuvvetlerinin Hatay'ın karşısındaki Türkmendağı ile ülkenin kuzeyindeki Halep merkez ve kuzey kesimlerine yoğunlaşması, yüzbinlerce kişinin yerinden olduğu yeni bir göç dalgasını tetiklemişti. Göç edenlerin büyük bölümü, güvenli bölge olarak tasarlanan alanda muhaliflerin kontrolündeki Azez'e yönelmişti.
Cenevre ve Münih'te çatışmaların durdurulması için alınan kararların Rusya'nın devam eden saldırıları nedeniyle hayata geçirilememesi, göç dalgasının bundan sonra da süreceği beklentisini besliyor.
Avrupa güvenli bölgenin önemini anlıyor
Öte yandan çatışmaların durdurulabilmesi halinde dahi, Suriye halkının barınma, iş ve sosyal hizmetlerden mahrum kalmasından ötürü başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dış göçe devam etmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu durum en fazla, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerini endişelendiriyor.
Geçen yıl boyunca çoğu Suriyeli olmak üzere 1 milyondan fazla mültecinin ayak bastığı Almanya, bu nedenle Türkiye'nin yaklaşık iki yıldır savunduğu güvenli bölge fikrine destek vermeye başladı. Alman hükümeti de Türkiye'nin uzun süredir dillendirdiği "sorunun kaynağında çözülmesi" gerektiği tespitini paylaşıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, 20 Şubat'ta, "Sivillerin kendilerini güvende hissedecekleri bir bölgenin kurulması gerektiğini açıkça ifade ettik. Mesela Türkiye sınırı, Azez ve civarı... Cenevre'de görüşmeler sürüyor. Bugün 10 binlerce Suriyeli bombardıman korkusu yaşıyor. Onlar için en önemli şey bu güvenli bölgeye sığınabilmek. Müzakereler yoluyla, Esed yönetimine ve ona destek veren tüm güçlere bu güvenli bölgenin oluşturulması çağrısını yaptık" değerlendirmesinde bulunmuştu.
Güvenli bölgenin, sivillerin emniyeti dışındaki bir diğer önemi, sınırdaki tehlikeler. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 11 Ağustos 2015'teki açıklamasında, sınır güvenliğine ilişkin boyutu şu sözlerle anlatmıştı:
"Suriye krizinin başından beri iki nedenle güvenli bölge oluşturulmasını istiyorduk. Birincisi, bu alan mültecilerin kendi ülkeleri içinde barınabilmeleri için bir alan olacak. Şu an Türkiye tek başına sadece Suriye'den gelen yaklaşık 2 milyon mülteciyi ağırlıyor. İkinci sebep ise bu alan terörist grupların gelmesini önleyecek. O alanda siviller, rejim ve terörist grupların saldırılarına karşı kendilerini güvende hissedecekler."
Uçuş yasağı şart
Güvenli bölgenin oluşturulması öncelikle uçuş yasağına bağlı. Rusya'nın 30 Eylül 2015'te savaşa katılmasına kadar ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin DAEŞ'le mücadele amacıyla Halep'in kuzeyinde yaptığı uçuşlar, rejim uçaklarının da bölgeden uzak kalmasını sağlamıştı. Rejim uçaklarının Halep merkezin kuzeyine çıkmaktan vazgeçmesiyle güvenli bölge fiilen oluşmaya başlamıştı.
Ancak Rus hava unsurlarının Türkiye hava sahasını ihlal ve ABD uçaklarını taciz edecek kadar provakatif bir tutum takınması, durumu tersine çevirmişti.
Bu nedenle, güvenli bölge olarak tasarlanan alanın uçuşa yeniden kapatılması, ABD'nin Rusya karşısında kararlı bir tutum sergilemesine bağlı. Amerikan yönetimi ise Rusya'yı müzakere masasında tutabilme ve doğrudan çatışma riskinden uzak kalabilme gerekçesiyle güvenli bölgeyle ilgili taahhütlerden kaçınıyor.
Azez tarafı muhaliflerin elinde olan bölgenin Cerablus kısmında ise terör örgütü DAEŞ'in hakimiyeti sürüyor. Türkiye, bu bölgenin müttefiklerle ortak bir strateji çerçevesinde kara ve hava operasyonuyla örgütten arındırılmasını öneriyor.
Güvenli bölgenin çekim gücü
Güvenli bölgenin oluşturulması halinde, Türkiye sınırına yığılan ya da halihazırda Türkiye'de yaşayan sığınmacıların buraya yerleşmelerini teşvik etmek için imar ve gelişmiş sosyal hizmet faaliyetleri planlanıyor.
Özgür Suriye Ordusu'nun iç güvenliğini sağlayacağı bölgede, muhaliflerden oluşan Suriye Geçiçi Hükümeti'ne aktarılan fonlarla sosyal hizmetler verilmesi öngörülüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin somut önerilerini 27 Aralık 2015'te El Arabiya kanalına yaptığı açıklamalarda, şöyle dile getirmişti:
"Bakın, bizim güneyimizde, Suriye'nin kuzeyinde 98 kilometre eninde, 45 kilometre derinliğinde şu anda bir bölge var. Biz bu bölgeyi ilk etapta, terörden arındırılmış bir bölge olarak ilan edebiliriz. Ve bu terörden arındırılmış bölgeye Suriye'den çıkacak olanları ve Türkiye'de kamplarda bulunanlardan da Suriye'ye kendi ülkesine dönmek isteyenleri buraya yerleştirebiliriz. 'Peki, ne yapabiliriz?'. Dedim yapacağımız iş şudur: Bir, donörler olarak önce bir mali seferberlik ilan edip parayı toparlayacağız. Biz altyapıda, konut yapımında başarılı bir ülkeyiz. Buralarda Suriye'nin yerel mimarisine uygun olarak konutlar yapalım. Ve bu konutları yapmak suretiyle burada o ihtiyacın hiç olmazsa ilk etapta belli bir kısmını karşılayacak şekilde burada şehir, şehirler veya şehircikler kuralım. Ama bunun uçuşa yasak bölge ilan edilmesi şart ki buranın güvenliği olsun."