TÜRKİYE
SADAT'ı tanıyın.. Dünyaya kim nasıl hakim oluyor öğrenin..
SADAT kurucusu ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, SADAT hakkındaki iddiaları cevapladı.
Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi (SADAT) kurucusu Adnan Tanrıverdi, gazeteci Kübra Par'ın sorularına cevap verdi ve şirket hakkındaki iddialara açıklık getirdi.
Röportajdan öne çıkan kısımlar şöyle:
SADAT tam olarak nedir? Kuruluş amacı nedir? Hakkında pek çok spekülasyon var.
1996 yılının temmuzunda, tuğgeneralliğimin 4’üncü senesini tamamlamak üzereydim. Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı’ndaydım. Sırp- Bosna Savaşı yeni bitmişti. Bosna’daki Türk birliğine ve Bosna yönetimine destek amacıyla, Bosna’ya ziyarete gittik. Kafile başkanımız, o zamanın Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin Doğan’dı. O yolculuk sırasında Çetin Doğan Paşa bir olay anlattı. MPRI “Military Prefessiyonal Resources Incorporated” isimli bir ABD özel savunma danışmanlık şirketinden bir yetkili, Genelkurmay Başkanlığı’na gelerek, şirketlerinin bünyesine TSK’dan bir muvazzaf personel verilmesini istemiş. Sonradan öğrenilmiş ki bu şirket daha önce rahmetli İzzet Begoviç’e, Bosna ordusunu kurup, eğitip, donatıp hazır olarak Bosna Hersek’e teslim etmeyi teklif etmiş, Begoviç de “Türkiye kabul ederse olur” demiş.
EMEKLİ OLUNCA DANIŞMANLIK ŞİRKETLERİNİ ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM
Özel savunma danışmanlık şirketlerinin yeni yeni kurulmaya başlandığı yıllardı. Seyahatten döndükten 1 ay sonra ben kadrosuzluktan emekliye sevk edildim. Bu şirketlerle ilgili araştırma yapmaya başladım. Sonunda Peter Waren Singer tarafından yazılmış 400 sayfalık “Kiralık Ordular-Özel Askeri Şirketler” isimli, 2009 yılında basılmış kitabı buldum ve okudum. Kitapta, MPRI şirketi ile birlikte 3 özel savunma danışmanlık şirketinin dünya üzerindeki bütün faaliyetlerinden, ayrıca 70 ABD şirketinin her birinden de birkaç paragrafla hangi ülkelerde hangi faaliyetlerde bulunduklarından bahsediliyordu. O zamanki tespitle Amerika’nın Suudi Arabistan’da 5 ayrı savunma danışmanlık şirketi vardı. Bunların sermayeleri 5 milyon dolardan fazla ve 1500’e yakın emekli askeri personeli var. Aşağı yukarı 5-6 bin kişilik askeri danışma heyeti, Suudi Arabistan’ın karar mercilerine yakın bir yerde faaliyet gösteriyor. Böyle faaliyet gösterilince, Suudi Arabistan’ın veya başka bir ülkenin Amerika’nın kontrolü dışında adım atamadığı sonucuna vardım.
Kitabın yazıldığı tarihteki bilgilere göre, Örneğin Suudi Arabistan’da; VINNELL adlı şirket; stratejik mevkileri kollayarak rejimi koruyan “Suudi Ulusal Muhafızları”na eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor. BDM şirketi; Suudi Arabistan ordusuna ve hava kuvvetlerine lojistik, eğitim, istihbarat, danışmanlık ve operasyon hizmetleri veriyor. Booz-Allen Hamilton şirketi; harp akademilerini eğitiyor yönetiyor. SAIÇ Şirketi; donanma ve hava savunmasına destek hizmeti veriyor. O'Gara Şirketi; kraliyet ailesini koruma, yerel güvenlik güçlerine eğitim, kontr-terör ve meskûn mahal eğitimi sağlama hizmeti veriyor. ABD savunma bakanlığı ve dışişleri bakanlığı kontrolünde hizmet gören 70 özel savunma danışmanlık şirketi varken bu şirketlerin hizmet verdiği ülkelerin ABD’nin iradesi dışında hareket etmesinin mümkün olamayacağı düşünüldüğünde işin fecaati ortaya çıkıyordu.
DURUMLARI İSTİŞARE ETTİK 2012'DE ŞİRKETİ KURDUK
Bunu fark edince “Biz de böyle bir şirket kurmalıyız’’ mı dediniz?
Evet, tabii. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İslam ülkelerinin köklü askeri geleneği olan ülkelerin desteğine ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor. Türkiye’nin de köklü bir askeri geleneği var. “Bu ülkelerin kendi ayakları üzerinde kalması için emekli askerlerimizi organize ederek destek verelim” diye bir düşünce hasıl oldu. Devletimizin kontrolünde, eski Osmanlı coğrafyasındaki Müslüman ülkelere ihtiyaç duydukları hizmet verilmeliydi. Bu şirketler aynı zamanda ülkemizin dış politikasının da bir enstrümanı olmalıydı. ASDER mensupları ile durumu istişare ettik ve 28 Şubat 2012 tarihinde Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ni kurduk. Kurulması da zaman aldı; bunu bürokrasiye ve siyasi iradeye anlatmak çok kolay olmadı.
"İDDİALAR İFTİRA"
SADAT’la ilgili çok kritik iddialar var. Bunlardan en dikkat çekeni, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğunu söylemesiydi. Ümit Özdağ da bu iddiayı sürdürdü ve bunların SADAT’la ilişkili olduğunu ima etti. Sizin Türkiye’de silahlı eğitim kamplarınız var mı? Bu iddialara ne diyorsunuz?
Tamamen iftira, hayal mahsulü! Bunların SADAT’la alakası yok. Hiçbir eğitim tesisimiz yok. Ümit Özdağ bunu 2017’nin temmuzunda da söyledi. 2012’de de bir gazete bu iddiaları ortaya attı. O gazete hakkında tekzip davası açtık ve kazandık. ABD’de yayınlanan ve “Kontrollü darbe” iddiasını pekiştirmek, Cumhurbaşkanı’mızı yıpratmak için ortaya atılmış bir propaganda haberini gerçek olarak algıladılar. Devlete böyle ağır bir iddiada bulunmak, bir siyaset insanına yakışmaz. Tabii bunun sonucu yargıdan çıkacak.
BİREYSEL EĞİTİM VERMİYORUZ
Web sitenizde bireysel eğitim vermediğinizi belirtmişsiniz. Ama yine de sorayım, sivillere yönelik askeri eğitim veriyor musunuz?
Bu tür asılsız iddialar SADAT’ın kurulduğu zamandan beri sürdürülüyor. Aslında mevzuatımız dikkatlice incelense SADAT’ın neye hizmet ettiği çok rahat bir şekilde anlaşılır. Kuruluş amacımıza uygun olarak dost ülkelerin devlet organlarını muhatap alıp kendi ülkelerinde kendi hukuki mevzuatlarına uygun olarak kurumsal bazda danışmanlık, eğitim ve donatım hizmeti veriyoruz. Bunun dışındaki yakıştırmalar, mesnetsiz ve iftira niteliğinde...
SADAT'I ABARTIYORLAR
Geçen hafta Afrin harekâtı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan “Güvenlik Zirvesi”nde siz de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yanında yer alırken gördük. O toplantıya hangi sıfatla davet edildiniz?
SADAT kurucusu olarak mı? Ben “Güvenlik Zirvesi”ne Cumhurbaşkanımızın “Güvenlik Politikaları” konusundaki başdanışmanı olarak katılıyorum. Afrin konulu zirveye de bu sıfatla katıldım. MİT Müsteşarlığı ile fiili bir bağlantımız yok.
HİÇBİR YERDEN DESTEK ALMADIK
Peki; hükümetin, AK Parti’nin veya Cumhurbaşkanlığı’nın SADAT’a resmi ya da gayriresmi olarak maddi desteği var mı?
Hayır, hiçbir destek almadık. Böyle bir şirket Türkiye’de ilk kez kuruldu. Kurulduğu zaman herkes, “Nasıl olur?” gözüyle baktı. Hatta İstanbul Ticaret Odası’na şirket sözleşmesini gönderdiğimiz zaman, okuyan hanımefendi kâğıdı elinden düşürmüş. “Siz bu yetkiyi nereden alıyorsunuz?” deyince biz de, “Bunu engelleyen hangi kanun var? Biz bu şirketi şirketler kanununa göre kuruyoruz” dedik. Oradan Ticaret Bakanlığı’na, daha sonra Savunma Bakanlığı’na, ardından Genelkurmay’a gitti. Oraları harekete geçirdi. Hatta o zamanın başbakan yardımcısı bizi çağırıp, “Ooo paşam, ordular kurup silah yapıyormuşsunuz. Bizim silahlı kuvvetlerimiz yok mu?” dedi. Ben de Bosna’yı anlattım. Bizi dinlediler. Dinledikleri zaman, “Bu benim omzumda bir mesuliyet. Ben 70 yaşından sonra para kazanmak için bu şirketi kurmuyorum. Birikimimin bir zekatı, bir misyon için kurdum. Dolayısıyla, ‘Sizin kuruntunuz bu. Biz devlet olarak tüm bunların altından kalkarız. Silahlı kuvvetlerimiz o 70 şirketin karşısında durur’ diyorsanız ben bu sorumluluğu sizin omuzlarınıza bırakıp, kapıdan içim rahat çıkar giderim” dedim. Ondan sonra böyle bir ihtiyaç olduğunu anladılar. İnceleme yaptılar. Sürekli de takip ediyorlar. Bizim yasadışı bir şeyimiz yok.
CUMHURBAŞKANI'NA SALDIRI İÇİN İDDİALAR ORTAYA ATILIYOR
Peki SADAT neden şüphe uyandırıyor? Neden hep tartışmaların odağında?
SADAT’a saldırı okyanus ötesinden başladı. Michael Rubin, ABD’den SADAT hakkında yazılar yazmaya başladı. Hain FETÖ’nün hoparlörü Suat Avni sazı aldı. Mehmet Eymür de iftiralara katıldı. Saldırı ABD’den geldiğine göre, İslam ülkelerindeki etkili faaliyetlerinden rahatsız olunduğundan dolayı SADAT tartışma konusu yapıldı. Son zamanlarda da ben Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı’na getirildiğimden Cumhurbaşkanı’mıza saldırı için SADAT ve şahsım mesnetsiz iddialarda kullanılmak isteniliyor.