TÜRKİYE
"Önce Amerika'yı keşfedeni keşfedelim"
-
Ailesinin bütün malını vakfederek açtığı Biruni Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, bilim tarihindeki başarılarımızın yeniden tekrarlanabileceğinin en açık örneği olmak istiyor.
-
Adını Amerika kıtasını ilk bilen âlim olan Biruni’den alan üniversitenin rektörü Yüksel, Amerika’yı keşfeden Biruni’yi keşfetmemiz gerektiğini söylüyor.
Anadolu insanı neler yapabilir aslında onu göstermek istedim diyen Biruni Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, Türkiye’de iki ayrı üniversitenin kurucu rektörlüğünü yapan tek isim. Yüksel, toplam elli milyon lira harcayarak açtığı Biruni Üniversitesi’nde çağımızın Biruni’lerini yetiştirmeyi hedefliyor. Yüksel’le modern tematik üniversitesi Biruni’den hareketle büyük İslam bilgini Biruni’yi konuştuk.
Bir duayla başlayıp başka duaların istikametinde Türkiye’nin geleceğe ümitle bakmasını sağlayan ‘dert’ sahibi az sayıdaki güzel adamdan biri Prof. Dr. Adnan Yüksel. İyi insanı, elindeki işi iyi yapan kişi olarak tanımlayan Yüksel Hoca’nın hayatı annesinin ‘doktor olursun’ temennisiyle biten dualarıyla başlıyor aslında. Annesinin duasını, hayatı boyunca karşısına çıkan başka dualar da izlemiş. Hocayı aslında kendi annesinden tutun da padişah annesinin duasına kadar, pek çok kabul edilmiş duanın sonucu diye tanıtabiliriz.
BABASININ HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Babası Ahmet Kamil Bey’in 1950’li yıllarda girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni, babasının ölümü üzerine yarıda bırakıp memleketi Kahramanmaraş’a dönmesiyle ailenin hekimlik bayrağı devralma vazifesi de Adnan Yüksel’e kalır. Kazanılan Tıp Fakültesi dereceyle bitirilir ve hiç ara vermeden doktora ve profesörlük peşinden gelir. Çocuk nörolojisi alanında ünü öyle yayılır ki uzun süre Türkiye’nin en çok vergi veren hekimi olmasının yanı sıra dünya tıp tarihine geçen bir nörolog da olur.
Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Âlem Sultan tarafından fakir fukaranın ücretsiz tedavi edilmesi için vakfedilen ve çok uzun yıllar boyunca ihmal edilen vakıf hastanesinin üniversiteye dönüştürülmesi sürecinde üniversitenin kurucu rektörü olan Adnan Yüksel, birkaç puan düşük aldığı ve kritere tam uymadığı için dayısının oğlunu bile okula almamış. Bilimsel başarısının gösterdiği titizliğin yansıması olduğunu anlamak zor değil. Kuruluşunun üçüncü ayında bilimsel yayın ortalamasında ODTÜ, Boğaziçi ve Hacettepe’yi geride bırakmış.
Bezm-i Âlem Gureba Hastanesi’nin vakfiyesinde Bezm-i Âlem’in yazdırdığı “Her kim vakfın bekasına özen gösterir ve gelirlerini artırırsa, bağışlayıcı olan Allah onun her işini rast getirsin, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun...” duası, hocanın padişah annesinden aldığı duadır. Hocanın rektörlük süresinde kendi öğle yemeğini bile evden getirecek kadar gösterdiği hassasiyet Valide Sultan’ın duasının kabul olduğunu gösterir nitelikte.
BİRUNİ’NİN İZİNDE ÇAĞDAŞ BİR HOCA
Türkiye’de iki ayrı üniversitenin kurucu rektörlüğünü yapan tek kişi olan Prof. Dr. Adnan Yüksel, Bezm-i Âlem Vakıf Üniversitesi’nden ayrılmasından sonra şimdilerde ailesinin bütün malını vakfederek kendi kurduğu ve ilk öğrencilerini bu yıl alan Biruni Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapıyor. ‘Benim kalfalık eserim’ dediği Biruni Vakıf Üniversitesi, Hoca’nın Bezm-i Alem’deki başarılarını ikiye katlamayı hedeflediği yer. Daha şimdiden birkaç yıl sonra dünyanın sayılı üniversitelerinden biri olacağı anlaşılan Biruni Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, üniversiteyi yalnızca sağlık bilimleri alanında ihtisaslaşan tematik bir üniversite olarak konumlandırmış. Biruni’den bin yıl sonra yeni Biruni’ler yetiştirmek istiyoruz diyen Yüksel’le hem Türkiye’deki üniversite algısını kökünden değiştirecek Biruni Vakıf Üniversitesi’ni hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının ardından dalga dalga tüm dünyaya yayılarak tartışılan ‘Amerika’yı Müslümanların keşfi meselesinin’ gerçek mimarı büyük Türk dehası Biruni’yi konuştuk. Türkiye’de üniversitelerin ekonomiye katkısının yalnızca yüzde beş civarı bir rakamda kaldığını söyleyen Adnan Yüksel Hoca, kendisi belirtmese de kendi köşesinde sessiz sedasız Türkiye’nin yeni üniversite devrimini gerçekleştiriyor.
Okulun adını neden Biruni olarak belirlediniz?
Tüm dünyada bilim tarihçileri Biruni’yi gelmiş geçmiş en büyük evrensel 10 dehadan biri olarak kabul ediyor. Hakikaten evrensel bir deha Biruni. Yaklaşık 120’nın üzerinde eser yazmış gerçek muhteşem Türk.
Türkiye’deki üniversite isimlerini düşününce Biruni isminin bugüne kadar bir üniversiteye verilmemesi de düşündürücü…
Evet, başvuru yapınca Ankara’daki arkadaşlarımız da ‘hocam sizi bekliyormuş’ dediler.
Bir Biruni kütüphanesine de vesile olacak mı Biruni Üniversitesi? Yalnızca iki tane eseri Türkçe’ye çevrilmiş, onlar da yarım. Biz inşallah bugüne gelen tüm eserlerini Türkçeye kazandırarak bir kütüphane kuracağız. Zaten Biruni Araştırma Merkezi kurduk YÖK de kabul etti. Büyük bir uluslararası sempozyum yapacağız.
BİRUNİ’Yİ BATILILAR DA KABUL EDİYOR
Artık Amerika’yı ilk bulan kişinin Biruni olduğunu biliyoruz… Evet, gündemde şimdi o var. Ama sadece o kadar değil. Biruni o kadar büyük bir deha ki, Kopernik’ten 600 yıl önce dünyanın güneş etrafında döndüğünü bulan kişi. Newton’dan 700 yıl önce çekim kuvvetini bulan kişi. Galile’den 500 yıl önce dünyanın döndüğünü söyleyen biri. 16 metre farkla dünyanın yarıçapını bulmuş biri. Biruni İbn Sina gibi bir başka dehayla aynı çağda yaşamasına rağmen asrına adını verebilmiş bir isimdir. 11. Yüzyılın bilgisayarı diyebileceğimiz mekanik usturlabı da kendisi bulmuştur.
Üniversitenizin logosu da usturlab…
Geliştirdiği usturlabın yüze yakın fonksiyonu var. Matematikte çok kullanılıyor, mesafeleri ölçüyor GPS gibi. Dönme hızlarını ölçüyor, yarı çapları ölçüyor… Kıbleyi ölçmek için her gittiği yerden koordinat tespit ederek enlemleri ve boylamları yazıyor. Kosinüs ve sinüs hesaplamayı ve uzay geometrisinin babasıdır mesela Biruni. Gel-gitleri de kendisi tanımlıyor. Gel-gitler üzerinden Amerika kıtasının varlığını fark ediyor. Eğer burada böyle bir kara parçası olmazsa, büyük bir dengesizlik olurdu diyor.
Batı’daki karşılığı…
Bakın bununla ilgili, Washington John Hopkins Üniversitesi Uluslararası Araştırmalar Okulu Orta Asya- Kafkas Enstitüsü yöneticisi S. Fredercik Starr: “Hayatında hiç okyanus görmemiş olan Biruni’nin de keşif tacını giymeyi hak ettiğini geçen ay düzenlenen Ortaçağ Dönemi Orta Asya’sı konulu bir konferansta deklare etti. Starr ayrıca “Biruni, 800 ila 1500 yılları arasında 700 yıl süren ‘Doğu Rönesans’ının’ en seçkinlerinden idi ve cebir, trigonometri, algoritma, usturlab ve modern tıbbın temelleri konusunda buluşlar ve başarılar gerçekleştirmişti” diye eklemiştir. Biruni, o dönem ilk defa canlı sezeryan yapıyor. İlk defa kimya ile eczacılığın temellerini birbirinden ayırıyor. 3 bin bitkinin hangi hastalığa iyi gelir, hangisinde ters etki yapar onun sözlüğünü yazmış, o devirde. Hayatı boyunca yalnızca iki bayram günleri çalışmadığını söyleyen bir âlim Biruni. Böyle büyük bir kafa daha yetiştirememişiz.
Öyle fakat biliyorsunuz Amerika kıtasının keşfi meselesinde olumsuz tepkiler önce Türkiye’den yükseldi…
Aslında biz tarihimize sahip çıkmamışız yıllardan beri. Cumhurbaşkanımız çok haklı. Daha da çok şey var aslında Müslüman bilim adamları tarafından bulunan. Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Science dergisi, üç ay önce ‘Amerika’yı da Biruni keşfetmiştir’ diye yazdı. Bakın piknometriyi kuruyor. Bin yıl önce kimin aklına gelir, su mu ağır, bakır mı ağır, kurşun mu ağır diye. Kaç tane metalin özgül ağırlığını keşfediyor ve bugünle birebir aynı. Adam bir deha…
Ve biz kendisini tanımıyoruz bile...
Sadece o değil, Ali Kuşçu’yu tanıyor muyuz sanki İbn Sina’yı tanıyor muyuz, İbn Rüşd’ü tanıyor muyuz? O yüzden öğrencilerimize sadece lisans değil, doçent olacaksınız diyoruz. Henüz altı aylık bir okuluz. Türkiye’nin en iyi hocalarını topluyoruz. Bakın mesela moleküler genetik laboratuvarı kuruyoruz şimdi üniversite olarak. Bütün üniversitelere hizmet vereceğiz. Eski sürümü Türkiye’de sadece TÜBİTAK’ta var. Yeni sürümü sadece Biruni Üniversitesi’nde olacak. Cüzi bir fiyata bütün dna yapısını inceleme fırsatımız olacak. Biz eğer Türkiye ve dünyanın en iyi hocalarını çalıştırmazsak, en iyi isimlerle en iyi işleri yapmazsak üniversitemize adını veren Biruni’nin isminin ağırlığı altında eziliriz. Bakın eğer 2023’te biz ilk on ekonomiye girmek istiyorsak ki gireceğiz bunun için üniversitelerimiz çok çalışmalı.
Kaynak: Yeni Şafak