TÜRKİYE
Nuh Albayrak'tan en net IŞİD değerlendirmesi:
TRT Türk’te yayınlanan Manşetten programında Betül Soysal Bozdoğan’ın sorularını yanıtlayan Star Gazetesi Yayın Koordinatörü Nuh Albayrak, IŞİD’le mücadelede mutabakata varan ve hassasiyet gösteren ülkelerin PKK konusunda sessiz kalmasını eleştirdi.
ABD’nin Türkiye’yi IŞİD’le mücadeleye dâhil etmek ve en ön safta savaşmasını istediğini belirten Albayrak, “Türkiye artık nerede ne zaman nasıl hareket edeceğini bilen bir ülke. CHP’nin iktidarda olduğu zamanlardaki gibi ABD talimat verdiğinde onu hemen uygulayan bir Türkiye yok” dedi.
PYD’nin, ABD ve koalisyon ülkelerinin yanında yer alıp IŞİD’le savaşıyor olmasının PKK’yı meşrulaştırdığının altını çizen Albayrak, “PKK, bu imaj sayesinde uluslar arası platformda çok farklı bir imaja sahip oldu. Artık hem PKK hem de Kürt siyasetçiler çözüm süreci konusunda ayak diretmeye, şartlar öne sürmeye başladılar” dedi.
KİMSE SAVAŞ MERAKLISI DEĞİL!
Betül Soysal Bozdoğan(B.S.B): Var olan Suriye ve Irak tezkereleri güncelleniyor. Tezkerelere göre IŞİD’le mücadelede varız ama kurşun atan ülke olmayacağız, İncilik Üssü açılmayacak. Tezkereler neden yenileniyor? Bu tezkereler tedbir amaçlı mıdır?
Nuh Albayrak(N.A): Tezkereler tedbir amaçlı. Bugün Suruç’a havan mermisi düştü. Bir ev yıkıldı. Benzer bir hadisenin tekrar yaşanmayacağına dair bir garantimiz yok. Savaş kapıda. Tezkereler TSK’ya verilecek yetkilerdir ama bunların nasıl ve nerede kullanılacağı ayrıca karar verilmesi gereken bir konu.
B.S.B: Böyle bir durumda muhalefet nasıl bir tavır sergiliyor?
N.A: Muhalefet lideri “TSK’nın savaşa girmesini istemiyoruz” açıklamaları yapıyor. Bu çok ucuz bir ifade. Türkiye’de bırakın muhalefet liderini 75 milyon insandan biri bile savaşa gitmeyi arzu etmiyor. Meclisten tezkere almak koşa koşa savaşa gitmek anlamına gelmiyor. Bunu en iyi bilenlerden biri de Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuyu ucuz bir siyaset malzemesi haline getirmektir. Hâlbuki bazı konularda tüm ülkenin ortak paydada buluşabilmesi gerek. Muhalefet olarak iktidardan farklı düşünebilirsiniz. Bazı milli konularda her şeyi bir kenara bırakılıp ortak bir mutabakata varılabilmelidir. Türk askerinin savaşa gitmesini kim istiyor ki!
ARTIK ABD’NİN EMİRLERİNİ HARFİYEN UYGULAYAN BİR TÜRKİYE YOK!
B.S.B: Kimse savaş istemiyor ama sınır bu kadar hareketliyken hükümetin gereğinin yapılması için tedbir amaçlı adımlar atması doğal değil mi?
N.A: Muhalefet partisi lideri rehinelerle ilgili de Türkiye’yi pasif kalmakla suçluyordu. Herkes gibi Kılıçdaroğlu da biliyor ki bu tezkereler yarın koşarak savaşa gitmek anlamına gelmiyor. Türkiye, nerede ne zaman nasıl hareket edeceğini ölçüp, biçen bir ülke. CHP’nin iktidarda olduğu zamanlardaki gibi ABD talimat verdiğinde onu hemen uygulayan bir Türkiye yok.
IŞİD KONUSUNDA AYAĞA KALKAN DÜNYA PKK’YA SESSİZ KALDI!
B.S.B: Suriye Türk jetine saldırırken ya da Süleyman Şah Türbesini bahane ederek bir kısım medya Türkiye’yi savaşın içine çekmek istiyordu. Aynı medya bugün çelişkili davranışlar sergilemiyor mu?
N.A: İşin bir farklı boyutu da şu: Bahçeli’ye kalsaydık Türkiye şimdi savaşın içindeydi. Türkiye’yi yönetenler ne şuan koşarak savaşa gidiyor ne de gerekli adımları atmaktan imtina ediyor. Bu tezkere de Meclis’in vereceği bir yetkidir.
Erdoğan yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin 30 yıldır PKK terörüyle uğraştığını ve Avrupalı ülkelerin buna sessiz kaldığını ifade etmişti. Türkiye yıllardır bütün dünyaya ‘Sizin teröristiniz bizim teröristimiz olmaz, terörist teröristtir, bize yardımcı olun’ diye dünyayı ikna etmeye çalıştı. Ama her ülke PKK terör örgütünü bir taşeron gibi kendi menfaati için, Türkiye’nin aleyhine kullanmaya çalışıyor.
Türkiye, IŞİD’le en üst seviyede mücadele edilmesi gerektiğini her fırsatta söylüyor. Askeri ve siyasi destek sağlanabileceğini ifade ediyor. Ama dünyanın IŞİD konusunda hissettiği hassasiyeti PKK ile mücadele konusunda niçin göremedik?
OBAMA AÇIKLAMASINDA SAMİMİ DEĞİL
B.S.B: Obama’nın yaptığı “ABD istihbaratı IŞİD’i zamanında hafife aldı” açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz?
N.A: Bu açıklamayı samimi bulmuyorum. Evet, hafife aldı ama bunun açıklaması ‘gerçekten büyük bir tehlike olduğunu fark etmedikleri için hafife aldılar’ değil. Hep Amerika her türlü gelişmede dünyanın 25-30 yıl öncesinden gider diye söylenir. ABD’nin bu kadar belirgin bir oluşumu görmemesi mümkün değil.
IŞİD, çok stratejik hareket ediyor. Bağdat’a ilerlerken bir kanıyorsunuz dönüp Kürtlere saldırıyor.
Biz senelerce dünyaya PKK’nın yaptığı katliamları, eylemlerini anlatmaya çalıştık. Ama bugün öyle bir noktaya gelindi ki PKK’ya terör örgütü demek zorlaştı.
B.S.B: IŞİD’in Kürtlere yönelmesi çözüm sürecini de gündeme getirdi. IŞİD niçin yönünü Bağdat’tan kuzeye doğru çevirdi?
N.A: İçinde bunduğumuz durumda “PKK terör örgütüdür” demek garip bir hale geldi. Çünkü PKK, PYD ABD’nin oluşturmaya çalıştığı koalisyon çerçevesinde IŞİD’le mücadele eden gruplardan biri oldu. Bunun da bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum.
Kaldı ki ben Kürtlerin zulme, eziyete uğramasının PKK’nın çok da umurunda olduğunu düşünmüyorum. PKK, düne kadar Kürt kökenlileri öldüren bir örgüt değil miydi? Bugün birden bire savaşa girmesinin oradaki Kürtlerin çektiği sıkıntılar ve durumlarıyla bir alakası yok. Ama IŞİD’le savaşıyor olması PKK’yı meşrulaştırıyor. PKK, bu imaj sayesinde uluslar arası platformda çok farklı bir imaja sahip oldu. Farkındaysanız hem PKK hem de Kürt siyasetçiler çözüm süreci konusunda ayak diretmeye, şartlar öne sürmeye başladılar. İşte bunun sebebi PKK’nın uluslar arası arenada geldiği noktadır. Bu sebeplerden dolayı IŞİD’le mücadeleden tutun, nasıl bu noktaya geldiğine kadar birçok nokta çok iyi analiz edilmeli.
Türkiye’ye IŞİD’le mücadelede aktif rol alması konusunda çok ciddi baskılar yapılıyor. Ama Türkiye sırf ABD istedi diye savaşa giren, en ön saflarda savaşan bir ülke olmayacak.
OLAYA İNSANİ OLARAK YAKLAŞAN TEK ÜLKE TÜRKİYE
B.S.B: Tam da bu süreçte Türkiye, siyasetçilerinden akademisyenlerine nasıl bir politika ortaya koyuyor?
N.A: Süreç başladığından beri hem batılı ülkeler hem de Ortadoğu ülkeleri arasında en muteber, en onurlu politikayı yürüten Türkiye’dir. IŞİD’in varlığının Türkiye’ye maliyeti, külfeti de çok oldu. Buna rağmen Türkiye insan odaklı politikadan vazgeçmedi.
Obama’ya Suriye’de kendi halkına katliam yapan Esad’a terör işliyor dendiği zaman bunu kabul ediyor ama “Önceliğimiz IŞİD” diyor. Çünkü bütün bunlardan her ülke ABD, Rusya, İran gibi ülkeler terör olup olmadığına değil kendi ulusal menfaatlerine bakıyor. Kendi menfaatlerine göre bir politika izliyor.
Sadece Türkiye ulusal menfaatlerini bir kenara bırakarak duruma insani açıdan yaklaşıyor.
30 Eylül 2014, Salı