TÜRKİYE
Körfez’in planını Türkiye bozdu
Ankara’nın Katar krizinde aldığı pozisyonu ve ‘asker gönderme hamlesi’ni Körfez ülkelerinin önceden tahmin edemediğini ve dengeleri değiştirdiğini söyleyen Hearst, diplomatik ablukanın 15 Temmuz’un devamı niteliğinde olduğunu dile getirdi.
Körfez'de yaşanan Katar krizini ve bu krizde Türkiye'nin rolünü, etkin haber sitelerinden olan Middle East Eye'ın (MEE) İngiliz Genel Yayın Yönetmeni David Hearst açıklamalarda bulundu. MEE, Katar'a sunulan 13 maddelik işgal listesinde kapatılması istenen medya organlarından biriydi. Daha önce Guardian'da da 29 yıl boyunca dış politika başyazarlığı yapan tecrübeli gazeteci, Ortadoğu'daki siyasi dengelere hâkim Batılı yazarlardan biri olarak tanınıyor.
Katar'a yönelik abluka kararıyla başlayalım. Hikâye aslında Mısır'da başladı. Önce Mursi darbeyle devrildi. Ardından Türkiye'de 15 Temmuz kanlı darbe girişimi yaşandı. Son olarak Katar'a uygulanan abluka. Katar, bu zincirin son halkası mı?
Evet, kesinlikle. Geçen hafta Abdulrahman El Raşid (El Arabiya'nın eski yöneticisi) Katar'ın Rabia katliamıyla aynı sonla karşı karşıya olduğunu söyledi. Eski Dubai Polis Şefi Thahi Khalfan ise 2 Temmuz'da Twitter'dan şöyle yazdı: "2 Temmuz'da Mursi devrildi, 3 Temmuz'da da Katar devrilecek". Bunlar elbette tesadüf olamaz. Dört sene önce Mısır'daki darbeyi destekleyenlerle bugün Katar'ın karşısında yer alanların aynı olduğu aşikâr. Zincirdeki bir diğer önemli olay da 15 Temmuz.
15 Temmuz'a arka çıkanlarla Mursi darbesine ve Katar ablukasına destek olanların aynı gruplar olduklarını söylüyorsunuz?
Doğru. Mursi'ye karşı Sisi'yi destekleyenlerle Türkiye'de darbecilere arka çıkanlar birebir aynı. Bu konuda Türk basını tarafından yeterince kanıt sunuldu. BAE'den gelen paralardan bahsediyorum. Başka bir ifadeyle, Türkiye'deki darbe girişimi olmasaydı Katar ablukası da olmayacaktı.
ANKARA'YI ÖNGÖREMEDİLER
Trump'ın pozisyonunu nasıl görüyorsunuz bu noktada?
Trump, Katar'a yönelik ablukada başı çekenlerin ABD'deki müttefiki durumunda. Fakat orada da bir bölünme var. Yerleşik güçlerden Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı bu müdahaleye karşı çıkıyor. Fakat esas mesele şurada: Katar haber ajansını hackleyerek başlayan süreçte ablukacılar, Türkiye'nin bu kadar net bir duruş sergileyeceğini beklemiyorlardı. Planının işlememesinin sebebi bu.
Türkiye'nin duruşuna gelmeden önce sormak istiyorum: ABD içerisindeki bölünme var dediniz. Bunu biraz daha açabilir misiniz?
13 maddelik bildiri yayınlanmadan evvel ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, "Talepler 'inandırıcı' olmalı" dedi. Bu, ABD Başkanı Trump'ın açıklamalarıyla çelişiyordu. Trump sürekli 'terörle mücadele vurgulu' Körfez'e destek açıklamaları yaptı. Talepler gerçekten makul değil. Özgür bir ülkenin bu talepleri kabul etmesi beklenemez. Fakat eğer Mursi'ye darbe planını yapan ve gerçekleştirenlerin gözünden bakarsanız saçma değil.
Körfez ülkelerini bu uçuk isteklere asıl iten motivasyon nedir peki? 13 maddelik listeden bahsediyorum?
Star gazetesi'nden Şerif Egemen Ahmet'in haberine göre; Buradaki temel motivasyon tamamıyla karşı devrimcilerin rövanş isteği. Yani Arap Baharı'na karşı olanları kastediyorum. BAE sadece Arap Baharı'nın öcünü almak istiyor. Eğer İhvan düşmeseydi tüm bunlar gerçekleşmezdi. Koltuklarını kaybetmekten korkan diktatörlerin Arap Baharı'nı boğma girişimini yaşıyoruz.