SAĞLIK
İşte hayatınızın diyeti!.. Sadece 21 gün sıkın dişinizi..
Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş’ın son kitabı Mutluluk Kürleri en çok satanlar arasına girdi. Sağlımızı yediklerimizin bozduğunu söyleyen Aktaş, depresyondan kansere birçok hastalığı önlemek için beslenmemize önem vermemiz gerektiğinin altını çiziyor.
- Sağlığımız neden bozuluyor?
- Sağlımızı bozan bir numaralı faktör beslenme! Şeker ve gluten vücutta bağımlılık yapar. Tıpkı morfin gibi... O yüzden insanlar şeker ve ekmek yedikçe daha çok yemek ister. Bir insan 21 gün glütensiz, şekersiz, işlenmiş ve kimyasal katkı maddeleri olmadan yaşarsa, tüm ömür boyu yaşayabilir.
- Bir tıp doktorusunuz ama modern tıp anlayışı sizin bakış açınıza göre sınıfta mı kaldı?
- Kendine bugün modern tıp diyen ekol tamamen kimyasal tıptır. Bu anlayışta temel soru, "Bu hastalığı hangi ilacı vererek tedavi edebilirim?" Oysa soru şu olmalı: "Hastalığın olmasını nasıl engellerim, hastalığın tedavisini nasıl gerçekleştirebilirim?" İlaç dediğiniz maddelerin en eskisi 100-110 yıllık. Yüzde 99'u 2. DünyaSavaşı'ndan sonra ortaya çıktı. İşin ucunda ticaret var. Sürekli bir ilaç piyasaya çıkıyor, mucize olarak tanıtılıyor. Üç yıl sonra "Pardon, şu yan etkisi varmış" diyerek piyasadan çekiliyor.
Şaibeli bir sektör!
- Bağırsak vücudun ikinci beynidir deniliyor. Beslenmenin önemini vurgulamak için mi kullanılıyor bu tanımlama?
- Kesinlikle. Vücutta boş yere bulunan tek bir nokta yoktur. Her hücrenin bir görevi var. Bağırsaklarımızda enterik sinir sistemi adını verdiğimiz bir sistem var, beynimizdeki kadar sinir hücresi var. Eskiden beyin bağırsaklara emir veriyor sanılırdı, doğru değil, beyinle bağırsak karşılıklı konuşuyor. Tüm vücudumuzdaki probiyotiklerin yüzde 99'unu bağırsaklarımızda taşıyoruz. 10 trilyon hücremiz var, bunun 10 katı kadar probiyotik taşıyoruz bağırsaklarımızda. Müthiş bir rakam! Probiyotikler bağışıklık sistemimizin ilk savunma duvarı. Bizim adımıza sindirim yapıyor. Kemik iliğindeki kan hücrelerinin yapımına müdahaleleri var. Beslenme biçiminiz bağırsak düzeninizi etkiler. Bağırsaklarınız düzenli çalışmazsa, probiyotikler gerekli oranda olmazsa, depresyondan, kansere her türlü hastalığa açıksınız.
ÖĞLEN VAKTİ GÜNEŞLENİN!
- Ana hatlarıyla nasıl besleneceğiz sağlıklı kalmak için?
- Geleneksel beslenme en doğru beslenmedir! Bundan 60 yıl önce ne yeniyorsa onu yiyeceğiz. Yerli tohum, geleneksel tarım, mümkün olduğu kadar merada yemlenmiş hayvan. Ve hastanın ihtiyacı olan takviye ne varsa o. Ülkemizdeki insanların yüzde 90'ında D vitaminieksikliği var. Bunun nedeni gıdaların bozulmasıyla ilgili... Yumurta eski yumurta değil! D vitamini eksikliğini hafife almamak gerek. Kanserden diyabete birçok hastalığa neden olabileceği ispatlandı.
- Güneşli bir ülkede yaşayıp D vitamini eksikliği yaşamamız da düşündürücü değil mi?
- Güneş ışığı D vitamini açısından çok önemli, onunla aktive oluyor. Ama tıpta dogmatik bilgiler var. Bunlardan biri de, öğlen güneşine çıkmamak gerektiği. İnsanlar bunlara dikkat ederek, güneş ışığının dik gelmediği sabah ve akşam saatlerinde güneşe çıkmaya başladı, cilt kanseri yükselmeye devam ediyor. Yatay geldiğinde güneşeçıktığınızda ultraviole A ışını alırsınız. Bu kanserojendir, bir de üstüne güneş kremi sürüyorsunuz, bu da kanserojen. Yemediğiniz hiç bir şeyi cildinize sürmeyeceksiniz! Dengeli güneşleneceksiniz ve öğlen güneşleneceksiniz. İnsan vücudu öğlen 11:00/13:00 arası D vitamini üretir.
Şeker ile alkolün bir farkı yok
- Depresyon epey yaygın... Bunun da beslenmemizle ilgisi var mı?
- Haklısınız. Ruhsal problemler salgın gibi arttı. Kime sorsanız depresyonda. Depresyonda değilse bile mutsuz. Ya da enerjisini kaybetmiş, yaşam yorgunu. Depresyon vakaları artıyor çünkü kötü besleniyoruz. Mutsuzuz çünkü yediklerimiz bize beyin kimyamızın dengesini korumak için gerekli besin maddelerini sağlamıyor. Mutsuzsan bir antidepresan al, uyuyamıyorsan bir uyku ilacı... Peki ya yan etkiler? Kullandığınız antidepresan ilacın sizi kronik depresyon hastası yaptığından söz eden yok. Doğru bir beslenme modeli ile depresyonu yenebilir, probiyotikler sayesinde stresle savaşabilir, hatta ideal kilonuza kavuşabilirsiniz. Mutlu, zinde ve dolu dolu yaşanan anlamlı bir hayat sadece doğru beslenme modeli ile mümkün. Hipokrat ne demiş: Besininiz ilacınız, ilacınız besininiz olsun!
- Şekerin zararlı olduğunu biliyoruz. Siz alkol kadar zararlı diyorsunuz...
- Çocuklara kesinlikle şeker verilmemeli. Çocuğunuza şeker vermekle, alkol vermek arasında teknik olarak bir fark yok. Şeker yiyerek, hem fiziksel hem de ruh sağlığınızı belirleyen bir sistemi, bağırsaklarınızı alt üst ediyorsunuz.
- Antibiyotik kullanımının en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz.. Antibiyotikler vücudumuza ne yapar?
- Bağırsak florasındaki dost bakterileri katleder. Her antibiyotik kullandığınızda, vücudunuzdaki probiyotiklerin yüzde 95'i ölüyor. Eğer kullanmanızı zorunlu kılacak bir durum yoksa, doktorunuzdan bağırsakta çözülen bir probiyotik yazmasını isteyin.
Vücut, mide ameliyatının acısını çıkarır!
- Mide ameliyatlarına da değinmek istiyorum. Salgın oldu... Herkes mide küçültme ameliyatı oluyor, bu normal mi?
- Kilolu hastalarına mide ameliyatı öneren cerrahlar beslenme ve diyetle ilgili en temel kuralı görmezden gelmeyi tercih ediyor. Bir insanın midesine ister bir balon yerleştirin, ister midenin bir kısmını alın yani bu ameliyatlar ne kadar ileri teknoloji olursa olsun, son derece tehlikeli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Biz ancak ameliyat sırasında ölenlerin haberini biliyoruz. Peki ya böylesi bir ameliyatın üstünden altı ay, bir yıl, hatta seneler geçtikten sonra ölenler? Bu ölümler ameliyatla ilişkilendirilmediği için tehlikenin ne kadar büyük olduğunun kimse farkında değil. Diyelim ki bu ameliyatı oldunuz, bir güzel zayıfladınız ve hayatta kalmayı başardınız. Ama lütfen vücudunuzun uzun süre besinsiz kalmasının acısını bir gün bir şekilde mutlaka çıkaracağını unutmayın!
8 maddede anti-stres yaşam
1- Protein ve sağlıklı yağlardan zengin bir diyet
Stresli bir günün ardından eve gelip rahatlamak için şekerli, bol karbonhidratlı yiyeceklere yöneliyorsunuz. Zaten yüksek olan kan şekeriniz iyice yükseliyor. Oysa protein kaynakları, sağlıklı yağlar (Zeytinyağı ve tereyağı), sebze ve yeşillik ağırlıklı bir öğün sizi hem daha uzun süre tok tutar, hem de kan şekerinizi dengeler.
2- Kahveye dikkat
Kahvenin içindeki kafein vücuttaki kortizol salınımını uyarır ve daha çok stres anlamına gelir. Kafeinsiz kahve içerek bu kısır döngüden kurtulabilirsiniz.
3- Uykunuza özen gösterin
Stres kontrolünde en değerli savunma mekanizması güzel bir uykudur. Günün stresinden arınmak için sekiz saat uykuya ihtiyacınız var.
4- Geleneksel Türk çayı stresten koruyor
Siyah çayın stresi önlediğine dair bir çalışma İngiltere'den geldi. Ama sakın içine şeker atıp da, faydayı zarara dönüştürmeyin!
5- Egzersiz olmadan stres kontrolü olmaz!
En iyi stres kontorülü egzersizdir. Yürüyün, merdiven çıkın. Hareket vücudunuzun mutluluk hormonları olarak bilinen endorfinin ve serotoninin salgılanmasını sağlar. Yarım saatlik bir yürüyüş stresten arınmak için birebir.
6- Doğada vakit geçirin
Açık havada zaman geçirin, daha da iyisi doğa yürüyüşlerine çıkın. Şehir dışına yapılan birkaç saatlik kaçamağın stres düzeyi, dolayısıyla da ruhsal ve fiziksel sağlık üstündeki olumlu etkisi tartışılmaz!
7- B12 değerinize dikkat!
Depresyon belirtilerinin arkasında ilk araştırılması gerekenlerden birinin B12 vitamini olduğunu unutmayın. B12 vitamini sinir sistemi fonskiyonlarını destekleyerek stres kontrolünde önemli bir rol oynuyor. El ve ayaklarınızda karıncalanma, halsizlik, unutkanlık, yorgunluk, kansızlık gibi semptomlar yaşıyorsanız B12 değerinizi kontrol ettirmeniz gerekir.
8- Probiyotik zengini beslenin
Probiyotik zengini ve probiyotik dostu bir diyeti anti-stres stratejinizin odak noktasına yerleştirmelisiniz. Vücudunuzda üretilen seratoninin yüzde 95'i bağırsaklarda probiyotikler tarafından üretiliyor.
Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş
Bunlara dikkat!
Mutlu bir yaşamın sırrı dengeli kan şekerinden geçer.
Genetiğine müdahale edilmiş modern buğday mutsuz eder.
Etten, sakatattan korkmayın!
Kısa sürede çabuk kilo verdiren diyetlere dikkat edin.
Tiroid bezindeki problemler de depresyona neden olur.