SAĞLIK
İşte dünyanın sonunu getirecek hastalık...
‘Dünyamızı Değiştiren On İki Hastalık’ adlı kitapta aralarında kolera, sıtma ve veremin yer aldığı hastalıklar bilimsel verilerle ortaya seriliyor.
Gribin en tehlikeli hastalıklar listesinde başı çektiğinin altı çiziliyor.
Havalar soğudu. Gribal enfeksiyonlar arttı. Toplumda bilinenin aksine antibiyotikler işe yaramıyor. Koruyucu önlemler de çoğu kez yetersiz. Bunun nedeni gribe neden olan influenza virüsünün (A) her 30 yılda bir değişime uğraması ve mevcut ilaçların ve aşılama çalışmalarının yetersiz kalması. Biyoloji profesörü Irwin Sherman’ın kaleme aldığı ‘Dünyamızı Değiştiren On İki Hastalık’ta, dünya tarihine damgasını vuran hastalıklar anlatılıyor. Sıtma, verem, AIDS, veba, çiçek... Çoğunun tedavisi bulundu. Bazısının ise kişilerdeki bağışıklık sistemi güçlendirilerek bünyeye etkisi düşürüldü. Böylelikle hasta insanların ömür süreleri uzadı. Fakat grip tedaviye keskin bir yanıt vermiyor, ayrıca çok hızlı yayılıyor. Özellikle aerosol (hapşırma sonucu saçılma) yoluyla bulaşan grip virüsü, mikroplu yüzeye dokunma yoluyla da kendine yeni bir konak bulabiliyor.
“Yeni bir pandemi saatler içinde dünyayı etkisi altına alabilir” diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne seren Sherman, zaman içinde hastalığın kuluçka süresinin kısaldığını, hastalığın etkilerinin de giderek ağırlaştığını belirtiyor. Sherman şunları anlatıyor: “1889’da Rus Gribi 1 milyon, 1957’de Asya Gribi 2 milyon, 1918-1920 yılları arasında etkinleşen İspanyol Gribi de yaklaşık 22 milyon kişinin ölümüne, neden oldu. Bunun nedeni Influenza A virüslerinin her 20-30 yılda bir antijenik kayma gerçekleştiriyor olması.”
Antijenik kayma sonucu ortaya çıkan ‘yeni’ virüsün artık diğer insan griplerinden farklı olduğunu söyleyen Sherman, “Bu o kadar farklıdır ki böyle bir farklılık mutasyonla oluşmaz. Virüsler yabanıl su kuşlarının sindirim yollarını kaplayan hücrelerinde çoğalır ve yüksek konsantrasyonda virüs dışkıyla dışarı atılır. Bu tür kuşlar, binlerce kilometre göç ettikleri için, virüsü henüz insanlara bulaşmadan önce tüm dünyaya yayar. Çoğu durumda yabanıl kuşlardaki virüs insanda iyi üremez ve bu nedenle su kuşlarının dışkılarıyla kirlenmiş suları içerek virüsü alan bir ara konak bulması gerekir. Ara konak da genellikle, evcil kümes hayvanları ve domuzlardır. Domuzlar, hücrelerinin hem kuş hem de insan gribi virüslerini tanıyan reseptörleri olması nedeniyle, içinde kuş ve domuz gribi virüsleriyle, insan gribi virüsünün genlerinin karışabildiği ‘karıştırma kabı’ olarak iş görmelerine yetecek kadar uzun yaşarlar. Böylelikle bir kuş virüsü ile bir insan virüsü bir araya gelir. Yepyeni bir tür oluşur” diyor.
NE YAZIK Kİ ÖNEMLER YETERLİ OLMAZ
İlerleyen yıllarda yeni bir grip salgınının kaçınılmaz olduğunu belirten Sherman, bunun modern ulaşım imkanları sayesinde enfekte bir yolcuyla saatler veya bir gün içinde tüm dünyaya yayılabileceğini söylüyor.
Sherman şöyle devam ediyor: “Kuşlar ve domuzların aşılanması, virüsün insana atlama şansını azaltabilir ama bu çok büyük parasal ve lojistik kaynak gerektirecektir. Her yıl 300 miyon doz aşı üretiliyor. Ancak bir salgın ortaya çıktığında milyarlarca doz gerekecek. Koruyucu aşının üretilmesi de önemli sorunları karşımıza çıkarıyor: Kimler, hangi yaşta aşılanmalı? Yan etkiler çok fazla... Antimikrobik ilaçları stoklamak, aşı geliştirmeyi teşvik etmek ve gözlem yöntemlerini artırmak etkileri azaltmaya yarayabilir. Ama ne yazık ki bu önlemlerin hiçbiri yeterli gelmez.”
Mideniz de grip olabilir
Halsizlik, kusma, karın ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkan mide gribi özellikle çocuklar ve yaşlıları olumsuz etkiliyor. Gastroentroloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şule Namlı Koç, herhangi bir ilaç tedavisi bulunmayan hastalığa karşı bol su içilmesini tavsiye ediyor.
Kendinizi halsiz hissediyor, sürekli kusuyorsanız, öte yandan düşük ateş, karın ağrısı ve eklem ağrısı da varsa vücudunuzda belki mide gribi olabilirsiniz. Halk arasında ‘mide gribi’ olarak adlandırılan viral gastroenterit, özellikle mide ve bağırsakları etkileyerek halsizlik ve kusmayla kendini gösteriyor. Özellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda ve bağışıklık sistemi zayıf kişilerde çok ciddi sorunlara yol açabilen hastalık, kolayca bulaşabildiği için büyük salgınlara da neden olabiliyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi gastroentroloji uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şule Namlı Koç “Hastaların yüzde 30’unda hiçbir semptom görülmeyebilir ama hasta devamlı virüs yayar” diyerek, kişi iyileştikten 3 gün sonrasına kadar virüsün bulaştırıcı etkisinin sürdüğünü söylüyor. Koç hatta bazı kişilerin 2 haftaya kadar taşıyıcı olabileceğini kaydediyor.
Peki hastalık nasıl ortaya çıkıyor? Şule Namlı Koç, bu soruya şu yanıtı veriyor: “Mide gribi hastalığında, belirtiler virüsün alımından 24 - 48 saat sonra ortaya çıkar ve genellikle 1-2 gün devam eder. Virüs kısa sürede etkisini kaybettiği için kalıcı bir hasar bırakmaz, çok ciddi sonuçlara yol açmaz. Ancak hastalar su içemedikleri için susuz kalarak hastane bakımına ihtiyaç duyabilir. Çocuk ve yaşlılarda mide virüsü, daha ağır tablolarla kendini gösterebilir.”
YİYECEKLERLE BULAŞABİLİR
“Nöroviruslar, enfekte olmuş kişilerin gaita (dışkı) ya da salgılarında bulunur” diyen Koç, nörovirüsün şehir suları, yiyecek ya da içeceklere bulaşması, bulaşlı yüzey ya da objelere dokunup ellerin ağza sürülmesi, hastalık belirtileri gösteren kişilerle direkt temas edilmesiyle yayıldığını anlatıyor. Koç “Birçok salgına kirli ve hastalığın bulaştığı sularda yetişen kabuklu deniz hayvanlarının tüketimi de neden olabilir. Salatalar ve donmuş meyveler gibi diğer ürünlerde virüs görülebilir” diyor.
TEDAVİSİ BOL SU İÇMEK VE TEMİZLİK
Nörovirüsle oluşan hastalığa karşı semptomları önleyici tedaviler haricinde herhangi özel bir ilaç bulunmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Şule Namlı Koç, hastalıkta bol sıvı alınmasını ve virüsün yayılmaması için şu kurallara uyulması gerektiğini söylüyor.
* Özellikle tuvalet sonrası, yemek hazırlamadan ve yemeden önce eller iyice yıkanmalı.
* Meyve ve sebzeler pişmeden yenecekse iyice yıkanmalı.
* Kirli yüzeyler, kapı kolları, mobilyalar temizlenmeli ve dezenfekte edilmeli.
* Hastalık geçirildikten sonra virüs bulaşmış, çarşaf, giyecek, örtü gibi çamaşırlar yüksek ısıda su ve sabunla yıkanmalı.
* Şehir sularında sorun varsa kaynatılıp soğutulduktan sonra kullanılmalı.
* Enfeksiyonu olan kişiler, hastalıkları sırasında yemek hazırlamamalı.
Grip aşısı yalnızca yüzde 50 korur
Grip tedavi edilmezse öldürücü boyutlara ulaşan ciddi bir hastalık. Bu nedenle aşı şart. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar “Antibiyotikler gribi tedavi etmez. Aşı olmak da yalnızca yüzde 50 oranında koruma sağlar ama ölümün önüne geçer” diyor.
Uzmanlar grip tedavisinde antibiyotiklerin işte yaramadığı, fakat antiviral ilaçların mutlaka kullanılması gerektiği konusunda hemfikir. Ayrıca bu hastalık öncesi aşı olmak da gerekiyor. Ama aşılanmak gribe yakalanmaya engel olmuyor. Ankara Koru Sincan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nazire Uçar, “Tip A influenza bütün yaş gruplarında orta ve şiddetli derecede hastalığa neden olurken, tip B influenza hafif salgınlara yol açar ve daha çok çocukları etkiler” diye konuştu.
ZATÜRREYE DİKKAT
Aşının, gripten yüzde 50 oranında koruduğunu, daha hafif seyretmesini sağladığını ve gripten ölümü önlediğini söyleyen Uçar, “Virüsün en önemli bulaşma yolunun virüs bulaşmış ellerin göz ve ağız ile temas etmesi olduğunu, bu yüzden ellerimizi sık sık yıkamamız gerektiğini belirtti. Bu hastalıkta ani başlayan ateş, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanması ya da akması, gözlerde sulanma, kas ağrısı ve halsizlik belirtileri olabildiğini ifade eden Uçar, “Yaklaşık olarak 1-2 haftalık sürede tamamen iyileşme olur ancak yaşlılar, çocuklar ve diğer duyarlı gruplarda zatürre gibi ağır komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Romatizmal ateş nedeniyle sürekli aspirin kullanan çocuklarda, influenza B’nin ‘Reye Sendromu’na neden olduğu saptandı. Kalp kası iltihabı ve beyin hastalıkları diğer komplikasyonlardan. Gribe bağlı ölüm hızı binde 0.5-1.0 arasında. Ölümlerin çoğunluğu, zatürre komplikasyonu nedeniyle 65 yaş üzeri kişiler görülüyor” dedi.
Dr. Nazire Uçar “Erken başlanan ilk 48 saat antiviral tedavi gribi önler. Antibiyotikler gribi tedavi etmez bu nedenle hekim tavsiyesi dışında antibiyotik kullanmayın, bol sıvı tüketin, hastalığı bulaştırmamak için mümkün olduğunca diğer insanlarla teması sınırlandırın, aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağzı kağıt mendille kapatın ve kullanılan kağıt mendili çöp kutusuna atın” dedi.
HASTALIKTAN NASIL KORUNURUZ?
Gripten korunmak için önerilerde bulunan Uçar, virüsün en önemli bulaşma yolunun virüs bulaşmış ellerin göz ve ağız ile teması olduğunun altını çizdi. Uçar, “Ellerinizi özellikle, yemekleri hazırlamadan önce ve sonra, yemek yemeden önce, tuvaleti kullandıktan sonra, elleriniz kirli olduğunda, evde birisi hasta olduğunda daha sık olmak üzere sabun ve su ile yıkayın” diye uyardı. Uçar, yüzeylerin sık sık temizlenmesi, yeterli ve dengeli beslenilmesi, hasta kişiler ile yakın temastan kaçınılması, kapalı ve kalabalık ortamların sık sık havalandırılması ve herhangi bir risk grubundaysanız da grip aşısı yaptırılmasını önerdi. Aşı için de en iyi zamanın sonbaharda eylül sonu ve kasım başı olduğunu açıkladı.
Gripseniz antibiyotikten uzak durun
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mete Kıroğlu gribin tedavisinde antibiyotik kullanımının çok zararlı olduğunu söyledi.
Kış mevsimlerine girilmesiyle solunum yolu hastalıklarının fazlaca görülmeye başladığını söyleyen Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mete Kıroğlu, “Bu dönemde grip, nezle, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu hastalıkları sık görülüyor. Buna daha çok havalandırması iyi yapılmayan kapalı ve toplu kullanım alanlarında vakit geçirmek neden oluyor. Ancak hemen antibiyotik kullanmak yanlış. Önce doktora görünmek gerekiyor. Ayrıca üst solunum yolu hastalıklarında antibiyotik kullanmak çok zararlı. İşe yaramaması bir tarafa, gereksiz antibiyotik kullanımının da faydasından çok zararı vardır” diye konuştu.