TÜRKİYE
'İnsani trajediyi Avrupa ülkeleri bizim kadar iyi görmüyor'
İSTANBUL
Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü Ali Osman Öztürk, Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi Akademik Forum kapsamında “Müzminleşmiş Çatışmalarda İnsani Faaliyetler: Zorluklar ve İyi Uygulamalar” başlıklı oturumun moderatörlüğünü yaptı.
Böyle büyük bir zirveyi İstanbul gibi tarihi, kültürel ve sosyal yoğunluğu, tarihin, çağların her anında yaşamış bir şehirde yapıyor olmaktan büyük onur duyduklarını dile getiren Öztürk, Türkler için İstanbul’un anlamının çok büyük olduğunu ama uluslararası konukların da bu kentte olmaktan keyif aldığını söyledi.
Ali Osman Öztürk, Türkiye’nin 6 yıldan beri Suriye kriziyle karşı karşıya olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
“Bizim komşumuz, hemen sınırımızın ötesindeki Suriye’den binlerce, milyonlarca mülteci geliyor Türkiye’ye. Bir insan trajedisi yaşandığında Avrupa’daki ülkeler, bunu bizim kadar iyi görmüyor. Bir çek listesi yapmadan önce, dünyada neler olduğunu anlamamız ve önleyici mekanizmalar kurmamız gerekir. Neler oluyor diye araştırırken, bir yandan da geleceği düşünmemiz gerekir. Belki ilk yapılacak şey bu. Bir problemle karşılaşıp, buna yardım sağlamaktan ziyade, bu problemin ana nedenleri nedir? Kronik fakirlik, terörizm ve özellikle güney yarımkürede siyasi liderliğin eksik olması nedenlerin başında geliyor.”
"Olay bölgesel değil, uluslararası hale geldi"
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün de “Komşu Ülkelere Mülteci Akını Bağlamında İnsani Faaliyetler” başlıklı oturumun moderatürlüğünü üstlendi.
Akgün, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
"Suriye’de son 5 yıl içinde yarım milyon kişi ülkesini terk etti. Şu anda kendi ülkeleri içinde, yerinden yurdundan edilmiş insan sayısı 8 milyon. Türkiye’ye ise 2.5 milyon mülteci geldi Suriye’den. Ürdün’e gidenler, Irak’tan gelenler oldu. 2015 yılında sadece komşu ülkeler değil, çok daha uzak komşularımız AB’ye gidenler de oldu. Dolayısıyla olay bölgesel değil, uluslararası hale geldi. Bu konu uluslararası insan hakları kurumları tarafından eleştirildi. Haklıydılar belki de ama mülteciler aslında bugünün, uluslararası gündemin ayrılmaz parçası haline geldiler.”